Toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve etkin kullanımı, gıda güvenliğinin ve dolayısıyla tarımın ana unsurları olması sebebiyle bütün dünyada, küresel ölçekte stratejik önemdedir. Artan dünya nüfusunun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için 2050 yılına kadar, tarımsal faaliyetlerle küresel olarak yüzde 60 ve gelişmekte olan ülkelerde iki kat daha fazla gıda üretilmesi gerekir.
Bunları gerçekleştirebilmek için ise toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımına yönelik tedbirler geliştirilmelidir. Çünkü tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı ve arazi bozulmasının her geçen gün dünya tarımını daha fazla tehdit ettiği, suya olan talebin giderek arttığı, arzın da giderek azaldığı ortadadır. Toprak ve suya olan talebin sürekli artması, mevcut varlıkların giderek azalması, toprak ve su kaynaklarının verimli kullanımı için bu kaynakların sürdürülebilir yönetimini zorunlu kılmaktadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) yapmış olduğu değerlendirmeye göre dünyada kronik yetersiz beslenme ile karşı karşıya olan nüfus 2016 yılında 815 milyondur. Alınan tedbirlere rağmen 2016 yılında bir önceki yıla göre yetersiz beslenen nüfus 38 milyon artmış, toprak yapısı ve sağlığından da kaynaklanan mikro besin elementlerinin eksikliği nedeniyle 2 milyar kişinin daha olumsuzluklar yaşamaktadır. Toprak ve su kaynakları ve sağladıkları hizmetler, başta tarım olmak üzere yoksulluğun azaltılması, ekonomi ve çevresel sürdürülebilirlik için temel dayanaktır.
Dünya nüfusunun üçte biri su stresi olan kurak ve yarı kurak bölgelerde, dörtte üçü de gelişmekte olan ülkelerde yaşamakta. Bu nüfusun 2025 de 8.0 2050 de 9.15 milyara ulaşacağı ve nüfus artışının yüzde 90’ının gelişmekte olan ülkelerde olacağı tahmin edilmektedir. Topraklarının 1/3 ü erozyon, tuzluluk, bitki besin maddesi ve organik madde kaybı, kirlilik ve betonlaşma nedeniyle verimsizleşmiş, yüzde 26’sı (1,2 milyar hektar) yanlış kullanım sonucu bozulma ile karşı karşıyadır. Dünyadaki toplam alanın yaklaşık yüzde 46’sını kaplayan kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde sulanan alanların yaklaşık yüzde 50’sinde ise tuzluluk sorunu vardır.
Türkiye’de arazi kullanımında ki değişime göre, nüfus artışı ile beraber tarıma açılan arazilerde yıllar itibarıyla artmış, 1928 de 6.6 milyon hektar alanda tarım yapılırken, bu rakam 1950 de 25.3 milyon, 1980’li de yaklaşık 28 milyon hektarlara ulaşmıştır. Tarımımızda verimliliği etkileyen en önemli husus arazi parçalılığı ve dağınıklığıdır. Hâlihazırda 24 milyon hektar olan tarım arazileri 32.5 milyon tarım parselinden oluşmaktadır. Arazilerin büyüklük olarak son noktasına geldiği bu tarihten sonra bugün de dahil olmak üzere araziye olan talep artmakta, tarım dışı kullanımı hala devam etmektedir. Bugün 8.5 milyon hektar ekonomik sulanabilir alanın yaklaşık yüzde 74’ü sulanabilmekte, gıda ve sanayinin ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin dengeli ve sürekli üretilebilmesi için geri kalan yaklaşık 2 milyon hektarın da sulanması ve bunun için gereken sulama tesislerinin bir an önce inşa edilmelidir.
Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar dikkate alındığında, mevcut kaynakların, özellikle su kaynakları etkin, suyun en çok kullanıldığı tarımda bilinçli kullanılması zorunludur. Ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli toplamı yıllık 112 milyar m3 ’tür. Çeşitli maksatlara yönelik yıllık tüketim 56 milyar m3 (% 50) kadardır. Bileşen sorumlusu kurumlar tarafından, gerek kurumsal görevleri kapsamında mevcut olan ve gerekse Eylem Planında verilen sorumluluklar kapsamındadır.
Tarımda Toprak ve Suyun Sürdürülebilir Kullanımı Özel İhtisas Grubu çalışmalarına göre birçok stratejik hedef belirlenmiş, temelde, toprak ve su kaynaklarında sorumluluğu bulunan kuruluşlar arasında etkin koordinasyon ve ilgili mevzuatın tüm kurumlara hizmet edebilecek şekilde düzenlenmesi ele alınmıştır. Bunun yanında arazi kullanım planlaması ve üretim planlamalarının yapılması, aşırı su kullanımının azaltılması, arazi tahribatının dengelenmesi, İklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve uyum ile teknoloji geliştirme ve uyumlaştırmadır.
Görülen odur ki arazi ve su kullanımında dünyada ve ülkemde alınacak çok yol olsa da uygulamak çok kolay değil. Yazılan-çizilenle çözüm olmuyor. Hedefe varmak kararların uygulanması mümkündür bu da üreticinin de işin içerisinde olması ile ancak sağlanacaktır.
En çok ihtiyacımız olan saygı, sevgi ve muhabbetle.