Bulaşıcı hastalıklar alanında uzman olan bilim insanları hemen hemen her gün tv kanallarında bize bilgiler vereceği kimsenin aklına gelmezdi.
İşin dramatik boyutu bir yana kendi günlük alışkanlıklarımızı bir kenara bırakıp izleyecek bir spor müsabakası bulamıyor olmamız bile her kez için ayrı bir sorun teşkil ediyor.
Dünya genelince yüz binlerce insan Covid-19 salgını nedeniyle hayatını kaybediyorken sporla ilgili yazı yazmakta bizler için zor oluyor. Zor olmasından ziyade ortada pek yazılacak bir durumda yok zaten.
Fakat spor insanları dertlerinden bunalımlarından uzak tutan bir meşgale iken biz sporseverlerin zaten halkın birçoğu evden de çıkmaz iken nasıl vakit geçirebileceğinide bilemiyoruz. Bunu benim gibi hayatı spor olan insanlar herhalde hayatında bu tür bir olay yaşamamıştır.
Daha geçmişe gidersek futbol bizim hayatımıza 1900’lü yıllarda girmeye başladı.O zamanlar İstanbul futbol Ligi olarak bir lig kuruldu. Türk gençlerinin de biz niye bir futbol takımı kurmuyoruz fikrine dönüşünce ilk resmi futbol takımımızda ortaya çıkmış oldu.1905’te Mekteb-i Sultaninin öğrencilerinden Ali Sami Yen’in önderliğinde Galatasaray’ı kurmuşlardır. Galatasaray ’ıda sırasıyla Fenerbahçe ve Beşiktaş takip etmiştir. Bu üç güzide takımın kurulmasıyla Türk futbolu yeni bir boyuta doğru ilerlemeye başlamıştır.
Türkiye’de futbolun tam olarak yeşermeye başladığı periyot ise 1908-1923 yılları arasıdır.
Cumhuriyet dönemi, Türkiye’de başka bir çok alanda olduğu gibi futbolda da ilk önemli hamlelerin atıldığı bir dönüşüm süreci olmuştur. İstanbul’un ardından İzmir,Ankara,Eskişehir,Bursa,Adana ve Trabzon şehirlerinde futbol büyük bir hızla yayılmaya başlamıştır. Bu şehirlerde kurulan takımlar çoğalmaya başlayınca profesyonel liglerde hayata çıkmaya başlamıştır.