Şu anda halkımızın kafası, uzun yıllardır yürürlükte olan parlamenter sisteme şartlanmış durumdadır. Bazen yaşam tarzını değiştirmek gibi bazı yenilikleri benimsemek de zor olabiliyor. Nitekim padişahlıktan cumhuriyete geçerken de cumhuriyete karşı çıkanların sayısı az değildi. Bu günkü nüfusun neredeyse tamamına yakını, dünyaya gözünü açtığında bu günkü parlamenter sistemi gördü. Bu sistem hakkında övgüler okuyarak, bu sistemin dünya yüzündeki en iyi sistem olduğunu dinleyerek büyüdü. Bu sebeple yeni sisteme “EVET” demek, herkes için gerçekten kolay olmayabilir.
İktidar, önerilen sistemin şu andaki sistemden daha iyi olması sebebiyle haklı olarak yüksek oranda bir “EVET” oyu bekliyor. Ama sonuçta bu da bir yeniliktir. O bakımdan iktidarın işi biraz zor görünüyor. Ben inanıyorum ki, kafası karışık olan insanlarımız da bu yeniliğin değerini kısa sürede anlayacak ve sandıktan çıkacak olan yüksek orandaki “EVET” oyları Cumhurbaşkanlığı sistemini getirecektir. İnşallah ülkemiz ve milletimiz için bu daha hayırlı olur ve ümitlerimiz boşa çıkmaz.
“EVET” oyu kullanacak olanlar da, “HAYIR” oyu kullanacak olanlar da bizim insanımızdır. Halkımız da artık böyle konularla bölünmeyecek bir demokratik olgunluğa erişmiştir. Yine de hamlığı tarz edinmiş olanlarla kışkırtma peşinde olanlara halkımız çok dikkat etmelidir. Şükürler olsun ki, övülesi bir demokratik olgunluk göstererek bütün parti başkanları da bu konuyu vurgulamaktadır. Konya’mızın güzel bir deyimi var: “Olursa ekinim, olmazsa tarlam.” Nasıl olsa mevcut bir sistemimiz var. Sandıktan “EVET” çıkarsa yeni sistemle, “HAYIR” çıkarsa da mevcut sistemle yolumuza devam ederiz.
Kaht-ı Rical tehlikesinden korunmada ilim erbabının ve fikir hürriyetinin hem devlet, hem de toplum tarafından desteklenmesi çok gereklidir. Ama fikir özgürlüğü sebebiyle bu kez de doğal olarak her konuda, her kafadan ayrı bir ses, ayrı bir fikir çıkabiliyor. Zayıf bir ihtimal de olsa sandıktan “Hayır” çıkması durumunda, Merhum İsmail Gaspıralı’nın “Dilde Birlik, Fikirde Birlik, İşte Birlik” diye özetlediği “Birlik”, sağlanıncaya kadar bu çabalar sürecektir. Çünkü “Birliğin” önce tepede sağlanması gerekiyor. Bunu da yine demokrasi marifetiyle, birleştirici seçimler yoluyla, asil milletimiz yerine getirecektir.
Biz, devlet geleneği olan, köklü bir milletiz. Bizim devlet geleneğimizde “Mühür kimdeyse Süleyman odur.” Bu tamam da, bizim şu andaki sistemimizde Süleyman kim? Şu andaki sistemde Süleyman’ın kim olduğu net olarak belli değildir. Bu sistem, halkın verdiği mührü elden ele gezdiriyor. Bu yüzden halk, sürüncemede kalan, ihmal edilen, yanlış giden işler için kimin yakasına yapışacağını net olarak bilemiyor. İktidar mührünü teslim ettiği kişi ve kurumların da üstünde, başkaca kişi ve kurumların ortaya çıkmasına, bunların mevcut sistemden güç alarak mühre sahip olmasına halk razı değildir.
Halk, seçtiklerine bunun hesabını sormaya kalktığında karşısına çok Süleymanlı bir sistem çıkıyor. Böylece Memleket; “Üniforma kafalıların”, “Formalite kafalıların”, “Çıkar odaklarının”, “Dış güçlerin emrindeki yerli işbirlikçilerin”, “Müstemleke kafalıların”, “Mevzuatın arkasına saklanan korkakların, Nemelazımcıların ve İstismarcıların” insafına kalıyor. Bu yüzden ülke ilerleyemiyor. Mührün sahibi belirsiz olmuş, mühür silikleşmiş, geri plana itilmiş ve yaptırım gücü de zayıflatılmışsa sistemin de cılkı çıkmış demektir. Zaten buna izin veren bir sistem, bizi ileriye taşıyacak sistem olamaz.
AK Parti ve MHP’nin birlikte hazırladığı bu anayasa değişikliğine “Hayır” oyu vermeyi gerektiren hiç bir sebep yoktur. Tam aksine “EVET” oyu vermeyi gerektiren pek çok sebep vardır. AK Parti ve MHP’nin iyi niyetli çabaları ve bilinen icraatları bile bunun için yeterlidir. Anayasa değişikliği için mevcut partiler arasında böyle bir uzlaşma şimdiye kadar olamamıştı. CHP ve HDP halkımızı her zaman olduğu gibi yine cahil yerine koysa da ben tam aksini düşünüyorum. İnanıyorum ki halkımız keskin zekası ve engin ferasetiyle bu fırsatı iyi değerlendirecek, yeni sistemi yüksek oranda, güçlü bir “EVET”le taçlandıracaktır. Böylece mührün gücünü toparlayacaktır. Mührün kimde olacağını da bu asil millet, tereddüde ve tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde ilelebet yine kendisi belirleyecektir inşallah. Allah’a emanet olunuz.