Konya Baro Başkanı Fevzi Kayacan ile mesleğe başladığım ilk yıllardan bu yana tanışırız. Dünya görüşlerimiz ve olaylara siyasi bakışımız farklı olsa da kendisiyle gerçekten iyi bir diyaloğumuz vardır.
Kendisi yanılmıyorsam 2006 seçimlerinden itibaren baro organlarına seçilmekte ve görevler almaktadır. Kendisine bugüne kadar aday olduğu hiçbir seçimde oy vermemiş bir avukat olarak şunu gönül rahatlığı ile objektif olarak ifade ediyorum ki;
“Fevzi Kayacan değişmemiştir, dün neyse, bugün de odur.”
Onu dün göklere çıkarıp, bugün eleştirenlerin ise bakış açısı değişmiştir. Eskiden yere göğe sığdıramadıkları Fevzi Kayacan’ı siyasal iktidara yandaşlık adına ezmeye çalışmaktadırlar.
Sayın Başkanı bugüne kadar en ağır şekilde eleştirenlerden biriydim ve hukuk, mesleki duruş onu gerektiriyorsa yine de eleştireceğim…
Ama sonuçta benim meslek örgütümün başkanı olan Sayın Kayacan’ı bazı köşe yazarlarının ve çıkar gruplarının meze yapmasına, buna da bazı meslektaşların payanda olmasına razı olamıyorum.
Yeryüzüne gelmiş en büyük devrimci olan Peygamberimiz Hz.Muhammed’in ifadesiyle “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytan” ise, baro başkanımıza yapılan bu haksız saldırılar karşısında susmamak da benim boynumun borcudur.
Konya Baro Başkanı o çok eleştirilen, yerden yere vurulan ve “CHP ağzı” olmakla suçlananaçıklamasında ne demiştir ki, çok değil, bundan üç ay önce onu başkan yapmak adına konuşanlar, oy verenler, destekleyenler bugün kendisine “tu kaka” demektedir?
Konya Baro Başkanı o açıklamasında ne demiştir ki, hukukçu kimliği olan ama yandaşlıkları adına hukukçuluğu rafa kaldırabilen meslektaşlarımız onu bu denli acımasızca eleştirebiliyorlar?
16 yaşında cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle gözaltına alınan ve devamındatutuklanan bir çocuğun karşılaştığı hukuksuzluklara hukukçu kişiliği ile sessiz kalamayan ve makamının sorumluluğunu yerine getirerek olayı değerlendiren Fevzi Kayacan, açıklamasında “cumhurbaşkanına hakaretin kabul edilemeyeceğini ama hukuk kuralları çerçevesi içerisinde, işlendiği iddia edilen suç ile ceza ve tedbir olan tutuklama arasında orantılılık bulunmadığını” söylememiş midir?
Peki buna hangi aklı selim hukukçu karşı çıkacaktır?
Yukarıda da belirttim… Fevzi Kayacan’a hangi organ olursa olsun, baro seçimlerinde oy vermedim, vermeyi de düşünmedim… Bunu da en iyi kendisi bilir…Hatta, bu konuda kendisi ile 2010 yılı seçimlerinden önce yaşadığımız küçük bir anımız olmuştu… Hoşgörüsüne sığınarak sizlerle paylaşıyorum…2010 yılı seçimlerinden önce başkan adaylığını açıklayan Sayın Kayacan’la ilk karşılaşmamızda kendisi esprili bir şekilde bana “Tarkan’cığım, rüyamda seni gördüm ve başkanlıkta bana oy veriyordun.” dediğinde kendisine cevaben “Ancak rüyanda görebilirsin ağabey zaten…” diyerek aynı şekilde bir espri ile cevap vermiştim…
Ama yiğidi öldürün, hakkını teslim edin…
Siyasi gözlüğünüzü bir kenara bırakarak, baro seçimlerindeki tarafınızı bir kenara bırakarak baktığınızda bir hukukçunun yapması gereken açıklamayı yaptığını kabul edeceksiniz…
Hukukçu olarak olaylara bakarsanız, at gözlüğünüzü çıkarırsanız açıklamanın altına korkmadan imza atılabileceğini göreceksiniz…
Hukukun herkese lazım olduğunu, hep söyledim… Hep söyleyeceğim…
Ve işte bu yüzden…
Hukuk adına teşekkürler başkanım…