Şükürler olsun bugün yine birbirinden farklı konuları, şehirle ilgili hiçbir yerde duymayacağınız, görmeyeceğiniz ilginç gelişmelerin yansımalarını sizlerle paylaşacağız.
Konular uzun ama izninizle önce cumartesiden kalan birkaç konu ile hemen yazımıza girelim.
SELÇUKLU KONGRE MERKEZİ’NİN
PARK SORUNU BU KADAR SORUN OLMAMALI
Geçtiğimiz hafta sonu, iki gün önce, cumartesi günü yazımızın bir bölümünde bir insanımızın Selçuklu Kongre Merkezi’ndeki park alanından çıkışta yaşadığı sorunu size aktarmıştık.
Cumartesi sabahı kongre merkezinin bir yetkilisi, üstelikte sevdiğim, güler yüzlü bir isim aradı. Selçuklu Kongre Merkezi’nin park alanında asla böyle bir sorun yaşanmadığını söyleyerek defalarca beni buradaki bir etkinliğe davet etti. Üstüne üstelik de yine üstüne basarak, “Uğur abi burada 4 çıkış var ayrıca 6-7 park görevlisi var. Burada böyle bir sorun yok size yanlış aktarılmış” diyerek anlattı.
İnandım.
Çünkü birbirimize inanmak ve güvenmek zorundayız. Benim hayat felsefem budur. Yanıltılabiliriz, kandırabiliriz ama bizi kandırdıklarını sananlar bir gün kendilerini de kandırıp duvara toslarlar.
Hemen pazartesi günü yazım için bunu not aldım. Burada bir hata olduğunu ve o gün konuyu bize aktaran insanımızın başına gelenlerin de sadece bir güne mahsus talihsizlik olduğunu yazacaktım.
……………..
Cumartesi günü öğleden sonra Meram Yeni Yol’da bir ofisteyim. Bu şehre parasını gömen gömdükten sonra düzgün işler yaparak para kazanan sosyal ve kültürel etkinliklerde yer alan fedakâr bir ailenin iki sevdiğim ismi ile sohbetteyiz. Bu aile bizim PUSULA Gazetesi’nin abonesi ve ailenin en az üç ferdinin de günlük olarak bizi takip ettiklerini öğreniyorum. Yandaki sehpada da zaten PUSULA duruyor.
Biz baba ile yerel siyaseti Türk ekonomisini, krizden filan çıkışı konuştuk. Tam biraz nefes almıştık ki genç iş adamı söze direkt girdi;
“Uğur abi sizden bir şey rica edebilir miyim? Konya olarak Selçuklu Kongre Merkezi’ndeki faaliyetlere sahip çıkmak zorundayız. Buraya davet edilenlerden bazıları sıkıntılı olabilir. Bunu da sizin köşe yazınızdan okudum.
Abi ama inan biz her hafta ailecek buradayız. Şehrin insanının hiçbir sosyal faaliyeti yoktu. Ailecek gidilebilecek ve dolu dolu saatler yaşayabileceğimiz bir yer.
Tabiii sizin bugün yazdığınız park meselesi ise çok doğru. Biz de her seferinde parktan çıkışta aynı sorunu yaşıyoruz. Ama buraya sizin de bizim de hepimizin sahip çıkması lazım abi.”
………..
Yahu olay bu işte. Samimiyetin ve doğrunun canını yiyeyim. Selçuklu Kongre Merkezi’nde çok güzel şeyler oluyor, ihaleyi alan şirket zoru başarıyor amma velakin demek ki bize konuyu anlatan yöneticinin de burayla bir sorunu olmayıp “park dert” dediğine göre kendi kendimize bu kez “Bize aktarılan doğruymuş” diyerek konuyu genç iş adamı ile biraz daha konuşuyoruz.
…………
Ayvaz M…. İsimli okurumuzda yazımızın çıktığı gün bizimle şöyle bir bilgi paylaşımı yapıyordu.
“Sevgili Uğur baba bugünkü Selçuklu Kongre Merkezi yazınızı okudum. Bildiğim kadarı ile kongre merkezi özel bir firma tarafından işletiliyor Selçuklu Belediyesi kiraladı orayı. Otopark ücreti de muhtemelen o yüzden alınıyor. Saygılar sevgiler.”
………………..
Pazar sabahı.
Yine sabahın köründe kalktık sanki günlük yetişeceğimiz bir yer var. 8’de mesai başlıyormuş gibi rutin işlerimizi hallettik zıkkım telefonu elimize aldık.
O da ne ya?
İletişimci Profesör dostumuz Hüseyin Altunbaş Hoca sanki cumadan bu yana memlekette başka bir meselemiz kalmamış gibi enerjimizi alan Selçuklu Kongre Merkezi ile ilgili sosyal medyada şu yorumu yapmış;
“Konser güzel. Çıkışta park çıkışı organizasyon feci kötü. Üstelik ücret isteme şekli ve görevli davranışları lakayt. El atılmalı. Bu tipler bu organizasyona yakışmadı. Acı söyleyelim erkenden.”
…………….
Yani 48 saat içerisinde kongre merkezine giden iki iş adamı ve bir profesör her şeyin güzel olduğunu ama park meselesinin buraya yakışmadığını ayan beyan söylüyor ama görevli dostumuz bunu kabul etmiyor.
Bugün bu meseleyi kendisine yeniden söyleyeceğim.
Biz şehrin hiç bir güzelliğinin karşısında olmayız, olamayız. Ama eksik ve hataları şehrin insanı adına dile getirmek de görevimiz. Karşımızdaki kişi dostumuz da olsa çok zengin ve siyasi olarak güçlü de olsa doğru tektir.
………….
ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ AKYOKUŞ
KAMPÜSÜ’NDE ULAŞIM SIKINTISI
Yeni Rektör Cem Hoca makamına ısınmadan üniversiteyi eleştirmek haksızlık olur. Çünkü üniversitenin içinden tutun da Konya bağlantılı bir sürü konu Cem Hoca’ya iletilmeye başlandı. Belki bu konu da kendisine iletilmiştir; ama bize ulaşan kısmın biz de kalmaması için şimdiden iletelim istedik.
Bir öğrencimiz şöyle diyor;
“Uğur abi Necmettin Erbakan Üniversitesi öğrenciyiz yukarda aktarma olarak 1980’den kalma eski otobüsle bizi taşıyorlar Allah aşkına bir gör. Biz yetkililere söyledik. Başka araba yok diyorlar bunu sen çözersin abi. Selametle abi…”
………..
Estağfurullah haşa biz de öyle bir güç yok. Biz sadece elçiyiz. Sizlerin yaşadığı çileyi bire bir gördüm. Tanıklık ettim. Gençler yatın kalkın duaya devam edin ki havalar iyi gidiyor. Kar buz don yok. Ya geçmiş yıllarda olduğu gibi otobüsler de çıkmasaydı haliniz nice olurdu(!)
………………………….
MEDAŞ GENEL MÜDÜR EROL BEYE TEŞEKKÜRLER
Erenköy kavşağından sonra Sille istikametinde sokak aydınlatma lambalarının iki gün yanmadığını dile getirmiştik. Bunun üzerine cumartesi günü MEDAŞ Genel Müdürü Erol Bey şöyle bir mesaj gönderdi;
“Uğur Bey iyi akşamlar; bugünkü yazınızda bahsedilen yerin aydınlatma işi çözülmüştür. Dün yanmaya başlamıştı eskisi gibi. Bugün de arkadaşlar iki üç kere kontrol etmişler. Bir sorun yok. Bilgi vermek istedim. Saygılar…”
Evet, Sayın Genel Müdürüm doğrudur iki gün yanmadıktan sonra ışıklar üçüncü gün yandı. Bilgi verdiğiniz için hassasiyetiniz için başta size olmak üzere tüm MEDAŞ çalışanlarına teşekkür ederiz.
MEDAŞ’ın ilk günleri de hatırlıyoruz. Nereden nereye geldiniz? Emeği geçenlere minnettarız.
YENİ KOMİSYON, KONYA’NIN
YENİ KADERİNİ TAYİN EDECEK
Sayın Cumhurbaşkanımızın Şeb-i Arus vesilesi ile şehrimize geldiği gün Konya’nın geleceğine yönelik bazı projelerde yöneticilerden siyasilere tek tek kendilerine sunum yapılarak anlatıldı. Biz işin o bölümüne girmedik ama Sayın Cumhurbaşkanımız özellikle siyasilerle gruplar halinde bir araya gelerek “Konya’da neler oluyor bitiyor?” şeklinde pek çok konuya hakim olmaya çalıştı.
Şimdi bu görüşmelerin ardından yapılan pek çok konu gibi bazı birkaç konuya izninizle değinelim.
Uğur İbrahim Altay ile Konya yeniden dizayn edilecek ve edilmek için de çalışmalar hızla başlatıldı.
Mesela Konya gündeminde pek yer almasa da kapalı kapılar ardından “Konya’nın Kızıl Elmaları”ndan birisi olan Teknik Üniversitesi’nden ne haber?
Sizler hiçbir şey duydunuz mu?
Haaaa biz gazetecilere gelenler ise işin bilimselliğinden öte dedikodu faslında.
Malum Rektör Hoca, Konyalı değil. Rektör Hoca alanında 1 numara da olsa Konyalı değilse en güç kısım budur. Hoca Konya’yı çözünceye kadar “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş hatta Silivri’ye varmıştır.”
Mesela Rektör Hoca, genel sekreter olarak da yine dışarıdan turizmci Gölcük Belediyesi Özel Kalem Müdürünü getirmiş. Şahsen bu şehrin sosyal yapısını bildiğini iddia eden bir insan olarak Konya’yı ve Konyalıyı tanımayan bir Rektör Hoca yine ardından Konya’yı bilmeyen tanımayan bir genel sekreter… İnşallah yanılırım ama işleri çok zor çooook. Tabii bu arada geçen zamanda da olan üniversiteye ve Konya’ya olur. Kimseye fert olarak hiçbir şey olmaz. (Konyalı, Konya’yı bilen tanıyan, Konyalı ile hemhal olmuş rektör ve genel sekterlerimizin halini düşündükçe bu durum daha da acı veriyor insana.)
Dedik yaaa üniversiteden bilimsel veriler gelmez ise meydan boş kalırsa bu kez dedikoduları gelir.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız gelip gittikten sonra geçtiğimiz hafta içinde Cumhurbaşkanlığı İdari ve Mali İşler Başkanlığı üniversite arazisi ile ilgili olarak Konya’yı yöneten büyüklerimizden bir çalışma istiyor.
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASINI KAZIYAN OLMAMIŞ
İşte hemen bunun üzerine Sayın Valimizin başkanlığında bir komisyon kuruluyor.
Yine bize ulaşan bilgilerde kurulan komisyonda Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, Ticaret Odası, Sanayi Odası, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, Jeoloji Mühendisleri Odaları filan varmış amma velakin var bir tek İnşaat Mühendisleri Odası yokmuş.
Düşünsenize Konya’nın en büyük odası, Konya’nın düşünülen vizyonunda bizzat yön verecek odası komisyonda yer yok. (Bu bilgi bana ulaşınca dedim ki komisyonda nasıl olsa bir inşaat mühendisi var. O halde inşaat mühendisleri odasına ne gerek var ki?)
SELÇUK’UN ESKİ REKTÖRLÜK
BİNASI BÜYÜKŞEHİR’E Mİ GEÇİYOR
Hani bir de şehrin olmayan hep söylenildiği halde bir türlü icraata geçirilemeyen bir kültür vadimiz var ya. İşte bu anlı şanlı kültür vadimizin bir ayağı olan Karatay Medresesi’nin karşısındaki tarihi eski Selçuk Üniversitesi Rektörlük binası var ya.
Hani burası Teknik Üniversiteye dönüştürüldü diye bizlerin sayfa sayfa yazdığı sizlerin ekranlarda dakikalarca izlediğiniz o bina yeni çalışma içerisinde Uğur Başkan’a geçiyormuş.
Uğur Başkan, rektörlük binası olarak da Öğretmen Evi’nin yanındaki bir zamanlar tarihi olan Gazi İlkokulu’nu Konya Teknik Üniversitesi’ne veriyormuş.
KONYA TEKNİĞİN ARAZİSİ NERESİ OLACAK?
Tabii şehrin yeni “üst ve ortak aklı” olması muhtemel bu komisyon Konya Teknik Üniversiteye verilmesi düşünülen araziyi de gündeme getirmiş.
Masada Teknik Üniversite için farklı araziler varmış;
1) Mevcut sanayinin olduğu yer. Organize Sanayi Bölgesi
2) Ağır Bakım’ın olduğu alan.
3) Dutlu Kır
………….
Ne ooooo niye kıs kıs gülersiniz?
Dutlu Kır ile Krom Park arası malum tarım arazisi değil, çevre yoluna yakın gibi bir sürü özelliği var iken üst akıl(!) masaya niye çeşni yapar ki?
……………..
Aman yeter artık siyasetçileri daha fazla kızdırmayalım. Onların işlerine burnumuzu sokup rant işlerine(!) bulaşmayalım değil mi?
Haydi bakalım haftamız hayırlı olur inşallah.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Düşman (!) gördüklerinizi sevin çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sisin pusun etkin olduğu yollarda gündüz de olsa sürekli farlarımızı yanık tutum hızımızı azalttığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.