TERCÜMAN MESCİDİ

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Türkiye Selçukluları dönemi eseridir. Uluğ Sultan Alâeddin Keykubad ve  Gıyaseddin Keyhüsrev’in devlet adamlarından Zahîrüddin Mansur Terceman yaptırmıştır.

 

 

Konya’nın Karatay İlçesinde, eski adıyla Hacı Emir (Emin) ve Tercüman, şimdiki adıyla Şems Mahallesi sınırlarına dâhil 13 numarada kayıtlıdır. Kuzey ve güney cephesinde iki çıkmaz sokak vardır.

Mescidin kuzeyinde küçük bir mezarlık bulunmaktadır. Yapı, kullanılan malzeme ve mimari özelliklerine göre XIII. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilebilir.

Eseri, I. Alâeddin Keykubad ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in devlet adamlarından Zahîrüddin Mansur Terceman yaptırmıştır. Alâeddin Keykubad Konya surları bitirildikten  sonra Kayseri’ye gider. Zahirüddin Mansur Tercüman halifenin elçisi Muhyiddin İbnü’l-Cevzi’yi Sivas’ta karşılayanlar arasında yer almıştır. 1223 yılında Alâiye’nin fethinden sonra Alâeddin Keykubad’ın emirleri ile arasının açılmasından sonra 1224 yılında Harput’a sürülmüştür. Zahîrüddin Terceman ayrıca II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in Diyarbakır (Amîd) fethinde önemli hizmetlerde bulunmuştur. Terceman (Tercüman) lâkabı işte saraydaki bu hizmetinden dolayı verilmiştir. Mescid’in bu görev döneminde yapıldığı düşünülmektedir.

Kare mekânı kubbeyle örtülü, son cemaat yeri de bulunan mescid, Şemseddin Erdem Şah mescidine benzetilir. İç mekân belli bir seviyeye kadar sıvalıdır. Sıva kısmından sonrası ise tuğla ile örülüdür. İç mekânda sonradan yapıldığı bilinen ahşap bir mihrap bulunmaktadır. Mihrabın üzerinde ikisi yanlarda olmak üzere 3 diğer yönlerde ise birer pencere bulunmaktadır. Tuğla kubbe örtüsü Selçuklu evren imgesinin bir yansıması gibidir. Kubbeye geçişte yarım kubbeler ve kubbecikler kullanılmıştır. Mescidin kapısı kıble yönündedir.

Mescidin sol duvarında ise alçıdan bir cüz rafı bulunmaktadır. Pek benzer örneği bulunmayan bu rafın üzerinde güzel bir sülüs yazı kuşağı varsa da üzeri kalın bir badana ile kaplandığından okunamamaktadır. Bu yazıda Fetih Suresinin yazılı olduğu düşünülmektedir.

Tuğla örgülü kubbesinin üzerinde yine tuğladan çıkıntılar bulunmaktadır. Batı cephesi moloz taş ve tuğla düz örgü tekniğinde örülmüştür. İçten ve dıştan tamamen sıvanan yapının yalnızca batı cephesinde orijinal malzeme görülebilmektedir. Bu cephede bugünkü zeminde 2.50 metre yüksekliğe kadar moloz taş, ahşap hatıldan sonra üst yapıya kadar tuğla kullanılmıştır. Kapı söveleri ve lentosu ise mermerdir. Yapının cephesinde moloz taş ve tuğla, kapı lento ve sövelerinde ise mermer kullanılmıştır. Moloz taş örgüsünde beyaz kireç harç kullanılırken, tuğla örgü sisteminde derz kullanılmıştır. Moloz taş pembe renkli olup dokulu sille taşıdır. Tuğla ise kırmızı ve boz renkli toprak malzemeden yapılmıştır.

Geleneksel Selçuklu mimarisinin tek kubbeli ve kare planlı uygulama örneklerinden biri olan yapı,  pek çok onarım ve tamirat görmüştür.

Zahirüddin Mansur Tercüman’ın mescidin doğu tarafında bulunan türbesi halk için bir saygınlık ve hürmet mekânıdır.

 

-------------

Kaynakça:

Azize Aktaş, Konyada’ki Anadolu Selçuklu Dönemi Yapılarında Malzeme ve Teknik, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üni. Sos. Bilm. Ens. Ankara,1988.

Zeki Atçeken, Konya’daki Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve

Kullanılması, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1998.

Mesara, Gülbün-Özen, Mine Esiner, Süheyl Ünver’in Konya Defterleri, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul, 2006.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.