Türkiye aşkına!

Rasim Atalay

15 Temmuz 2016…

Yani bundan tam 6 yıl öncesi…

Hızla akıp giden zamanın neredeyse durduğu, insanların olanı biteni anlamlandırmaya, ‘neler oluyor?’ sorusuna yanıt aramaya çalıştığı, yoğun telefon trafiği ile herkesin ve özellikle benim gibi darbe, kalkışma ve benzeri hikayelerle büyümüş ama fiilen yaşamamış bir neslin yaşananları anlamlandırmaya çalıştığı gün…

Ne karanlık bir gece ve ne kadar aydınlık bir sabahtı öyle…

Türkiye belki hiç bu kadar karanlık bir geceyi yaşamamış ve aynı şekilde hiç bu kadar aydınlık bir sabaha uyanmamıştı belki de…

O gün yaşananları anlatmaya ne dil döner, ne sayfalar yeter, ne de kalem yazmayla tüketebilir…

Ancak şu kadarı çok net bir şekilde ortadaydı ki, siyasi görüşü, ırkı, rengi, dili, mezhebi ne olursa olsun, Türkiye sevdasını içinde taşıyan, vatan aşkı damarlarındaki asil kanda mevcut bulunan herkes sokaklardaydı.

Tek bir gayemiz vardı, o da milletimizin, devletimizin, ordumuzun, tüm güvenlik güçlerimizin içine sızmış bir çetenin, vatanımızın birliğine, milletimizin bütünlüğüne, devletimizin birliğine kasteden ihanetini bertaraf etmek…

Kâh tankların önünde, kâh kendisine doğrultulmuş bir namlunun karşısında, kâh hainlerin kümelendiği üstlerin önünde, kâh üzerlerine yağan bombaların altında canını siper eden vatan evlatları olarak tarihe geçtik, şükürler olsun…

Meydanları dolduran kalabalık adeta gözdağı verdi vatan hainlerine…

Onlara ait olmayan ama tetikleri ellerinde bulunan tüm silahlarına karşılık bir tek siperi vardı bu ülkenin gerçek sahiplerinin, o da Allah’ın kendilerine vermiş olduğu bir candan ibaretti.

O can ki, can verdi…

O can ki, umut oldu…

O can ki, yüreğindeki vatan sevgisi ve kalbindeki imanla şehit olmak için çıktı sokaklara, meydanlara. Bir lahza, bir an bile durup düşünmedi, canımdan geçerim de vatanımdan asla demesini bildi…

İşte bu iman, bu Türkiye aşkı, bu millet bilinciydi 15 Temmuz’da kalkışan hainlere diz çöktüren…

Sadece Gölbaşı’nda Özel Harekat Merkezi’ni hedef alan bombalarda yaklaşık 50 vatan sevdalısının şehit olduğu olayda hemen yanıbaşındaki silah arkadaşının şahadet şerbetini içtiklerini görmelerine rağmen, olayın şokunu çok hızlı bir şekilde üzerinden atarak, acısını içine bastırarak, çok hızlı bir şekilde organize olup savunmaya geçmesini vatan aşkından başka hiçbir şeyle açıklayamayız…

Sadece askeri güç değildi ki bunların ellerine geçirdikleri… Hayatın her alanına nüksetmişler ve hatta öyle duruma gelmişti ki bir işe girişecek olsanız bunlardan referans bulmanız gerekiyordu. Çünkü sahada da elleri vardı, masada da…

Temizlendik, aklandık, paklandık mı?

Hayır!

15 Temmuz sonrasında yaşanan süreci, görevden almaları ve yerine yapılan atamaları hatırlıyorum da, FETÖ’cü olduğu için görevden alınanın yerine atananın da gizli bir FETÖ’cü olduğu sonradan anlaşılıyordu… Ne kadar da çoğalmışlar meğersem…

Peki ya bugün, bittiler mi?

Gazetelerimizde, televizyonlarımızda, tüm iletişim kanallarımızda hemen her gün paylaşıyoruz. FETÖ’nün mahrem yapılanmasına yönelik operasyonlar halen devam ediyor. Aradan geçen 6 yıl, bunları temizlemeye yetmedi, yetemedi. Belki uzun bir süre de bu pisliği temizlemek için mücadele devam edecek. Hem devletin, hem de milletin çok enerjisini tüketti bu melanet. Belki kurunun içinde yanan yaşlar da oldu. Ama adalet er ya da geç yerini buluyor, bulacaktır.

Madalyonun diğer yüzünü, bu darbeci vatan hainlerinin başarılı olmaları durumunda olabilecekleri de düşünmek gerekiyor. Düşünelim ki nasıl büyük bir badireyi atlatmış olduğumuzun farkına varalım.

Ve bu çerçevede son olarak medyaya da bir parantez açmak istiyorum. 15 Temmuz’un en önemli kahramanları arasına meslektaşlarımızı da dahil etmek gerekiyor. Tarafımız belli bizim… Vatan, millet söz konusu olduğunda akan sular durur bizim için.

Cumanız mübarek, 15 Temmuz Bayramı’nız kutlu olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.