Almış başını giderken bir görüş ayrılığı fırtınası, sakin limanlara ve uzlaşmacı tavırlara en az her zamanki kadar ihtiyacımız var tam da şu sıralar.
Herkesin varken bir gemisi ve bırakın okyanusu denize bile açılamazken mürettebat, iyi ve tecrübeli bir kaptan mı eksik yoksa; bu çıkmaz da neyin nesi?
Bu kaosun sebebi aslında biraz geçmişte gizli:
Küçükken Amerikalı çocuklara oynasınlar diye uzay araçları verirlermiş, Alman çocuklara da minik minik askerler… Oyuncak deyip geçmeyin. Çocukların hayalleri ülkelerinin ve dünyanın geleceği demektir. O Amerikalı çocuklar Nasa’yı kurdular ve yine o Alman çocuklar ki İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına etki edip dünyanın kaderini tayin ettiler. Peki biz ne verdik çocuklarımıza?
Amerikalılarda uzay aracı, Almanlarda oyuncak asker, bizde taş…
O iş yaş!
Gelelim koa – lis – yo – na!
Kuru fasulye ve pilav bile yan yana gelince harika bir ikili oluşturuyorken, bu ne perhiz ne lahana turşusu!
“Taş atan çocuklar, oy veren çocuklar oldu.” Refah ve huzur bekliyorduk, o da zaten artık hayal oldu.
Çıkamadık işin içinden, bizim kafamız çok karıştı.
Zaten siyaset delilerin işi!