Zamanla toprak yiyen bir çocuk görmüşsünüzdür. Geçenlerde İstanbul’da büyüyen küçük torunumun da toprak yediğini ablaları söyledi. Korkmayın, toprak sağlık, can sağlık, kirli değilse bir mahsuru yok diye teselli ettim. Bırakın çocukları, çocukluğumdan bilirim köyümde birçok kadının ocaklarından aldıkları killi toprağı yediğini. Demek ki toprak sağlık, can sağlık: toprak kirletilmemelidir.
Yıllardır gıda arzı, gıda güvenliği ve sağlığı gibi birçok konuyu tartışırız da, bunların üretim kaynağı üzerinde pek durmayız. Toprak öyle rastgele ele alınacak bir konu değildir. Toprak bir maddedir ancak ciddi bir konudur da. Bununla ilgili o kadar çok deyim üretilmiştir ki maalesef bunların neyi ifade ettiği pek anlaşılamamıştır. Oysa toprak, vatandır, yurttur; bir karış toprağı vermeyiz, vatan (toprak) için cihad etmek vs. gibi sözler bilgi dağarcığımızda pek çoktur. Bunlar devletin bekası için söylenir. Bunu da anlarız da, bu anladıklarımızı neden uygulayamayız, sorgulamak gerekmez mi?.
Efendiler toprağın kirlenmesi çamaşırın, bulaşığın, evimizin, ayakkabı, pantolon ve gömleğimizin kirlenmesine benzemez. Kirlenen bu eşyaları yıkayarak temizleyebiliriz. Veya toprağın kirlenmesi, kara kalemle resim yapmaya benzemez. Resmin yanlışlarını silerek temizleyebiliriz. Toprak kirliliği hava kirliliğine de benzemez. Yağmur yağar havayı temizler ancak toprak kirliliği sadece yağmurla veya suyla yıkayarak da geçmez. İşin kötüsü hava kirliliği gibi tüm kirlilikler de de toprağa geçer. Yani bu saydıklarımızın temizlenmesinin bedelini de toprak öder. Sonuçta, toprak kirlenirse üretilen kirlenir, bitki kirlenir; bitki kirlenirse gıda kirlenir, gıda kirlenirse ruh kirlenir, insan kirlenir.
Topraktan insana geçen kirliliğin halkalarını saymaya gerek var mı? En nihayet topraktan beslenen insan, yediği gıdanın temiz veya kirli olmasının mükâfatını alacak veya cezasını çekecektir. Kirli toprak ve kirli suyun üretimde kullanılmasının götürüsü sadece insanın beden sağlığında değil, ruh sağlığını da etkileyecek, bıraktığı kalıntıların tedavisi oldukça zor, hatta imkânsız hale gelecektir.
İnsan doğanın bir elemanıdır. Ne yazık ki doğanın en şuurlu elemanı aynı zamanda doğanın en çok kirletenidir. Doğru, artan nüfusu beslemek için daha çok üretmek zorundayız ancak bunun için sanayileşmeliyiz. Ancak kirlenmeyi meşru görmek doğru değildir. Toplumlar neyi, ne kadar, nasıl ve niçin sorularına doğru cevaplar vererek sanayileşirse, çevreyi kirletmeden de üretim yapabilir.
Daha fazla üretime-daha çok tüketim, sanayileşme, silahlanma, kimyasallar gibi olağan dışı eylemlere bağlı kirlilikler ekosistemi bozmakta ve bütün canlılar gibi insan da bundan olumsuz etkilenmektedir. Unutmayalım ki “doğa içinde barındırdığı tüm varlıkların ortak mekânıdır”. İnsan ve diğer varlıklar mavi gezegende birlikte yolculuk yapar. Bu sebeple de insan, çevre ve doğa ile diğer canlılar gibi bir uyum içinde hareket etmek zorundadır. Aksi insan bindiği dalı kesmiş, tabiatta insana küsmüş olur. Doğanın tanımadığı ve dolayısıyla yok edemediği maddeler üreten insana, aynı çevrede insandan başka canlılarında yaşadığı ve onların da yaşama hakkının olduğu daima hatırlatılmalıdır.
Yapılan yanlışlarla çevresel dengenin bozulması, doğada bazı türleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu gidiş iyi değildir. Yeniden suni göl, havuz, park ve ormanlar oluşturarak bu türleri yok olmaktan kurtarmalı, kaybolan bazı balık ve kuş türlerini yaşatacak ortamı yeniden sağlamalıyız.
Canlıların enerji alışverişi katı, sıvı ve gaz ortamlarında olur. Bu değişimler bir ekosistem içinde enerji kullanımını olumsuz etkiler. Sağlıklı bir ekosistemde üretilen enerji, bitkilerden birincil, buradan da ikincil tüketicilere geçer ve her türlü ara değerler farklı düzeylerde oluşur. Bu düzeyler ekosistemde tabanda bitkilerin, tepede ise zekâ, beceri ve fiziksel yönden güçlülerin hâkimiyeti ile son bulur. Buradan anlaşılan en güçlü, en zeki ve en becerikli olan doğayı en çok kirletendir. Bu da insandır.
Doğayı kirletmek herşeyi kabul eden toprağı ve onun yareni suyu kirletmektir. Toprağı ve suyu seven ülkesini en çok sevendir. Bu sevgi kedi-köpek, para-mal, çocuk sevgisi ile ölçülemez. Her birinin yeri farklıdır diyenler olacaktır ancak toprak ve su, oradan üretim, yani vatan olmaz ise yukarıda sayılanlarda olamaz da onun için “önce toprak: vatan” sonra “toprak sağlık, can sağlık” diyoruz.
Temiz bir nesil, temiz bir gelecek için toprak ve suyu= VATANI sevenlere selam olsun.