Aylardan beri devam eden korona virüs salgını hayatımızı tamamen değiştirdi. Doktorların tavsiyelerine bir kısmımız uysak da toplumun bazı kesimleri tedbirleri hafife almaya devam ediyor. Salgın her geçen gün etkisini arttırarak devam ediyor. Ama insanlar artık sıkıldığı için işi hafife alıyorlar. Yakınlarını, dostlarını, komşularını kaybedenler bile maske, mesafe ve temizlik kuralına uymuyorlar. Gençler ve çocuklar bize bir şey olmaz diye düşündükleri için fatura dayanıksız bireylere kesiliyor. İnsanlar eski alışkanlıklarını bırakmak istemiyorlar. Zevklerinden vazgeçmek istemiyorlar. Salgın olsa bile yine aynı yaşam tarzlarını devam ettirmek istiyorlar. Bazı kesimler ne olursa olsun zevk ve sefa içerisinde yaşamak istiyorlar ama bizim dışımızda gelişen şartları çoğu zaman değiştirme imkânımız olmuyor.
İnancımıza göre her şey Allah’ın takdiriyle olur. Haliyle bu virüs de Allah’ın takdiriyle ortaya çıktı. Kuşkusuz olan her şeyde bir hayır vardır. Kanaatimize göre sabredip çokça dua edersek bu sıkıntıdan da kurtulacağız. Her türlü nimete rağmen nankörlük etmenin manası yok. Tabii sözümüz Müslümanlara, Allah’a inanmayanlara bu konuda bir şey söylemek bizim vazifemiz değil. Onlar da inandıkları gibi amel edecekler. Her duyduğumuz ölüme ziyadesiyle üzülüyoruz ama ölüm de doğum gibi hayatın bir gerçeği. Allah içimizdeki iyi insanlar hürmetine bizleri her türlü kötülüklerden korusun.
Bu zorlu süreç kuşkusuz daha çok kıt kanaat geçinen insanları etkiledi. Onlar hem korona virüsle mücadele ederken hem de maddi sıkıntıları göğüslüyorlar. Özel sektörde çalışan işçiler, esnaflar, çiftçiler ve belirli bir geliri olmayan kesimler bu dönemin en çok sıkıntı çekenleridir. Özellikle oturduğu ev ve işyeri kira olanlar bu günleri son derece sıkıntılı geçiriyorlar. Alınan tedbirler sebebiyle aylardan beri işyerleri kapalı olan esnaflar maddi ve manevi olarak çok zor durumdalar. Yirmi yedi yıla yakın bir süre esnaflık yapmış birisi olarak onların sıkıntılarını gayet iyi anlıyorum. Köşede üç beş kuruşu olanlar dayanmaya çalışıyor ama birikimi olmayanlar dükkânlarını kapatmak zorunda kaldılar. Bazıları devlet esnafları, işsiz kalanları, işyeri kapalı olanları desteklesin diyorlar ama şu anda devletin de durumu belli, gerçekçi olmak gerekirse bu desteği verebilecek imkân ne yazık ki yok… Zor durumda olan kardeşlerimizin Allah yardımcıları olsun.
Korona virüsle ilgili diğer bir durum da toplumda sırf hükümete muhalefet olsun diye alınan her tedbiri eleştiren bir kesimin olmasıdır. Bu malum kesim hükümet tarafından açıklanan her tedbiri acımasızca eleştiriyor. İşin ilginç tarafı bu tedbirlerin alınmasını isteyen ve en çok dillendirenler de aynı kesim. Mesela düne kadar sokağa çıkma yasağı getirilsin diye bağıran bu kesim, şimdi de niye hafta sonu geceleri sokağa çıkma yasağı getirdiniz diye eleştiriyor. Hükümetin gösterdiği hassasiyetin yarısını halkımız göstermiş olsaydı hasta sayısı açısından bugün daha iyi bir noktada olacaktık. Süreç hem yöneticileri hem de bizi psikolojik olarak çok yıprattı. Biz istediğimizi söyleyip biraz olsun rahatlıyoruz ama devletin böyle bir lüksü yok, durum ne kadar kötü olursa olsun onların kızma, boş verme, umutsuzluğa kapılma, bıkma gibi bir şansları yok… Devleti yönetenler durum ne olursa olsun mücadele etmek zorundalar.
Değerli okuyucularım, lütfen uzmanların tavsiyelerini göz ardı etmeyin. Güçlü olursak, birlik olursak, sabırlı olursak bu zorlu süreçten en az kayıpla çıkacağız. Bu salgın sadece bir sağlık sorunu değil, bunun sağlıktan başka ekonomik, sosyal, psikolojik olmak üzere pek çok yönü var. Kendinizi düşünmüyorsanız, sevdiklerinizi düşünün ve tedbirlere uyun… Devletimiz son dönemde kaynaklarının önemli bir kısmını korona virüs için kullanarak iktisadi olarak çok sarsıldı. Doktorlarımız ve diğer sağlık personelimiz yoğun çalışmaktan çok yoruldu. Sağlık sistemimizin normal işleyebilmesi için lütfen mesafe, maske ve temizlik kurallarına uyalım. Lüzumsuz toplantılardan, ev oturmalarından, kutlamalardan, kalabalık ortamlara girmekten kaçınalım.