Torku Konyaspor, devrenin son maçında deplasmanda Rizespor’a konuk oldu. Yeşil-beyazlılar, kabus gibi başlayan maçı kazanamasa da istediğini almayı başardı.
Maça adeta, “futbolu unutmuş bir grup insan” olarak başlayan Torku Konyaspor ilk yarıda ne hücum yapabildi ne de şut atabildi. Topla daha fazla oynayan taraf gibi gözükmesine rağmen yan pas, geri pas ve rakibin süratli isimlerinin peşinden koşma üçlüsü içinde devreyi tamamlayan Torku Konyaspor herkesi sinir ediyor, tırnakların yenmesine sebep oluyordu.
İlk devreyi izlerken Çarşamba günü Cizrespor maçının ardından bir haber sitesinde yayımlanan maç haberinin altındaki, “…gerçi Konyaspor şu anda Türkiye liglerinin en kötü takımı” yorumu geldi. Hakikaten Konyaspor bu kadar mı düşmüştü, bu kadar mı benliğinden kimliğinden uzaklaşmıştı? Bir Konyasporlu futbolculara bakıyorum, bir Rizesporlu. Yeşil formalı (Konyaspor) oyuncular kağıt üzerinde beyaz formalı (Rizespor) oyunculardan üstün. Ama gel gelelim sahada işler tam ters işliyordu. Rizeli oyuncular, savunmada fizik gücü ile hücumda ise süratleri ile oynuyordu. Topu alan Rizeli oyuncu meydanda gezer gibi basıp basıp geçiyordu. İşin garip tarafı bu duruma isyan eden bir Konyasporlu oyuncu da yoktu.
İlk yarı bittiğinde sanırım herkes tabelanın 2’yi, 3’ü göstermediğine şükretmiştir.
İkinci yarıda ise biraz daha arzulu bir Konyaspor vardı. Zaman ilerledikçe fizik gücü düşen rakip karşısında oyunun kontrolünü eline alan Torku Konyaspor, Torje’nin direkten dönen şutunu tamamlayan Djalma ile beraberliği buldu. O ana kadar sahanın en kötüsü olan, aldığı her topu ezen Djalma temiz bir ayak içi ile beraberliği getiren isim oldu.
Kalan bölümde biraz daha cesaretli olabilsek, galibiyet de olabilirdi. Ama olsun. Bu beraberlik en az galibiyet kadar değerli. Çünkü bu maç; puan maçı olduğu kadar psikolojik bir maçtı. Rize ile aradaki puan farkı korunmuş oldu. Aksi takdirde onlar da sıralamada Konyaspor’u geçecekti. Bu yüzden bazen 1 puan da galibiyet değerinde olabiliyor.
Artık iyisiyle kötüsüyle ilk yarı sona erdi. Şimdi yapılacak bir an önce her iki kanat bekine hatta stopere takviye yapmak ve mutlak suretle bir yerli bir de yabancı hücumcuyu takıma kazandırmak. Kısaca en az 4-5 transfer şart. Aksi takdirde ligin ikinci yarısında herkesin ateşi yükselir.