Cuma günü namazdan sonra Kültür Park’tan Selçuklu’ya gitmek üzere tramvaya bindim. Bir durak sonra 70-75 yaşlarında bir amca da bindi, selam verip oturdu.
Oturur oturmaz karşımızda oturan bir gence kibar, yumuşak bir hâl ile “namaz kılıyor musun evladım?“ sorusunu sordu. Genç biraz tereddüt edince “beş vakit namazı kılıyor musun?” sorusunu tekrar sordu. Cevap “hayır” olunca poşetinden bir sayfalık namazı anlatan fotokopi yaptırdığı kağıdı vererek “bunu oku” dedi.
Çevremizde bulunan gençlere aynı soruyu soruyor ve aynı kağıdı veriyordu. Kısa sürede dört beş tane genç yazılanları okumaya başladı.
Amcaya, “Allah razı olsun amca ne güzel iş yapıyorsun” dedim. Amca; “Ahir zamanı yaşıyoruz, durum hiç iyi değil; her Müslüman dinimizi öğrenmeli, öğretmeli; yaşamalı ve yaşatmalı; karınca kararınca çaba harcamalıdır” dedi.
“Durum nedir?” diye sordum. Amca, “on kişi de bir kişi namazı kılıyorum diyor” dedi. Yani, “yüz gençten on tanesi namazını kılıyor; doksan tanesi kılmıyor” demek. Amcanın “namaz kılıyor musun?” sorusunu sorduğu gençlerden bir tanesini net cevap vermedi diğerleri beş vakit namazı kılmıyordu.
Amcanın adını sormaya bile zaman bulamadan inmem gereken durağa gelmiştim. Gerçi amcanın adı Ahmet olur, Mehmet olur önemli değildi; önemli olan yaptığı işti ve çok çok önemli bir hizmeti yerine getiriyordu. Dinin direği olan “NAMAZ” ibadetimizi gençlerin kılması için uğraşıyordu.
Amcanın bu hizmetine gıpta ederek en içten kalbi duygularla elini öpmek istedim; ancak, elini öptürmedi.
Kendisinden, “Hz. Allah(cc) razı olsun, sağlık afiyet versin.”
Üzüntü ve sevinci yaşadığım on dakikalık zaman dilimi içinde beni umutvar eden tek şey; gençlerin “namaz kılmıyorum” cevabını verirken “mahcubiyet” duymalarıydı. Yani, utanıyorlardı; demek ki, emek verilirse emeğin karşılığı alınabilecek.
Şunu söylemek istiyor ve yüzde yüz inanıyorum; amcanın dediği “dinimizi öğrenmeli, öğretmeli; yaşamalı ve yaşatmalı; karınca kararınca üzerimize düşeni yapmalıyız” düsturu ile hareket etmezsek bizimde sonumuzun Hz. Allah(cc) korusun felaket olabileceğini düşünüyorum.
Peygamber Efendimiz(sav); “Günahkâr bir toplumdaki iyi kimseler kötülükleri düzeltmeye güçleri yettiği halde, düzeltmezlerse Allahü Teâlâ ölümlerinden önce onların hepsine şiddetli azap eder.” (Ebu Davut) buyurmaktadır.
Hiçbir Müslümanın, “bana ne milletin namazından, orucundan; içkisinden, kumarından; herkes kendi hayatını yaşar” deme hakkı yok. Her Müslüman karınca kararınca değil; gücünün üzerinde dinimizin öğrenilmesi ve öğretilmesi için gayret göstermeli; “Emri Bil Maruf Nehyi Anıl Münker” yani iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışmalıdır.
Tramvaydaki iyi Amcanın yaptığı budur ve bütün Müslümanların iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışması İslam Âlimlerinin açıklamalarına göre farzı kifayedir. Ancak, günümüzde usul ve esaslarına riayet edilerek yapılması farzı ayn’da olabilir. Herhangi bir hüküm vermiyor; işin önemine binaen böyle ifade etmekle birlikte konuyla ilgili açıklamalara bakılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.
Hz. Allah(cc); “İçinizde hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i İmran 104) buyurmaktadır.
İslam düşmanları çocuklarımızı dinimizden uzaklaştırmak için o kadar çok çalışıyorlar ki, zararlarını en aza indirebilmek için onlardan on kat daha fazla çalışmak zorundayız. Çünkü, ellerinde bir çok araçları olduğu gibi şeytan ve yetmiş şeytan gücündeki nefiste onlara yardım etmektedir.
Şunu unutmayalım; din kendisine yönelik saldırılarda hiçbir mazereti kabul etmez; açık açık söylüyorum bu işin şakası yok; boşu boşuna mazeret üretip kendimizi temize çıkarmayalım ve her söylenene de atlamayalım. Özellikle, namazı ve sünneti itibarsızlaştırmaya çalışan “HOCA TİPLEMELİ ZÜPPE”lere sesleniyorum:
-Sünnetle, namazla, ayetle uğraşmayınız!!!
Üzülmemek elde değil; bir duyarlı amca toplu taşıma araçlarında gençlerimize namaz kılmanın önemini anlatmaya çalışırken ülkemin insanı namazı itibarsızlaşmaya çalışan bir takım zevatın etkisinde kalarak kendi felaketine zemin hazırlamaktadır.
27 Aralık 2017 tarihindeki “Sakın Ha Namaza Dokunmayın!” yazımda özellikle namazın önemi ve namaza dokunanların sonunun felaketle sonuçlanabileceği üzerinde durmaya çalıştım.
Hz. Allah(cc) hepimize akıl, izan versin.