TARİHE YOLCULUK (295)
Türkiye’de erkek ve kadın rollerinin kanunlarla değiştirilmeye çalışıldığını öne süren Yazar Sema Maraşlı, önce kadının bozulduğunu ve sıra erkeğe geldiğini belirterek “Her yıl yaklaşık 130 bin erkek evden atılıyor. Ama evinizde kediniz, köpeğiniz varsa attıramıyorsunuz; 700 lira ceza geldi yeni hayvan haklarına göre” dedi.
15. Ufuk Turu’nun üçüncü oturumunun son konuşmacısı olan Çocuk ve Aile Uzmanı ve Yazar Sema Maraşlı, bir cinsiyet değişimi olan erkeklerin kadınlaşması, kadınların da erkekleşmesi üzerinde durdu.
Oğlunun okuduğu lisedeki panoda aylarca asılı duran feminist derneğin yaptığı “Toplumsal Cinsiyet Atölyesi” çalışmasından bir resim paylaşan yazar Sema Maraşlı, cinsiyet rolleri üzerine bina ettiği sohbetinde, aile yıkılırken bu STK’lar ne yapıyor?” sualini de yönelterek elindeki çuvaldızı biraz da sivil toplum örgütlerine de batırdı.
Erkeklerin kadınlaştırıldığı, kadınların da erkekleştirildiği bir manzarayı resimle gözler önüne koyan Sema Hanımefendi, sivil toplum örgütleri uyumaya devam ederlerse geleceğimiz noktanın o resimdeki gibi olduğunu/olacağını ifade etti. Yâni Hz.Peygamber’in lânetlediği bir durumla karşı karşıya kalacağımıza dikkati çekti.
Toplumu bozmak, aileyi parçalamak, ve cinsiyeti bozmak için faaliyet yapan feminist kadın derneklerin bâtıl dâvalarını yayabilmek için okul okul, köy köy, dağ tepe demeden gezip çalıştıklarına işaret ederek “Burada biz nden uyuyoruz? STK’lar neden uyuyorlar? Toplumsal Cinsiyet Eşitliği devlet olarak maalesef kabul edilmiş. Ve geçen yıllarda bütün Milli Eğitim kitaplarından cinsiyet rolleriyle ilgili bütün bölümler çıkarıldı. İşte kızlar sofra kurmasın diye verdi gazeteler haberi. Kızlar sofra kuran bir Ayşe görmesinler, erkekler de ata binen bir Ali görmesinler. Eşcinselliğin önünü açan şeyler bunlar” dedi.
Nisâ Suresi 32.âyeti kerimeyi mealen “Sizi birbirinizden farklı noktalarda üstün yarattık. Erkeklere kazandıklarından bir pay olduğu gibi kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Birbirinize özenmeyin, birbirinize benzemeyin. Allah’ın lütfundan isteyin. Allah herşeyi hakkıyla bilendir” şeklinde hatırlatan Sema Hanım, kadın derneklerin, çalışmalarını bu ayet üzerine oturtmaları gerektiğini söyledi. Kadınların iletişim noktasında daha üstün olduklarını ve daha şefkat, yetiştirme ve büyütme konularında erkekler ile kadınların birbirlerinden farklı üstünlüğe sahip olduklarını da hatırlatan Sema Maraşlı, bunun üzerine hanımlardan aldığı cevabın “Cinsiyetçi bir yaklaşım olur hocam. Yâni, Kur’an-ı kerimin bir âyetinin alınması, dindar hanımlar tarafından cinsiyetçi bulunuyor! Hele bu ayetleri görmek istemiyoruz. Hele Nisa/34. Ayeti hiç duymak istemiyoruz!” olduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi: “Suya sabuna dokunmayan, İslâm’ın aile hükümleriyle ilgili hiç yaklaşmayan böyle konularla biz İslami aile kurmayı hedefliyoruz! Dinden bu kadar korkarken, nasıl dinî ve İslamî bir aile kuracağız orası ayrı bir konu.”
CİNSİYET ROLLERİ DEĞİŞYOR MU?
Cinsiyet rollerinin değişimine önce hanımlardan başladığını ve bu değişimi feminizm akımı, sanayi devriminin tetiklediğini ve modernizme kadar indiğini kaydeden Maraşlı, “Önce kadınlar bozuldu. Zaten önce kadın bozulduğu zaman toplumun bozulması çok kolay. Sonra yavaş yavaş günümüze doğru erkeklerde de hızlı bir bozulma var. Moda dünyasına ve erkek kıyafetlerindeki değişikliğe bakıyorsunuz… Ciddi anlamda da erkeklerde de bir bozulma var. Bizim bu bozulmaya hangi noktada ve nasıl dur dememiz lazım? Öncelikle kanunlardan başlayarak dur dememiz lâzım. Maalesef son 10-15 yılda kabul edilen kanunların hepsi aileyi yıkmaya yönelik kanunlar. 6284 diye bir Kanun var. Hanımefendiler telefon açıp, “kocam canımı sıktı, suratı asıktı, parayı az verdi” gibi sebeplerle kocayı evden çok rahat bir şekilde attırabiliyorlar. Her yıl yaklaşık 130 bin erkek evden atılıyor. Ama evinizde kediniz, köpeğiniz varsa attıramıyorsunuz; 700 lira ceza geldi yeni hayvan haklarına göre.”
Önemine binaen, bu ufuk turunda erkekleri susturan ve Türkiye’de nelerin ve hangi kanunların çıktığıyla ilgili gerçekleri konuşan Sema Maraşlı Hanımefendi’nin sohbeti üzerinde durmaya yarın da devam ederiz.
YARIN: Din moderniteye nasıl uyduruluyor?