Seçimin üzerinden dört gün geçti.
Ancak “tapınak twittercıları” hâla sandık tutanaklarını montajlayıp sosyal medyada paylaşma derdinde.
Beklenti belli, hedef büyüktü.
Hançeri saplayan el tanıdık,
Her zamanki gibi Bürütüs’tü.
Başbakan yıpranacak,
AK Parti sarsılacak,
Hükümet yıkılacaktı.
Hükümetin gitmesi için Türkiye’nin batması bile göze alınacaktı.
Bunun için tüm güçleriyle çalıştılar.
Hoşgörünün önüne nefret,
Diyaloğun önüne zorbalık,
Ahlakın önüne çirkeflik,
Badem bıyıkların önüne pos bıyıkları koydular.
Kardeşlik hukukunun yerine kutsal ittifaklar inşaa ettiler.
Hedefe ulaşmak için her şey mubahtır diyerek çok şey denediler.
Şantaj,
Montaj,
Dublaj ve debriyaj.
Pensilvanya’nın açtığı savaşı açık ara kaybettiler.
Ama bu savaş hayırlı bir sonuç ta doğurdu.
Ciamat ve cemaat artık ayrıştı, ayrışıyor ve ayrışacak.
Cemaat olarak kalanlar kendi camialarına geri dönecek.
Ahlaklı, faziletli ve imanlı bir nesil için var gücüyle çalışacak.
Ciamat ise geri dönüşü olmayan çıkmaz bir yola girdi.
Tahrik, savaş, kavga, kan ve gözyaşını tercih etti.
Dün bunu batıda denediler.
Gezi kalkışmasına açıkça destek verdiler.
Cevşen okuyanlarla taş atanları aynı süfli emelde birleştirdiler.
Kur’an’ı yasaklayanlara dua ettirip, Kur’an öğretenlere ağılı dillerle beddua ettirmeyi ibadet zannettiler.
Ama olmadı, olmuyor ve olmayacak.
Millet oyuna gelmedi, gelmiyor ve inşallah gelmeyecek.
Peki ciamat pes etti mi?
Hayır.
Batıda umduğunu bulamayınca gözünü doğu illerine diktiler.
Seçimi sabote edemeyenler şimdi çözüm sürecini sabote etme derdindeler.
AK Parti’yi PKK ile pazarlık yapmakla suçlayıp oyları BDP’ye verdirenler şimdi de PKK’nın şahin kanadıyla temas halindeler.
Yakında görürsünüz.
Televizyonlarında, radyolarında ve gazetelerinde nasıl Kürtçülük yapacaklarını.
Sokakları nasılda tahrik edeceklerini.
Ama bu da tutmayacak inşallah.
Ciamat; Türkleri kandıramadı Kürtleri de kandıramayacak.
Türkiye sulh, selamet ve huzur denizine doğru yol almaya devam edecek.