Bilmiyorum farkında mısınız, özellikle Konya’da AK Parti dışında bir partiye oy veren ve asla AK Parti’ye oy vermeyeceğini söyleyen seçmenlerin öfkeli hallerinin.
Muhalif oldukları, AK Parti’ye kızdıkları için değil bu öfke yekte.
Tamam, AK Parti’nin sürekli büyük seçim başarıları dolayısıyla bu seçmenlerde belli türden bir eziklik duygusu, ya da “söylediklerimizi niye dinlemiyorlar? Niye hemence başka vaatlere kanıyorlar? Zor durumdalar ve zor durumda olmalarına yol açan partiye oy veriyorlar yine de” şeklinde bir içerleme, hınç, kahır da etkin.
Ama sadece bu olmasa gerek asıl sebep, öfkeye yol açan hususlarda bizatihi bu seçmenlerin oy verdiği partilerin “muhalefet” tarzlarının da bir yeri var.
Sözgelimi Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Mevlüt Karpuz beyi nicedir pek görmüyoruz, her ne kadar CHP’nin Konya Milletvekili Atilla Kart hemen her iş günü TBMM’ye sunduğu soru önergeleriyle gündemimizde yer alsa da…
Aynı şekilde Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Murat Çiçek beyi de sık sık göremiyoruz yerel basında.
Yerel basının kendilerine sansür uyguladığı şeklinde bir mazeret de doğrusu pek şık düşmez.
AK Parti’den sonra MHP’nin de kongre sürecine gireceğini biliyoruz.
Parti teşkilatlarının yenilenmesi en azından seçmen katında yaşatılan öfkenin kısmen de olsa teşkilatlarda karşılığını bulması anlamına gelecek.
Ama AK Parti il kongresiyle ilgili dedikodular, işin tabiatı gereği, o kadar yaygınlaşmış durumda ki başka bir şeyi konuşamaz hale gelmişiz.
CKMP’nin MHP’ye evrilmesinden beri bu partiye gönül vermiş Konyalılar bile AK Parti’nin yeni il başkanının kim olacağını merak ediyorsa bu konuda kalem oynatmak neredeyse elzem hale gelmiştir.
Gerçi dün gazetemizin genel yayın yönetmeni Uğur Özteke, Uğur abi bu konuda hemen hemen tüm tespitlerine katıldığım bir yazı yazdı.
Önceki haftalarda bizim AK Parti kulislerinden derlediğimiz bilgileri teyit eden bir yazıydı bu.
Mustafa Ak, Musa Arat, Ahmet Sorgun isimleri etrafında yapılan kulislerin ise bana kalırsa pek bir kıymet-i harbiyesi yok.
Sakın yanlış anlaşılmasın, bu isimlerin değersizliği dolayısıyla değil (belki bazıları için bu en önemli gerekçedir), ama Konyalı başbakanın partisinin il başkanının bu isimlerin kafamızda oluşturduğu imajın ötesine geçebilecek, daha dirayetli, sözünü dinletmeyi bilen, yanlışların hesabını sorabilen, Konya’nın ve Konyalıların haklarını talep etmekle kalmayıp koparıp alabilecek özelliklere sahip bir kişiliğe sahip olmasını yeğlediğimizden…
Bürokratik işleyişin estek kösteklerine boyun eğen il başkanları istenmiyor doğrusu Konyalılar tarafından.
Tabii baro seçimlerinde yapılan hata da başka bir yerde duruyor.
Kimine göre bu durum bir hata değildi. Ama seçimler sonrasında patlayan açıklamalarla hatanın ne olduğu açık bir hale geldi.
Velhasılı kelam, insanlarımız tahterevalli siyasetinden usanmış durumdalar. Asıl kızgınlık bu tahterevalli siyasetine, denge siyasetine yani…