Çekirdek bir ailede bir telaş bir koşuşturmaca…
Her yıl canım ülkemde bir milyondan fazla genç arkadaşımız hayatlarının en önemli sınavını veriyor şu dönemlerde. Lisedeyken idealin ne diyen matematik hocası mı gelir aklınıza yoksa ailenizin size olan güveni, sizden beklentisi mi? Yıllar boyunca biriken yükler iki büklüm olup oturulan sıralarda birkaç saatlik eleme yöntemiyle arınıyor gencecik bedenlerden.
Bazen evin büyük kızı, bazen küçük yaramaz oğlu. Tüm vasıflar anlamını yitiriyor ve çırılçıplak bir yarışın içine giriyorsun. Bir kazanan olması gerektiğini sana hatırlatan efsanevi zihniyet yüzünden, kazanamayanın hayatının daha o yaşta söndüğünü anımsatan mucizevi sistem sayesinde. Sınav sabahı stresten yapamadığın kahvaltı da afiyet olsun boğazından geçenlere.
Son mu başlangıç mı?
Tüm çalışmaların meyvesini vermesi gerektiği bir zaman bu. Eğer çalıştıysan; arkadaşınla iki kelam etmenin zevkini bir köşeye bırakıp test çözdüysen mesela ya da kız arkadaşınla hiçbir şey söylemeden sadece yan yana oturmak yerine eksik konuları tekrar ettiysen kazanan olacaksın sen, başarı senin hakkın!
Tüm bu stresli ruh halleri ve baskının insana yaramadığı tümüyle gerçek. Bu yüzden sadece geçir bu zamanı, arkana bile bakmadan. Çünkü bu bir son değil arkadaşım!
Kontenjan Büyüsü
En çalışkanların da en çalışkanı olmadan hiçbir işe yaramıyor emeklerin. Çünkü tükenen bir ürün misali kazanmak istediğin bölüm. Bir bakmışsın hoop! Yer kalmamış hayallerinde. Rüyalarına oturur insanın vallahi böyle senaryo.
Eğitim sistemleri, müfredatlar, sözlüler, sınavlar derken on sekiz yaşına gelen canım birey adayı! Taşlanmaya mahkum olduğun kadar verdiğin meyveleri de görecek günlerin olacaktır sabret!