Zannederim “temizlik” bir insana yakışan en iyi vaziyettir. Yemeden önce ellerimizi yıkamak; ziyarete, ibadete, düğüne, eğlenceye giderken en şık elbiselerimizi giymek. Böyle davranış biçimi, giyinmemize vesile olan kişiye veya olaya verdiğimiz değerin de bir ölçüsüdür.
Hangi kesimden olursa olsun, ibadet, inanan insanın en ulvi davranışlarından biridir. Dinsizi bile bir davete giderken en güzel elbisesini giyer. Eski dinlerde tanrı krallara verilecek kurbanlar da en güzel şekilde donatılırmış. Bir Müslüman için de en önemli konu temizliktir. Birçok konuda olduğu gibi namaz öncesi de temiz “tahir” olmak zorundayız. Tahir olmak için yapılan fiile de “taharet” deniyor.
Konumuz da taharet ile ilgili. Geçenlerde Özbekistan’a gitmiş, anılarımı kısaca ele almıştım. Ancak orada gördüğüm bir olayı başlı başına ele almak istedim. Çünkü bu bir Müslüman için son derecede önemli bir durumdu ve özellikle Tüm dünya Müslümanlarının “temizlik imandandır” emrine rağmen bu konuda çok hassas olduğunu söylemek çok ama çok zordur. Bazı okuyucularım temizlik için imkân lazımdır diyebilir ama imkân olan yerlerde de temizlik konusuna çok dikkat edildiğini söyleyemem.
Umumu tuvaletleri çoğumuz kullanmıştır ve havaalanları, otogarlar, özellikle de “camii tuvaletleri” için temiz olduğunu söylemek pek kolay değil. Buralarda bolca su, hatta sabun olmasına rağmen, kim diyebilir ki taharet delikleri temiz, sabunluklar iç açıcı, sular israfız kullanılıyor. Abdest almak için musluklar, lavabolar, yerler temiz ve en değer verdiğimiz “Allah ile karşı karşıya olmak” için “kokusuz” bir ortamda, isteyerek, zevkle abdest alıyor veya taharetleniyoruz, sorarım.
Bendeniz bunu Özbekistan’da gördüm. Özbekistan-Taşkent’te yeni camilerin her biri sanat eseri olduğu gibi özellikle taharet haneleri inanılmaz. Temiz, bakımlı, düzenli ve hatta hoş kokulu. Burada camiler külliye, eski haliyle kadim kültürümüz olan medrese şeklinde yapılmış. Camilerde İslami eğitimden epeyce uzak kalmış Özbeklere kuran dersleri vermek yanında, irşat, nikâh işlemleri, imana davet ve toplantılara uygun halde yapılması esas alınmış.
İbadet öncesi taharethaneye girildiğinde elinde, önceden yıkanmış iki havlu olan bir görevli tarafından karşılanıyorsunuz. Görevli meşgulse raflar temiz havlularla dolu. Birer birer sanat eseri gibi yapılmış yerler pırıl, pırıl, çiçeklerle donatımlı koridorlar ışıl, ışıl. Tuvaletler önceden hazırlanmış esanslarla oldukça güzel kokuyor ve başka bir koku da hissedilmiyor. Abdest için sıcak su akıyor. Önceden aldığınız el ve ayak havluları ile kurulanıyor ve namaza gayet moralli hazır duruma geliniyorsunuz.
Ülkemin yerel idarecilerine ve devlet büyüklerine hatırlatmak isterim ki bunları yapmak zor değil. Yabancı misafirlerin defalarca tepkilerine şahit oldum ki, çevre temizliği ve tuvalet adabı konusunda pek de iç açıcı değiliz. Onların tepkisi önemli değil diyenler olabilir. Öyleyse biz başkaları için değil, kendimiz için yapalım. Kendimiz, ülkemiz, çevremiz, inancımız için temiz olmak zorundayız. Aşağıda yerinde çekmiş olduğum bir taharethane resmini paylaşırsam, durum daha iyi anlaşılır sanırım.