Tarih mezunu kardeşlerim

Nurullah Çetinkaya

Ne diyor sayın hocamız: “Mezun olup, öğretmenliğe başladığınız ilk gün…” Bu cümleyi kuran hocamız tarih bölümünde görevli saygı değer bir öğretim üyesi ancak kurduğu cümle gerçek hayattan çok uzak tarihin tozlu sayfalarında kalmış bir cümle.

Neden gerçek hayattan uzak? Onunda cevabını verelim hemen. Gerçek hayatta yılda 10 bin gencimiz bütün uyarılarımıza rağmen, sırf açıkta kalmak korkusuyla, tarih bölümlerini ve öğretmenliklerini tercih ediyor ancak bu gençlerimizin çok azı atanıp öğretmenlik yapabiliyor. Zaten hazırda 16 bin tarih öğretmeni kardeşimiz atama bekliyor, devletimiz 2014-2015 eğitim öğretim döneminde 5 yüz tarihçiyi atadı geride kalan 15 bin 5 yüz kardeşimiz hayallerini bir sonraki KPSS’ye erteledi. Eee, zaten mevcutta 15 bin 5 yüz atanamamış tarih öğretmeni varken bu sene mezun olanlarla bu rakam 20 bini zorlayacak. Sonuç? Kocaman bir hiç!

Durum böyleyken sırf romantik bir veda ya da eline aldığı egosunu biraz daha erekte etmek için gençlerin hayallerini alıp satmak ne kadar doğru?

Umarım mezun olan kardeşlerimin hepsi atanır ve ilk derslerine girerler ancak ilk derste heyecandan işin farkına varamazlar ama ilerleyen derslerde “Arkadaş biz fakültede bunları görmedik ki!” diyecekler. “Olur mu canım fakültede niye görmemişler?” diye soranlara da cevap verelim. Bize fakültede Cumhuriyet Tarihi dersi verildi mesela. Cumhuriyet tarihi denince insanın aklına 1923 ile içinde bulunduğunuz zaman gelir. Yani bu dersin 1923 ile 2015 yılını kapsaması gerekir. Ancak bize değerli hocamızın yazdığı Türkiye Cumhuriyeti kitabı okutuldu. Kitap sadece 1923 ile 1927 yılları içindeki olayları kapsıyordu. Zannedersiniz Cumhuriyet 1923’te ilan edildi 1927’de rejim değişti. Peki, geride kalan yıllarda Türkiye’de önemli olaylar oldu mu? Bilmiyoruz kitapta bu konu hakkında hiçbir bilgi yok! Derse giren hocamızda devamını getirmedi zaten, boşlukları kendi egosu ile doldurdu.

Anlayacağınız bizim bazı hocalarımız öğrenci iken fakülte de siyah palto beyaz kaşkol ile gezerken bir şekilde fakültede kadro aldıktan sonra siyah paltolarını çıkarıp kaşkollarını inceltmiş ve boyunlarına dolayarak romantik birer entelektüel haline gelmişlerdir. Tabi halen üniversitede okuyan değerli kardeşlerim için onlar ulaşılmaz birer hedef gibi görünebilirler. Gençlikte insanın gözünde miyop vardır, geleceği bulanık görür ama olgunluğa erip de gözlerine gerçek hayat gözlüğünü takınca aslında hedeflerindeki o bulanık görüntülerin hiç de bir şeye yaramadıklarını gayet net bir biçimde anlarlar.

Bu tip romantik entelektüellerin sayısı çok azdır ama egoları tüm bölümü doldurur. Üniversiteye gitmek için emek harcayan kardeşlerim endişelenmesin. Bunların dışında kalan hocalarımızın çoğu emsalsizdir. Onların derslerine girmek bile bir şereftir.

Hala verdikleri dersler dün gibi aklımda olan hocalarım da var elbette. Bu değerli şahsiyetler meslek hayatım boyunca kulağımdaki sesleriyle bana önderlik etmektedirler. Rabbim onlar gibi eğitimcilerin sayısını artırsın, böylece geleceğimiz daha aydınlık ve güzel olsun inşallah.

Üzerimde gerçek anlamda emeği olan tüm hocalarımın ellerinden öper, siz değerli okuyucularıma saygılarımı sunarım. Rabbim gönlünüzdeki güzellikleri hayatınıza yansıtsın.

Saygılarımla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.