Bugün iki farklı konu ile bildiklerimizi gördüklerimizi ve sizlerden gelenleri köşemize taşımaya çalışacağız.
Yalnız o konulara girmeden önce bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Bu şehre ne zaman iki damla yağmur düşse bakın tekrar diyorum bardaktan boşanır gibi değil sakin sakin iki saat yağmur yağsın şehir içi trafik felç.
Yalnız bunda yöneticiler kadar sürücülerin de yayaların da kusuru, kabahati var. Bu konuya inşallah nasip olursa yarın girmek istiyorum.
MEHMET MADEN HOCA’YI BÖYLE GÖRÜNCE
Önce bu şehrin güzel insanlarından birisinden söz etmek istiyorum.
90’lı yıllarda Gazeteciler Cemiyeti Başkanı iken tanıdığım tanıştığım Selçuk Üniversitesi’nde o günün genç öğretim üyesi günümüzün ise yine Selçuk Üniversitesi’nin profesörü aynı zamanda Hatay Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Maden hocamız ile birlikte UĞURLU GÜNDEM programımızın finalini yaptık.
Prof. Mehmet Maden Hocamız Hatay doğumlu ama Konya’ya Selçuk Üniversitesi öğrencisi olarak geliyor ve o günden bugüne 33 yıldır Konya’da hem profesör oluyor, evi barkı burada ama bir yerde de doğduğu şehre hizmet ediyor.
Sonuçta hoca bu şehrin insanı bu şehrin zenginliği.
Prof. Mehmet Hoca’yı dinlerken çok etkilendim. Çünkü hoca şimdi 33 yıldır öğrenci olarak gencecik bir insan olarak gelip bugün saçlarına ak düşmüş profesör iken hayatı yaşayarak olgunlaşmış.
Mesela Mehmet Hoca 90’lı yıllarda Konya’mızda Belediyelerle tüm belediyelerle, valilik ile öyle bir çalışma yapıyor ki o çalışma yani “başıboş hayvanlarla” ilgili öyle bir projeye imza atıyorlar ki bu iş Türkiye’de bir ilk oluyor.
Bakın Türkiye bugün haberlerde yine “hayvanlara yapılan eziyet işkenceyi” konuşurken Mehmet Hoca, Konya olarak bu konuda bir ilke nasıl imza attıklarını söylüyor ve şehrin güzelliğine vurgu yapıyordu. Yine Konya dışından gelen bir Konyalı, 33 yıllık Konyalı profesör gözü ile Mehmet Hoca şehir merkezinde başıboş hayvan sayısında gözle görülür bir azalma olduğunu belirtti.
Uzun lafın kısası Prof. Mehmet Hoca ile yaptığımız bir saatlik canlı yayının özetinde benim kulağıma küpe olan ana fikir, “siyasetle değil bilimsel çalışmalarla büyürüz, gelişiriz; dünya şehri, dünya ülkesi oluruz.”
Teşekkürler hocam ayağına sağlık, yüreğine sağlık.
BÖYLE TRAFİK LAMBASINI
BEN DE GÖRMEDİM…
Bizim vatandaşımız çok akıllı. Bizim insanımız gerçeği ya da eğriyi doğru görüp idrak etme durumunda. En önemlisi ise artık bizim insanımız gördüğü eğriyi doğruyu dile getirme ve bunu yüksek sesle söyleme özgüvenine sahip oldu.
İşte bu şehrin çok farklı, hiç değil ise söylediğini yapabilen insanlarından bir dostum, bir STK Başkanımız önceki gün ikindi saatlerinde aşağıdaki fotoğraf karesini bize gönderiyor ardından konumunu bildiriyor ve de ardından şunları yazıyordu;
“Uğur abicim burası Nalçacı’da Perşembe Pazarı’nın olduğu yerdeki İbrahim Yapıcı İlkokulu’nun bulunduğu yer. Trafik lambasına dikkatlice bakarsanız görürsünüz ki bu lambada yani trafik lambasında yayalar için kırmızı ışığın yandığını göremiyorsunuz. Çünkü yayalar yönünde böyle bir şey yok. Yayalar araçlara kırmızı ışık yandığını ancak eğer araçlar durursa anlayabiliyorlar. Burası okul bölgesi. Bölge okul güzergâhı. İnanın çocuklar için bu durum çok büyük tehlike. Ne olur yetkililer anne ve babaların ne çektiğini gelsin bir görsün” diyordu.
………….
Oysa bazı kavşaklarda bazı yaya kaldırımlarındaki trafik lambalarında alışık olmadığımız şekilde o bilinen trafik lambasının alt kısmında yayalar ve bisikletliler içinde küçük ışıklandırmaları görmüş ne kadar da sevinmiştim.
Ama şimdi okurumuzun uyardığı konuyu görünce, “biz hâlâ nerede ne hataları yapıyoruz?” diyerek üzülüyorum.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Her imtihanda Allah’ın sizlere bir anahtar uzattığını unutmayın. Rahmet kapısına zahmet anahtarı ile girilir
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yağışlı havalarda sürücüler de yayalar da daha dikkatli olduğu zamlan daha iyi ADAM oluruz.