Su ve toprağı, devlet olmanın temel kuralı olduğu hakkında bir sürü yazı yazdım ve haklılığım özellikle Pandemi, son dönemde de Ukrayna-Rusya savaşı ile iyice belirginleşti. Tamam, da, bunu görmek ülkeyi ayakta tutmak, üretim yapmak için suyu kim yönetiyor bunu da bilmek gerekir. Son duruma bir bakalım.
Ülkem su zengini olmadığı gibi en çok sulama yapılan tarımda suyun kim ve hangi kurum tarafından yönetildiği de pek müphem. Suyun yönetimi şuna verildi olmadı, sivil toplum yönetsin olmadı, sulama birlikleri kuruldu o da olmadı. Devlet de, 28 Nisan 2018 de 30405 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 7139 Sayılı kararla “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ’un 47. maddesiyle yapılan değişiklikle yeniden düzenlenen 6172 Sayılı Kanun’un Başkanlığın oluşumu ve başkanın görev ve yetkileri" başlıklı 9 uncu maddesinin 2’nci fıkrası ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün, 24.05.2018 tarih ve 91652052-900-369986 sayılı yazıları ekinde 22 05.2018 tarih ve 113857 Sayılı Bakanlık Oluru ile DSİ 4. Bölge Müdürlüğü sorumluluk sahasında bulunan sulama birliklerine birlik başkanı görevlendirildi.
Birliklerin amacının; görev alanı içerisinde DSİ Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş, edilmekte olan ya da edilmesi planlanan sulama tesislerini yine DSİ tarafından yayımlanan yönetmelik, yönerge, talimat, rehber vb. mevzuat çerçevesinde inşa maksatlarına uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik Çevresel Etki Değerlendirme kriterlerine haiz, çevreyle uyumlu yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemek suretiyle tarımsal sulama faaliyetlerini yürütmek, sulama ve diğer tarımsal faaliyetler hakkında öğretici ve eğitici çalışmalar düzenlemek, düzenlenen çalışmalara katılmak, suyun ve sulama tesislerinin etkin, verimli ve düzenli kullanımını sağlayarak sulu tarımın gelişmesini ve üretimin dengeli olarak artırılmasını sağlamak olduğundan, sulama birliklerine görevlendirilmesi gereken 657 Sayılı Kanuna tabi personelin de, liyakat esasları çerçevesinde, öncelikle istekliler veya teklif iletmek kaydıyla; işletme konusunda deneyimli Ziraat Mühendisi; Ziraat Mühendisi; İşletme konusunda deneyimli İnşaat Mühendisi, Jeoloji Mühendisi, Elektrik Mühendisi; Harita Mühendisi, Meteoroloji Mühendisi, Çevre Mühendisi vb. ile Ziraat Teknikeri görevlendirilmesi gerekir. Görüldüğü gibi ziraat mühendisliği en önde yer alıyor.
Öyle de, uygulama nasıl olmuş. Sulama birliklerine, mesleki olarak liyakatsiz birlik başkanları atanması teklifinden vazgeçilerek, kimin ya da nasıl uygulandığı belli olmayan bir teklifle, dışından kişilerin birlik başkanlıklarına atanması şeklinde olmuş. Bunu her kim, neye dayanarak yapıyorsa ülkemin geleceği ile oynuyor demektir. Teklifi DSİ bölge müdürlüklerinin yapması, burada birlerinin şahsi çıkarı veya kaprisi olduğu ya da ekibine sahip çıkması anlayışının yattığını soralım mı? Daha da ötesi meslek taassubu ile kurum geleneksek yapısını bozma, tarihi hizmetlerini ret etme, ziraatçıları de dışlama peşinde olarak, ülke geleceği ile oynadığının farkında olup olmadığını düşünelim mi, diyelim.
Yukarıdaki karara, yasanın 2018 de uygulamaya başlanan yönetmeliğine rağmen işçilerin, konu dışı teknikerlerin atanmasının altında ne yatar, bilinmelidir. Sulama birlikleri rastgele bir kurum değil, ülkemin geleceğinin, insanının gıdasının sağlandığı, üretime temel oluşturduğu bir kurumun adıdır. yine bir örneğe göre, sulama birliği başkanlığından başarısız olmuş, üreticiyi sokağa dökmüş, üstelik de yönetmelik dışında değerleri taşımamış biri, halen görevde nasıl kalır veya başka bir birliğin tekrar başına getirilebilir mi, bunu da bilelim.
Birlik başkanlıklarına atanan çoğu başkanların diğer meslek gruplarından olması yönetmeliğin 4 maddesinden birini ihtiva ederken ziraat mühendisleri ve teknisyenlerinin daha az olması da manidar. Yönetmelikte tarif edilen meslek guruplarından olmasında bir sakınca yok, ziraat mühendisi de dâhil yeter ki taassup ve liyakate dayalı olsun. Umarım yakında bu yanlışlılar telafi edilir, konunun yukarıdaki değerlere göre, birlik başkanlığı teklifinin tekrar yapılır, aksi takdirde olumsuzluklardan etkilenir. Bu durum ülkemiz tarımının geleceği ve tarımın sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir.
Su, toprak ve ülkeme saygı duyan herkese selam ile Ramazan ayınız mübarek, orucunuz kabul olsun.