TÜRK FUTBOLU ÇETELERDEN TEMİZLENDİ Mİ?

İlker Kırnaz

Ülkemizde futbol artık belli kesimlerin üzerinden para kazandığı belli kesimlerin de kitleleri ayrıştırmak için kullandığı bir silah haline geldi. Bizler ekran başında kendimizi masum bir spor karşılaşması, güzel bir oyun izliyor sanıyoruz belki ama ASIL OYUN hem bizim ilgimiz hem de sporcuların emeği üzerinden oynanıyor belki de. Futbol, artık milyarlarca insanı peşinden sürükleyen ve bu kadar ilginin olması nedeniyle de üzerine birçok plan ve programın yapıldığı bir sektör oldu. Spor insanları birleştiren ve birçok kültürü aynı potada eritip kendimize fayda sağlayabileceğimiz bir alan iken artık insanları kutuplaştırıp, birbirlerine düşürecek bir alan haline getirilmeye çalışılıyor. Bu bizim ülkemiz gibi futbolun çok sevildiği yerlerde daha belirgin bir şekilde yapılıyor ne yazık ki.

Gelelim son yaşadığımız travmaların detaylarına. Son 2 sezon dikkatimi çeken bazı tarihleri ve sonrasında gerçekleşen olaylara bakalım beraber;

13 Nisan 2018 – Cumhurbaşkanı Erdoğan Başakşehirspor için; "Tribünleri Başakşehir gençliğinin doldurması lazım. Gençler buna var mıyız? Şampiyonluğa oynuyorsunuz, tribünlerin dolması lazım. Bunu halletmeniz lazım. Bakın, aniden bir sürpriz yaparım, Başakşehir'in bir maçına gelirim, tribünleri boş görürsem olmaz" demiş ve kamuoyundan da sportif alanlara müdahale etmesi nedeniyle ciddi tepki almıştı. Bunun akabinde Başakşehirspor, deplasmanda oynadığı ve adeta sezon finali niteliğindeki G.Saray karşılaşmasını kaybederek, lig şampiyonluğunu G.Saray’a kaptırmıştı.

3 Şubat 2019 – Cumhurbaşkanı Erdoğan yine başka bir röportajında Başakşehir Futbol Kulübü başarılı gidiyor. Başakşehir, benim Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde kurduğum bir takım. Bugün deplasmanda da 3-0 kazanmış. Başakşehir Futbol Kulübü çok çok iyi, önde de gidiyor." dediği hafta tüm sosyal medyada bu konu konuşulmuş ve zirveden 8 puan geride olan GS taraftarları başta olmak üzere siyasi anlamda iktidar partisine uzak olan herkes bu cümleleri yine aynı gerekçelerle eleştirmişti. Sonuç itibariyle o sözlerin söylendiği hafta Başakşehir kendi sahasında Erzurumspor’la 1-1 berabere kalarak zirve yarışında 2 puan daha bıraktı.

31 Mart 2019 – Malum bu tarih de ülkemizdeki seçim tarihiydi. Aslında bu seçim mahalli idareler seçimiydi ama iş çok daha büyümüş ve ülkenin bekasıyla ilgili tereddütler bile konuşulur olmuştu. Bu tarih de Türk futbolu için önemli tarihlerden biriydi. Özellikle İstanbul ve Ankara’daki yarışın kıran kırana olduğu bir seçim sonrası iktidar partisi her iki ilde de kıl payı farklarla seçimi kaybetti. Buna mukabil bu tarihten sonra oynanan 6 karşılaşmada Başakşehir 8 puan alırken rakibi G.Saray ise 14 puan aldı ve yarışı dengeleyip, saha avantajını da cebine koyarak son 2 haftaya girdi.

Evet dostlar buraya kadar küçük birkaç bilgi verdim size. Şimdi bu bilgiler ışığında naçizane bazı yorumlarda bulunacağım.

Futbol ülkemizde çok sevilen bir oyun. Dolayısıyla Türk insanı bazen sosyal ya da iş hayatında yaşayamadığı mutluluğu gönül verdiği takımların aldığı başarılar ile yaşıyor. Başka bir dünyaya geçiş yapıyor aslında. Hal böyle olunca da herkes bu işin bir tarafından çekiyor, bu ilgiden nasıl nemalanır, onun planlarını yapıyor.

Konya, Rize vb şehirlerde bu hafta sonu yaşanan hakem faciaları insanların aklına türlü türlü şeyler getiriyor haliyle. Özellikle bu hataların bu kadar umursamaz bir şekilde yapılıp da yapılan itirazlara yanıtların çok lakayt bir vücut diliyle verilmesi toplum olarak hepimizi makul ve mantıklı olmaktan uzaklaştırıyor. Bu işi formsuzluk ile ya da bu hakem şu takıma iyi, öbür hakem şu takıma kötü diyerek tekilleştirmek de bizi doğrudan uzaklaştırır. İş şu takım yürüsün gitsin, bu takım beklesin dursun düşüncesinden çok daha kritik bir boyutta bence.

Bu ülke ne yazık ki kurulduğu günden bu yana hep hainlerle mücadele etti. Bu Osmanlı döneminde de böyleydi, Cumhuriyet döneminde de aynen devam ediyor. Ve bu coğrafyada yaşadığımız müddetçe de bu hainler hep yanı başımızda yaşamaya devam edecekler. Bu millet geçtiğimiz yıllarda çeşitli şekillerde bir çok operasyona maruz kaldı. Kimi zaman geldi genç kardeşlerimizin tepkisi provoke edilerek çığırından çıkarıldı, kimi zaman geldi memleketin askeri, topu, tüfeği kullanılarak bu vatana darbe yapılmaya çalışıldı. Ama çok şükür ki hep başarısız oldular. Belki de şimdi sıra sosyal alanlara gelmiştir, bilemiyoruz. Futbol üzerinden insanlar gerilerek, sokağa dökülmek isteniyor belki de. Ve bunun için pusuda bekleyen provokatörler var, burası meçhul. Ama o bu şu takımdan ziyade bu insanların amaçladığı temel nokta, ülkedeki gerginliğin artması ve bu gerginliğin toplumsal infiallere sebep olacak şekillere dönüşmesidir.

Kamuoyunda birçok kişi G.Saray’ın şampiyonluğuna kesin gözüyle bakıyor ama ben hala işlerinin bitmediğini düşünüyorum. Yukarıda bahsettiğim mevzuları da içine alarak her anlamda son derece gergin bir hafta sonu bekliyor Türk sporunu. Gerek İstanbul’da şampiyonluk mücadelesi veren takımların taraftarları, gerekse Erzurum, Bursa ve Ankara’da küme düşmeme yarışı içinde olan bir çok yerde adrenalin çok yüksek olacak.

Sonuç her ne olursa olsun insanlarımızın sakin kalması gerekiyor. Art niyetli provokatörlerin arayıp da bulamadığı malzemeleri kendilerine vermemeliyiz. Buna ek olarak özellikle futbol sektöründe Devletin de kontrollerini sıkılaştırması gerekiyor. Unutmayalım temizlik imandan gelir…

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.