Hz. Mevlana’nın ölümünün 747. sene-i devriyesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Şeb-i Arus töreninde Kur’an-ı Kerim, teşrik tekbiri ve Naat-ı Şerif’in Türkçe okunması büyük tepkilere neden olmuştu.
Bu durum son yüz yıldır tartışılan ‘Türkçe İbadet’ saçmalığını yeniden gündeme getirdi ve cahil cühela yine ahkam kesti!
Sapla samanı bir birine karıştırmada oldukça mahir olan bu ülkenin güya aydınları cehaletlerinin yanında samimiyetsizliklerini de ortaya koydular.
Bu etkinliği düzenleyenlerin samimiyetine inanmadığım gibi abartılı tepki verenlerin samimiyetine de inanmıyorum!
Bence, Kur’an-ı Kerim ve Naat-ı Şerifin Türkçe okunmasından önce bu etkinliğin ne kadar İslami olduğu ve Evrensel Mevlana Âşıkları Vakfı tartışılmalıdır.
Bu ülkede Allah(cc)’ın kitabı ve Efendimiz(sav)’in sünnetine bazı ilahiyatçı ve siyasetçiler tarafından yapılan saldırılara çok daha fazla tepki gösterilmelidir.
Çünkü, bunların Müslümanlar üzerindeki zararı yüzbin kat daha fazladır.
Bu etkinliği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmadan Evrensel Mevlana Âşıkları Vakfı (EMAV) tek başına düzenleseydi bu kadar tepki gösterilir miydi?
Merak edenler için malum etkinliği düzenleyen Evrensel Mevlana Âşıkları Vakfı(EMAV) nedir, hangi faaliyetleri yürütür kısaca bahsedelim ki konu daha iyi anlaşılsın.
Çağdaş Mevlana Aşıkları Topluluğu 1989 yılında Onursal Başkanı Hasan Çıkar Dede tarafından kurulmuştur.
Kuruluş ilkelerini; çağdaş Türk insanına yakışır bir biçimde Hz. Mevlana’nın düşünce ve inanç temeline oturtarak Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emanet etmiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti ilke ve esaslarını bir hayat biçimi olarak belirlemiş ve bu doğrultuda çalışmalarına devam etmektedir.
Vakıf tarafından, 1993 yılından bu yana her 10 Kasım’da Atatürk’e ithafen yazılıp bestelenmiş olan ‘Atatürk İlahileri’ ve ‘Atatürk Sema Ayini’ icra ediliyor.
Din, dil, ırk, cinsiyet farkı gözetmeden toplumun her kesiminden oluşan mensupları ile çalışmalarını sürdürüyorlar.
Sema törenlerinde 'kadın-erkek' bir arada sema eden semazenler çağdaş Türk insanını ve Türk kültürünün yansıması olarak gösterilmektedir.
Hz. Mevla’nın adı kullanılsa da bu etkinliğin hiçbir tarafında İslam olmadığı gibi Mevlana Hazretlerini İslam’ın dışında gösterme çabalarının olduğu da görülmektedir.
Bu konu içerikli daha önce birkaç yazı yazdım. Dileyen internetten girerek okuyabilir.
Ayrıca, yapılan bu etkinlikte Kur’an-ı Kerim ve Naat-ı Şerif Türkçe okunmasaydı bu etkinlik İslam’a uygun mu olacaktı?
-Siz söyleyin neresi İslam’a uygun?
Müzik çalınıp kadın erkek birlikte raks ediliyor; yani, yozlaştırılmış Mevleviliğin yansımaları yaşatılıyor.
Sadece bu olay değil; inancımızın yozlaştırılması ile ilgili düzeltilmesi gereken o kadar çok şey yaşıyoruz ki, bilmem hangi birini düzeltelim.
Çokbilmiş cahil adamın biri önüne topladığı üç beş cahile ‘Kurban’ mevzusunu anlatıyormuş:
"Çocuğu olmayan Hz. Davut Allah'a dua etmiş, 'ya rabbi bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeyim' demiş. Duası kabul edilen Hz. Davut’un bir kızı olmuş ve kızının adını Ayşe koymuş.
Gel zaman git zaman, çocuğun kurban edileceği zaman gelmiş. Hz. Davut kızı yatırmış tam boğazını kesip kurban edecekken Azrail gökten bir keçiyle gelmiş, 'kızı bırak, al bu keçiyi kurban et' demiş"!
Dinleyenlerden bir bilen adamın cehaletine dayanamamış:
‘Cahil adam anlattıklarının hangisini düzelteyim; Hz. Davut değil, Hz. İbrahim; kız değil, oğlan; Ayşe değil, İsmail; Azrail değil, Cebrail; keçi değil, koç’ demiş.
İşte böyle! O kadar yanlış işlerle karşı karşıyayız ki, bu kafayla zor düzeltiriz, Allah(cc) yardımcımız olsun!
Isıtılıp ısıtılıp gündeme getirilen ‘Türkçe İbadet’ saçmalıkları hiç konuşmaya değmez de kısaca şunları söyleyeyim:
1- Türkçe ibadet isteyenlerin ibadet diye bir derdi yok! Bugüne kadar ‘Türkçe İbadet’ isteyenlerin birinin bile namaz kıldığına şahit olmadım.
Niye namaz?
Çünkü, Türkçe ibadetten kasıt namaz olup oruç, zekat, hac ibadetinin Türkçesi olmaz.
Bir kişi ben namazlarımda sureleri Arapça değil, Türkçe okuyacağım diyorsa Türkçe okuyabilir. Kimse buna karışamaz ama namazı olur olmaz bir şey diyemem.
Ancak, Efendimiz(sav)’den bu güne kadar sağlam yollarla intikal eden hükme göre namazlarda okunan surelerin Arapça okunması şart olup başka dille ibadet caiz değildir.
Kaldı ki, ayetleri Türkçe ezberlemek çok zor hatta fazlasını ezberlemek imkansızdır.
İsteyen duasını kendi ana dilinde hatta aynı duayı dünyadaki bütün dillerde tekrarlayarak Allah(cc)’a yalvarabilir.
Bunda bir sakınca yok ama hiçbir kimse dine kafasına göre kural koyamaz, mevcut kurala uymak zorundadır.
İnanın, bunların derdi ibadet değil, bozgunculuk; ibadet olsa gerekçeleri anlaşılacak şekilde açıklanabilir, çok kolay da anlaşılır.
2-Nasıl bugüne kadar ‘Türkçe İbadet’ isteyenlerin namaz kıldığını görmediysem samimi beş vakit namazını kılanların ‘Türkçe İbadet’ istediklerini de görmedim.
Çünkü, bu talebin abesle iştigal olduğunu gayet iyi bilirler.
Biz ‘Türkçe İbadet’ ve Evrensel Mevlana Âşıkları Vakfı’nın saçmalıklarıyla uğraşmak yerine İslam’dan uzaklaşan Müslüman çocuklarının İslam’a dönüşü için çalışmalıyız.
Her geçen gün başta namaz olmak üzere tüm ibadetleri yerine getirenlerin sayısının düştüğünü yapılan araştırmalar ortaya koyarken ibadetlerin ana dilde yapılıp yapılmayacağını tartışmak abesle işgal değil de nedir?
Din ile oynamayın; çünkü, dinle oynayanların sonu hep felaketle sonuçlanmıştır.