Beden kayıt tutar kitabındaki ilginç satırlardan bazıları: travma büyük bir halk sağlığı sorunu olarak devam etmektedir, muhtemelen insanlığın en büyük tehditlerinden biridir. Travma daha fazla travma doğurur. İncinen insanlar diğer insanları incitir.
Kendi şehrin, ülken değil topyekün bütün bir insanlığı içine alan bir iyileşme formülü bulmalıyız. Yaşadığın yeri cennet yapamadığın sürece, kaçtığın her yer cehennemdir.
2001 yılından bu yana, Irak ve Afganistan’da ölen kişi sayısından daha fazlası, ABD de eşlerinin ya da anne babalarının kollarında öldü. ABD li kadınlar göğüs kanserinden daha fazla aile içi şiddetten acı çekmektedirler.
APA (ABD pediatri akademisi) yaptığı açıklamada, ABD de kaza kurşunuyla ölen çocukların sayısının kanserden ölen çocuklardan daha fazla olduğunu söylemiştir.
Öncelikli olarak sorunun varlığını kabul etmeliyiz. İnsanlar davranışlarını kontrol etmeyi ve değiştirmeyi öğrenebilirler. Ancak bunun tek yolu yeni çözümleri deneyecek kadar kendilerini güvende hissetmeleri. Yaşamlarıyla ilgili kendilerini sorumlu hissetmeleri için nasıl yardım edebiliriz.
Van Der Kolk ın gözden kaçırdığı bir nokta var. Nisa 123: “Kim bir kötülük yaparsa karşılığını bulur.” Bu bilinçteki insanın önünde iki seçenek var. Ya kötülük yapmayacak ya da yaparsa bilecek ki yaptığının aynısı kendi başına gelecek.
Van Der Kolk TSSB yi ilaçla tedavi edebildiğini, ilacın siviller üzerinde gayet başarılı olduğunu, ancak bu ilacın Va kliniğinde hiçbir işe yaramadığını anlatmıştı. (Va kliniği vietnamdan dönen askerler için kurulmuş) Va kliniğindeki şahıslar Vietnamda haksız cana kıydıklarını, kadın ve çocukları öldürdüklerini anlatmışlar terapiler esnasında. ABD de savaş yok ama hayatları cehenneme dönmüş. Bir asker karısı ve çocukları olduğunu ancak otelde kaldığını eve gidemediğini anlatmış.
İnsanlar bozulan beyin kimyalarını rem uykusunda düzenler. Vietnamdan dönen askerler hiç uyuyamadıklarını, uykuya dalsalar bile sürekli kabus gördüklerini söylüyor, keza Afganistan ve Iraktan Suriyeden dönenlerde de durum farklı değil.
İnsanlar haksız cana kıymaktan vazgeçmediği sürece travma insanlığın ortasına bırakılmış bir yok edici gibi çalışacak. Hayatı cehenneme çevirenlerin yaşamı cehenneme dönecek.
Şiddete maruz kalan veya şiddete tanıklık eden çocukları korumak adına sosyal hizmetler bakım evleri kurmuş. 2010 yılında bakım evleriyle ilgili araştırmalar şunu ortaya koyuyor. Yetiştirme yurtlarından çıktıktan beş yıl sonra yüzde 60 i hüküm giyiyor. Yüzde 75i kamu yardımına ihtiyaç duyuyor. Yalnızca yüzde 6 sı üniversite diplomasına sahip oluyor.
TSSB yaşayan insanlar, mahvolmuş bir hayat sürdürdüklerini düşünürler. Gözden kaçırdıkları nokta şudur: Allah sonsuz kerem sahibidir, Allah her şeye şahittir ve Allah adildir.
İnsanın hakikati nasıl anlaşılacak? Kötü nasıl deşifre olacak? Peki ya hiç deşifre olmazsa kötü, o zaman ne olacak?
Kahraman olarak gömülecek. İnsanlar onun gibi olmak isteyecek ve kötülük kendine akacak yol bulacak. Ancak Allah’ın vaadidir: Neyin ne olduğunu anlamadan kimse ölmeyecek: Fussılet Suresi, 53: ”Allah’ın her şeye şahit olması yetmez mi? Hakikat ortaya çıkıncaya kadar, insanlara gerek iç dünyalarında gerekse dış hayattaki tüm göstergeleri ortaya koyacağız.”
Allaha emanet olun.