Güne nasıl başlarsanız sonunu da aynı getirirsiniz. Sabah uyandığınızda, güne başlarken oluşan ruh haliniz, gün içerisinde karşılaşacağınız olaylara ve insanlara bakışınızı o yönde etkileyecektir. Ve yaşadıklarınıza karşı ruh haliniz yüzünüzde belirecek, ya başarılı olup mutluluk alarak mutluluk vereceksiniz, ya da başarısızlıkla devam eden gününüz de ruh halinizin yansıması yüzünüz de olduğu için size kimse yanaşamayacak, yalnızlaşacaksınız.
Bazen yolda yürürken görürsünüz, bir insan karşınızdan yüzünde tebessümle ve gözlerinde ki ışıltılarla gelmektedir. Uykuyu, başarma ve günü yaşamayı düşündükleri için terk etmeyi göze almışlardır. Uyanmayı bir eziyet değil, bir mutluluk kabul ederler. Güne kavuşmanın mutluluğu vardır. Size verdiği selamda, heyecan ve mutluluk patlamasını yaşarsınız. İdeallerine bir adım daha atma gayreti vardır. İdealleri için günü başlatmıştır. Karamsarlıktan bir eser bulamazsınız yüz ifadesinden. Çünkü karamsar insanların düşünemediği şeylerle yani pozitif duygularla yüklü oldukları için düşünceleri olumlu, mutlu etmek ve mutlu olarak işi başarma düşüncesindedirler.
Negatif düşünce ve karamsarlıkta olan insanlar, ne uyanmak ister, ne sabaha kavuşmanın mutluluğunu yaşarlar, ne de yataktan çıkmak isterler. Onlar için angarya olan bir gün daha başlıyordur. Aynalara küs, aynalar da ona. Gülümsemiyor ki, ayna da ona gülümsesin. Hayattan zevk almıyor ki, hayat ona zevk versin. Mutlu olmak için sanki bir gayesi, ulaşmak için bir hedefi yoktur. Toplum içine çıkmak ve insanlara sunacağı en ufak bir yararlı düşüncesi de yoktur. Bir şey sunmak bir yana dursun, sunulanla da mutlu olmazlar, verilene de cevap verme ihtiyacı hissetmezler. Çünkü günü olumsuz düşünce ve ruh haliyle isteksiz başlamış, yüzleri de bu yansımayla bürünmüştür.
İnsanlar, o kadar karamsar, o kadar dalgın ve kendilerini mutsuzluğun kucağına atmış ki, kiminin başı önünde veya nereye baktığı belli olmayan bir şekilde yanınızdan geçerken yalpalayarak yürüdüğünün ve size çarptığının bile farkında değiller. Yüzünde ne küçük bir tebessüm ne de yaşama hevesi vardır. Bezginlik ve umutsuz düşünceleri yüzlerine yansımış, yaşama isteği kalmamıştır. Kim bilir hangi olumsuz düşüncelerin esiri olmuş da çözümlemeye çalışıyor ve ya çözümleme yerine içinde fırtınalarla yaşıyordur.
Hiç farkında değiliz, güneş doğmuş, bizi yarı ölüm halinden çıkartıp sabaha ulaştırmış, biz sabaha merhaba demişiz. Yataktan kalkamayan insanları düşünüp, kalkabilmiş olmanın, sabaha ulaşmanın gereği olan şükrü yaşamıyoruz. Yaşadığınız sıkıntılar ne olursa olsun, yaşamak güzeldir ve şükretmeye değer yanı vardır. Nefes alıyorsun, aldığın nefesi verebiliyorsun. Ama bugün niceleri sabaha uyanamadı. Bir daha aynaya bakıp kendini göremeyecek, kendine gülümseyip selam bile veremeyecek. Ya da bir hastane köşesinde biraz daha nefes, biraz daha sağlık diye her gördüğü beyaz önlüklü insana bir umut diye bakıyor, bakabildiği için bile şükrediyor.
Şükredin halinize ve gülümseyin kendinize ve hayata.
Gülümseyin ki, hayatta size gülümsesin.