Çok şükür ramazan ayına eriştik hatta yarıyı bile geçtik. Rahmet ayımız ahirette, inşallah bizlere bu sıcak günlerde tutuğumuz oruçlarla, verdiğimiz sadaklarla, düzenlediğimiz iftar davetleriyle ve kıldığımız teravih namazlarıyla bizlere şefaatçi olur.
Her yıl ramazan ayının gelişiyle başlayan, imsak ve teravih namazları tartışmaları bu yıl da yaşandı. İmsak, normal daha erken veya geç olacaktı diyenler. Teravih namazını sekiz mi, yirmi mi, yoksa otuz iki rekat mı kılalım diyenler, hatta teravih namazı diye bir namaz yok diyen sünnetsizler. Hasl-ı kelam yine herkes inandığını ve bildiğini yaptı. Olan arada kalıp zihni bulananlara ve zihinleri bulandırıp kirletenlere oldu.
Daha önceki ramazanlarda dikkatimi çektiği gibi bu ramazanda da dikkatimi, bir şeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Malum ramazan deyince akla gelen ilk şeylerden birisi teravih namazlarıdır. Tüm İslam aleminde teravih namazı manevi iklimlerde kılınıyor. Bizler Konya’mızda iftar sofralarımızdan kalktıktan sonra büyük bir rahatlık içerisinde camilerimizde veya bir araya geldiğimiz mekanlarda teravih namazlarımızı kılıyoruz. Hele ki bu namazlarımızı Kapu camii, Sultan selim gibi camilerimizde harika kıraatlere sahip olan imamlarımızın ardında büyük cemaatlerle birlikte kılıyorsak tadına doyum olmuyor.
Tabi İslam dünyasında tüm kardeşlerimiz bu namazlarını bizler kadar rahat kılamıyorlar. Suriye de Gazze’de şehadetin eşiğinde kılıyorlar namazlarını. Yüce rabbimiz şu mübarek ramazan günlerinde ve her zaman müslümanlara zulmeden kafirleri yerle bir etsin. Bizleri de yeteri kadar güçlü olamayıp, güçsüzleri ezenleri durduramadığımız için affetsin.
Şu güzel mübarek ayın hürmetine Müslümanların evlerimize salınan ateşleri söndürsün. Müslümanların birliklerini kuvvetlendirsin. Kafirlerin ise önlerini kessin. Onlara bir şey olmaya fırsat vermesin. Son yıllarda birçok şeyi gördüğümüz gibi inşallah, bir gün Müslümanların da bu zulümden kurtulduklarını görürüz. Amin.
Şimdi, teravih namazına tekrar dönersek. Camilere gidiyoruz. Ramazanın ilk günlerinde dolan, ortalarında seyrekleşen, sonlarına doğru tekrardan dolan camilerimizde teravih namazlarımızı kılıyoruz. Ancak birçok hocamız, yatsı namazının farzını uzun sureleri uzatarak okuyor. Son sünnetten sonra teravih namazına başladığımızda ise sureleri çok hızlı bir şekilde okuyorlar. Ardından vitir namazında tüm sureler yavaş yavaş okunarak namaz tamamlanıyor. Yani yatsı namazı aheste aheste kılınıyor da niçin teravih namazı hızlıca, sanki aradan çıkarırmışçasına kılınıyor. Bu anlamda teravih namazının günahı ne? Bence hocalarımızın bu noktada cemaati, bezdirmeyecek ve yormayacak ortalama bir hız belirlemeleri gerekir. Diğer türlü teravih namazını aradan çıkarıyor gibi oluyoruz. Olmuyor!