Şehrin yöneticileri özellikle de Belediye Başkanları bu makamları bıraktıktan sonra yaptıkları ile özelliklide eserleri ile anılırlar.
Mesela şöyle geriye dönüp bir bakalım mı?
Rahmetli Ahmet Hilmi Nalçacı…
Yaptığı her şey bir yana Nalçacı caddesinden bugün bile onca artan araç sayısına ortasından geçirilen tramvaya rağmen hala şehrin en düz en işlek ve trafiğin en rahat akıp gittiği caddedir. Üstelik de en merkez güzergâh olmasına rağmen.
Ahmet Hilmi Nalçacı’nın mekânı cennet olsun.
Sayın Ahmet Öksüz…
Ahmet Başkan’ın da yaptığı tüm hizmetler bir kenara. Hatta ve hatta Konyaspor’u o zaman ki adı ile 1. Lig’e bugünkü adı ile Süper Lig’e ilk çıkartan ilk Başkan olmasına rağmen bunu da unutalım.
Ama bakın bu şehre bugün hâla toplu ulaşımda can simidi gibi sarıldığımız tramvaylar tamamen Ahmet Öksüz Başkan ve ekibinindir. Ahmet Başkan ve ekibinden de Allah bin kere razı olsun
Gelelim daha düne.
Mustafa Özkafa Başkan da hiçbir şey yapmadı diyenler olursa onları önce Allah’a havale edeceksiniz sonra da 42 katlı binayı göstereceksiniz. Sonuçta o kule şehrin bir sembolü olmuştur. Maketi hediyelik eşya mağazalarında satılıyor.
Allah Özkafa ve ekibinden de razı olsun.
Mesela bugüne gelelim. Biliyorum bazıları Tahir Başkan’a çok kızıyor. Haaa direkt Tahir Başkan’a olmasa da Tahir Başkan’ın bir türlü vazgeçemediği Bürütüslerine ben herkesten çok kızıyorum. Ama ben de düne kadar Tahir Başkan’a “Abi bir eser bırak. Bak yarın koyup gideceksin. Herkes senin için Tahir Başkan ne yaptı? Yaptığı alt ve üst geçit dört tane park diyecekler” diye hep eleştiriyordum.
Tahir Başkan’ı ancak yakını olan üç beş kişi anlayabilir. Tahir Başkan çok düşünür az yapar ama yaptı da tam yapar. Mesela şu TORKU Arena ortaya çıkıncaya kadar ben de bu işe pek inanmıyordum. Ama hiç kimse bundan sonra “Tahir Başkan ne yaptı?” diyemeyecek. Bu arena var olduğu sürece Tahir Başkan anılacak. Ben yine tüm kızmalarıma ve eleştirilerime rağmen Tahir Başkan’ın böyle iki üç dev eseri daha şehre kazandıracağına inanıyorum.
Bu güzel hatta şahane eserin bugüne kadar gelen sıkıntıları içerisinde mescit ilk sırada yer alıyor. Biz 42 bin kişilik stadyum yapmışız ama 40 kişilik de mescit. Bu mescidin bir diğer sıkıntılı durumu ise namaz kılarken dışarıdan gelen müzik yayınınn sesi.
Yetkililer bu işe inanın ciddi olarak el atmalılar.
CENTİLMENLİĞİN BAŞKENTİNDE GİBİ AMA O KİRLİ EGO
Şehrimiz dünyanın hoşgörü başkenti, en azından kâğıt üzerinde. Bir anlamda centilmen bir Şehir ve Konya’yız. Mevlana hazretleri gibi bir değerimiz var ve sözlerimizin bazı yerlerine, yazılarımızın bazı bölümlerine bu hazretten sözler sıkıştırmayı da ihmal etmeyiz. Hatta şehrimizin girişinde “Tevazuda su gibi ol” öğüdü de yazılıdır ama…
Ama…
Yıllardır özellikle de yöneticilerimiz, işadamlarımız hatta biraz da toplumumuzdu ilginç ve kontrolsüz bir nefis var gibi.
“Ben yaptım oldu.”
“Ben yaparım olur.”
“Ben herkes yerine düşünürüm.”
Ve…
“Sen bilmezsin, sen düşünemezsin, sen yapamazsın…” sözleri, davranış biçimleri ve bu yönde bir hayat kurgusu o kadar yüksek seviyede ki, artık bu durum herkesi yaralayıcı bir hal almış gibi.
Şahsen ben centilmen insanımızı, centilmen şehrimizi arıyorum.
Ne bizden olana sahip çıkıyoruz, ne bizden olanı benimsiyoruz. Bırakın alçakgönüllülüğü, bu şehirden çıkmış, mücadele vermiş ve bir şeyler kazanmış hemen bütün insanlar hedefte ve sürekli o insanlara ateş ediyoruz. Ya da kendi hatalarımızı başkalarının üzerinden temize çekmeye çalışıyoruz. Tıpkı bir tembelin yapmadıklarından dolayı yapan ve başarılı olan başkasını suçlaması gibi…
Yanlış olanı bırakın artık bu anlayış bu şehrin prangası haline gelmiş durumda. Belki de bu konuda psikolojik bir destek almalı bazı yöneticilerimiz ve insanlarımız.
Yolda durma ya yol aç ya da yoldan çekil demek hakkımız.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Herkesin diş fırçası vardır, ama bazıları dişlerini fırçalamaz. Akıl da böyledir; herkeste bulunur ama bazıları kullanmamakta ısrar eder.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ
Kurular içinde yaşlar da yanar demediğimiz zaman!