SURİYELİ YAPARSA “YAZMA”, TÜRK YAPARSA “YAZ”… HA..

Uğur Özteke

“Cenab-ı Allah’ım beni ıslah etsin. Hayırlısı ile şu gazeteciliği iyi bir yerde kazasız belasız, başımıza taş düşmeden ağzımın tadı yerinde iken bırakmayı nasip etsin”…

Bugünlerde bu duayı o kadar çok, o kadar içten ediyorum ki, duanın kabulünü de elbette Yüce Rabbim bilir.

Dün sabah Yazı İşleri Müdürümüz Hüseyin Altay’ın beni vitesten attıran, çileden çıkaran dediklerine birazdan geleceğim. Ama kendi şahsi meselemizden, düşüncemizden önce sizlerin dedikleri ile girişimizi yapalım.

KONYA’NIN DOĞUSUNDAN BATISINA GEÇİŞTEKİ İŞKENCE

Dün sabah bizi ilk arayan isimlerden birisi gerçekten ama gerçekten yürekten sevdiğim, sevginin ötesinde saygı duyduğum benden genç bir insan idi. Bu dostum bir STK’nın başkanlığını yapıyor. Ama gerçek anlamda bu işi yapanlardan yüz kere özür dilerim benim bu başkanım “Başkanlığı gösteriş için, havası için değil adam gibi yapmaya çalışan nadir isimlerdendir”

Zaten Başkanlık işi beni hiç ilgilendirmiyor. Bu şehirde o kadar çok Başkan var ki. Elini sallasan Başkana değecek…

Bu dostumuz selam sabahtan sonra özetle şöyle diyordu;

“Uğur abi her ne hikmetse bu şehirle ilgili, bu şehrin insanı ile ilgili ne zaman bir sıkıntı ile karşılaşsam hemen aklıma sen geliyorsun. Abi Cenab-ı Allah’ım seni de bu görevin ile imtihan edip, imtihanında da inşallah hayırlısı ile muzaffer kılsın.

Abi sen bugün yine Konyaspor’a takılmışsın. Boş ver bu top işlerini. Bunlar için canını sıkma. Bak sen sabah sabah niye aklıma geldin.

Malum eskiden Doğu Almanya vardı bir de Batı Almanya.

Bu şehrin göbeğinden geçirdikleri tren ile Konya’da doğu ve batı diye ikiye bölündü. Benim evim doğuda iş yerim batıda. Bu sabah yine her günkü gibi evden çıktım tren yolunun altından geçtim ve ışıklarda durdum. Yemin ediyorum saydım. Tam 10 araçtan 9’u kırmızı ışıkta geçti. Yani yaya olalım sürücü olalım ışık filan boş. O anda bizim yöneticilerimiz aklıma geldi. Madem yerin altına girdik 10 metre bunu yaptık. Ha 10 metre olacağına 14 metre olsaydı da yayalar direk yolun karşısına geçseydi, araçlarda durmak isterlerse ışıkta filan durmayıp direk yollarına devam etselerdi.

Abi tabii bunun bir teknik sorunu yoksa. Teknik olarak bir sıkıntısı olmadığını da biliyorum da yine biz olaya böyle bakalım. Bizim yöneticilerimiz, mühendislerimiz niye işin bir adım ötesini düşünmezler de insanımıza böyle yeni yeni sorunlar çıkartırlar?...

………..

Buyurun temiz, tertemiz bir şehir evladının söylediklerini dinler misiniz?

Dinledikten sonra da birilerine söver misiniz yoksa dua mı edersiniz?

Oyyyyyy….. Oyyyyyy.

MUSTAFA AKIŞ’TAN, SAYIN VALİMİZ CANBOLAT’A

SELÇUK ÖZTÜRK’TEN, KOSGEB’E

TÜM DUYARLI YÖNETİCİLERİMİZE TEŞEKKÜRLER

Geçtiğimiz hafta pazartesi günü KOSGEB’in kendilerine göre yerinde bir uygulamasının bürokratik olarak çıkardığı engeli dile getirmiştik.

  1. yayınlandığı gün Beştepe’den Konya Valiliği’ne kadar birçok duyarlı, hassas, dost isim harekete geçmişti.

Perşembe günü okurumuz Eray Arı Bey şunları yazıyordu;

“Selamünaleyküm abi,

KOSGEB’le ilgili bir yazınız vardı. Bu hafta yazmış olduğunuz. Bugün itibariyle konuyla ilgili dilekçe veren ve belge sunan birçok işletme KOSGEB Başkanlığı tarafından KOSGEB desteklerinden faydalanmaya devam edebilecek şekilde aktif hale getirildi.

Hürmetler…”

………….

İnanın çok sevindik. Hatta cumartesi günü bir abimiz de “Uğur abi biz de negatif olmuştuk. Ama geçen gün mesaj geldi. Dururumuz aktif hale getirilmiş Allah razı olsun” diyordu.

Bu vesile ile tüm büyüklerimize ve yöneticilerimize iş adamlarımız adına çok çok teşekkür ederiz. Allah sizlerden razı olsun.

GELELİM ÇILDIRDIĞIM KONUYA

Dün sabah gazetede Haber Dairesinde ekip ile sohbetteyiz. Kimi çalışıyor, kimi konuşuyor kendimizce hafta başının değerlendirmesini yapıyoruz. 10 küsur yıldır birlikte çalıştığım karımdan çok yüzünü görüp konuştuğum Yazı İşleri Müdürümüz Hüseyin Altay

“ Abi …… , ……. Derler ki Suriyeli genç adam bıçaklandı, Suriyeliler kavga etti diye haber yapmayın. Barışçıl olmalısınız. Zaten iki taraf da sıkıntılı, birbirlerini tetikliyorlar………”

Allah aşkına bu nasıl mantık?

Bu nasıl zihniyet?

Basına böyle psikolojik baskı yaparsanız demek ki inanmadığımız, dahası inanmak dahi istemediğimiz resmi yerlere de böyle baskı yapıyorsunuz.

O zaman polis bir kavgada Suriyelilere ayrıcalık mı tanıyor? Ya da tanımalı?

Hakim savcı huzuruna gelen suçluya “Suriyeli mi, Türk mü?” diye bakıp ona göre mi karar veriyor? Ya da vermeli?

Şimdi bu mantığı güdenlere ve savunanlara soruyorum;

“İki grup arasında kavga çıktı. Kavgaya karışan 3 Türk yaralandı. Kavgaya karışan 2 Türk gözaltına alındı… Kavgaya karışanların gerisi nerede?”…

“Marketten hırsızlık yaptığı belirlenen yabancı uyruklu kişiler yakalandı (!)….” Haaaa

……….

Peki o zaman “Suriyeli iş adamı açtığı işyeri ile 18 kişiye iş veriyor” denildiği zaman biz hata mı yapmış olduk? Ya da bu hoşunuza gitti yazalım değil mi?

Ya da “Suriyeli gencin örnek insanlığı” dediğimiz zaman yine mi kötü yapmış olduk? Ya da bu sizi gururlandırdı. Devam edelim öyle mi?

Bakın esas bölücülük bu mantıkta olanların kafalarındadır.

Bu insanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldukları zaman sizce sorun olan sorun zaten kendiliğinden ortadan kalkmış olacak.

Ama sözün gelişi 3 Romanya vatandaşı hırsızlık yaptı ise “3 Romen hırsızlıktan yakalandı” denilir, yine sözün gelişi 10 Rus vatandaşı fuhuştan yakalanırsa bu kadınlar ülkelerinin isimleri ile yazılır.

Ya da siz alınganlık gösterdiniz diye Romen diyeceğiz, Rus diyeceğiz amma Suriyeli demeyeceğiz öyle mi?

Yada Suriyeli vatandaş iyi bir şey yaptı ise manşetten ver, yüz kızartıcı kötü bir şey yaparsa “Sakın yazma”….

……………

Okurumuz Şamil Han Göçtü’nün şu sözünü çok sevmiş bir yere not almıştım “Tarlanın yolunu bilmeyene un öğüttürmeye çalışırsan kepek boğazına takılır”… derlermiş.

Lütfen bu şehrin güzel insanları samimi habercilik adına fitneyi, fesatı hatta bölücülüğü bize bulaştırmayın.

Siyasiler, hukukçular, güvenlikçiler zaten bu yumuşak geçişi toz kaldırmadan, ülke insanını bölmeden, komşuyu düşman etmeden kaynaştırmaya çalışıyorlar.

Ama çirkin zihniyetin karalarını bari bizim yerel haberlerimize sürmeyin yeter.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Dünyada dertsiz baş olmaz. Derdi olanın da ahı dinmez.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kızılay Hastanesi kavşağında yayalar trafik ışıklarına uyduğu zaman daha iyi ADAM oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.