İnsanlara ne kadar değer verdiğinizin farkında mısınız?
O verdiğiniz değer karşısında size karşı davranışları nasıldır veya beklentileri nelerdir hiç düşündünüz mü?
Boş verin düşünmeyin. Çünkü siz verdikçe, onların beklentileri daha yukarılara çıkacaktır. Siz bir bardak su verirseniz, sizden nehri isteyecekler, nehri verirseniz denizleri isteyeceklerdir. Bir nefes verseniz gökyüzünü, gökyüzünü verseniz uçmak için kanat isteyeceklerdir sizden. Maalesef şükürsüzlükten kaynaklanan bu isteklerin çıtası hep yukarılara çıkartılacaktır.
İşte insanoğlunun en büyük kaybı bu şükürsüzlüktür. Hepimiz yaşadığımız ve sahip olduklarımızın farkında değiliz. Eğer sabah uyanabilmiş isek, bu en büyük nimettir. Belki bu sabah uyanamayan binlerce insan vardır.
Ne kadar şanslı olduğunuzun farkında değil misiniz?
Sabah uyanıyorsunuz ve yataktan kalkıp yüzünüzü yıkamaya gidebiliyorsanız, bu bile şükretmeniz, teşekkür etmeniz için bir nimet değil mi? Çünkü sabah uyanmış olsa bile, yatağından kalkamayıp yatağa mahkûm olan, tavandaki birkaç delikten başka görebileceği başka şey olmayan insanlar var.
Rahatımızın ve huzurumuzun farkında değiliz. Dünyada binlerce insan, şuan savaş belası altında ölüm ve sakat kalma korkusu içerisinde, evsiz, yurtsuz dışarılarda yaşamakta. Bu insanlar, ölüm ve sakat kalma korkusu yanında açlıkla mücadele edip bir kuru ekmeği bulamazken, senin buzdolabında çeşit çeşit yemeklerin, başını sokup huzurla uyuyacağın evin ve bir yatağının olması, senin şükrün için yeterli değil mi?
Bir ayakkabı, bir elbise alır, beğenmezsiniz bir daha almak istersiniz. Almak istediğinize gücünüz yeter, alırsınız. Gücünüz yetmez, hayatı kendinize zindan eder, mutsuz olursunuz. Ama hiç düşünmezsiniz, o ayakkabıyı alamayan, alsa bile giyeceği ayağının olmadığı halde yaşıyor olmasına şükreden insanlar var.
Bu yazıyı okuyabiliyor musunuz?
Bu soruya kadar gelebildiyseniz, okuma yazmanız var demektir. Ne kadar şanslısınız ki, okuma yazma biliyorsunuz. Daha önemlisi, bu yazıyı okuyabilecek gören gözleriniz var. Gözleri görmeyip, hayatı el yordamıyla yaşayan insanları düşünmez misiniz, halinize şükretmek için.
Hala gözleriniz yukarılarda mı? Hala çıtayı yukarılara taşıyıp, beklenti içerisinde misiniz? Zaten insanların şükürsüzlüğünün ana kaynağı, yüksek tutulan bu beklentileri değil mi? Ama hiç birimiz, hayatın bize sunduklarının ne kadar net olduğunun farkında değiliz. Hayat bize öyle şeyler sunuyor ki, biz görmüyoruz, görsek de görmezden geliyoruz. Sunduklarıyla ve sunmadıklarıyla bize aynı zamanda ders veriyor, farkında değiliz.
Mesela net bir şekilde gidenin gelmeyeceğini, geçen zamanı bir daha geriye çeviremeyeceğimizi gösteriyor. Farkında değiliz, coşkun akan, önüne ne gelirse alıp götüren bir ırmak gibi ömrümüzün akıp gittiğinin. Yaşadığımız ne varsa değerlendirip değerlendiremediğimizle kalıyoruz.