SURİYE’YE NEREDEN BAKIYORUZ

Ali Dutal

Bugün ülkemizin en önemli sorunu haline gelen Suriye ve Suriyeliler üzerine televizyonlar başta olmak üzerine hemen hemen her yerde bu sorun sürekli konuşuluyor, tartışılıyor.

            Her kişi ve kurum Suriye’ye kendi penceresinden bakıyor ve değerlendirmelerini o minval üzerine yapıyor. Hâlâ “Emevi Camisinde Namaz Kılacağız” sözünü diline pelesenk edip iç siyasetin malzemesi yapanlar var.

            Elbette ki, tüm kişi ve kurumların bu sorunun çözümüne yönelik bir fikri ve planı olmalıdır. Tuhaf olan olmamasıdır!

            İktidar ve muhalefet öncelikli olarak bu büyük sorunun gerçek müsebbipleri konusunda ortak bir iradeyi ortaya koymalılar ki, çözüme dönük adımları birlikte atabilsinler. Bu birlikteliği sağlamadan içeri ve dışarıdaki bir çok sorunu çözmemiz mümkün olmaz. Birlikte hareket etmek zorundayız. Ya değilse daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olur.

Hepimiz şunu çok iyi bilmeliyiz ki, aslında biliyoruz da; bir kısmımız ne olursa olsun bırakınız kabul etmeyi anlamak bile istemiyor! 

Bölgemiz büyük bir emperyalist kuşatmayla karşı karşıyadır. Sadece bugün değil; bu kuşatmanın sancı ve acılarını yüz yıldır yaşıyoruz. Bu coğrafyada milyonlarca Müslüman kanı döküldü hala da dökülüyor. Ne acı ki, yarına dönük güçlü umutlarımızda maalesef yok. Güçlü umutlarımız olması için düşmanlar kadar güçlü olmalıyız.

Güçlü değiliz! Güçlü olsaydık ABD’nin ülkemizin düşmanı PKK/PYD’ye rivayetlere göre 30 bin tır silahın verilmesini engelleyebilir; Rusya’nın Müslüman katliamını önleyebilirdik. Neyse sinirim bozuluyor!

Söylenecek çok söz var; ancak, şu kadarını söyleyelim; ileriye dönük bugünden Suriye ve Türkiye’nin birleşmesinden başka hiçbir çözüm yolu görülmüyor.

Suriye’nin nüfusunun dörtte biri mülteci veya sığınmacı, her nasıl tanımlarsak tanımlayalım ülkemizde bulunuyor. Bundan sonra Suriyelileri geri gönderme planları yapmanın hiçbir gerçekleşebilir yanı yok. Yapılacak şey; ileride gerçekleşmesi düşünülen Suriye ve Türkiye birleşmesinin en önemli unsurları olabilecek ülkemizdeki Suriyelilerin ülkemize entegre edilmesi, en önemlisi eğitilmesidir.  

Ülkemizde yaşayan Suriyeliler bana göre sığınmacı da değil; bu ülke bir Anteplinin, Hataylının, Urfalının, Trabzonlunun, İzmirlinin, Konyalının ne kadar ülkesi ise o kadarda Haleplinin, Şamlının, Bağdatlının ve Musullunun da ülkesidir. Hama, Humus neyse Konya odur; İstanbul neyse Şam, Bağdat da odur.

Ülkemiz insanının bazıları iktidara olan kızgınlığından bazıları da İslam kardeşliğinin ne ifade ettiğinin farkında olmadığından ülkemizdeki Suriyeliler hakkında insani ve İslami değerlerin hilâfına ileri geri konuşmaktadırlar.

Çok ilginçtir! Neymiş efendim Suriyeliler çok çocuk doğuruyor, ülkemizin demografik yapısı Suriyeliler lehine her geçen gün değişiyormuş. Daha başka abuk subuk sebepler öne sürülüyor ki akıl alır gibi değil!

-Suriyeliler çoğalıyormuş, çoğalsın ne zararı var? Türkler çok çocuk doğurmak istedi de önlerine çalı mı gerildi?

Kaldı ki, bu Suriyeliler dediğimiz insanlar bizim akrabalarımız. Bugün gücümüz yetmiyor olabilir; ancak, emperyalist güçler tarafından çizilen sınırlar suni sınırlar olup bir gün mutlaka bu sınırlar ortadan kalkacak. Ya değilse ülkemiz ve coğrafyamız huzur bulamaz; kan ve acı durmaz!

Elbette ki, Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde yaşanan sosyo-ekonomik sorunlara karşı tepkileri anlayışla, bir noktaya kadar da saygıyla karşılıyorum. Ancak, çoğu bölgelerde çok büyük sıkıntılar olmadığı halde yukarıdaki gerekçelerle sıkıntıların abartıldığını düşünüyorum.

Şunu unutmayalım; Türkiye’ye sığınan insanların kahir ekseriyeti Suriyeli ve Müslüman! Hiç kimse evinden barkın ayrılmak istemez ama yaşanan olaylar insanları mecbur etmiştir.

            Şunu da belirteyim; “bizim askerimiz Suriye’de savaşırken savaşabilecek durumda olan Suriyeliler savaşa gitmiyor” eleştirilerini bir yere kadar haklı bulmakla birlikte Mehmetçiğimizle birlikte orada savaşan savaşçılarında Suriyeli olduğunu unutmayalım?

Onun için insanları suçlarken olaylara çok yönlü bakmamızın daha insaflı olacağını düşünüyorum. Hepimiz böyle düşünebilirsek daha gerçekçi değerlendirmeler yapabilir, suçlarken daha insaflı olabiliriz.

Bölgede kalleş bir savaş yaşanıyor. Kan emici bütün emperyalist güçler her türlü silahı masum halkın üzerine kullanmaktan çekinmiyorlar.

Ayrıca, küçük işlerle uğraşmak yerine Suriye halkı ile geleceğe dönük planlar yapılmalı; Suriye’nin Türkiye’ye ilhakının temellerini bugünden atmalıyız. Kim ne derse desin kim nasıl anlarsa anlasın; Suriye toprakları bizim toprağımız, insanları bizim insanımızdır, bu böyle biline!

 

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.