Yazılarımın çoğunda bitkisel üretimci olmam nedeniyle daha çok bitkisel üretimden bahsettiğimi söyleyen okuyucularıma cevap vermek üzere bu yazımda hayvancılık (hayvansal üretim) konusunu ele almak istedim. Bunun için de hafta sonu Hayvancılık Genel Müdürü kardeşimizi dinlemenin de etkisi olduğunu söyleyebilirim.
Uzun yıllar değerlerimize göre hayvancılık ile ilgili ilk yapılan sayım 1929 yılında yapılmış. Buna göre:
Büyükbaş sayısı 5.1 milyon adet, küçükbaş sayısı 21.0 milyon kadar. Şimdi değişime bakalım:
1966 da: 13.5 milyon adet büyükbaş, 59.0 milyon adet küçükbaş.
2002 de: 8.9 milyon adet büyükbaş, 33 milyon küçükbaş
2018 de: 18.0 milyon büyükbaş, 54 milyon küçükbaş olmuş.
Buradan anlaşılan Cumhuriyetin ilk yıllarında küçükbaş sayısı büyükbaşların 4 katı kadar diğer bir ifadeyle kırmızı et tüketimi daha çok küçükbaşlara (koyun, keçi) ye bağlı. Tabii ki o tarihlerde nüfusumuz 14-15 milyon arasında. Buna göre büyükbaş hayvan varlığı nüfusumuza oranla 1/3, küçükbaş varlığı ise nüfusun 1.5 katı kadar. Diğer yandan 1929 da ki büyükbaş varlığı 3.5 kat artmış, küçükbaş varlığı ise son yıllarda ki artışla hemen aynı sayıya ulaşmıştır. Buradan anlaşılan küçükbaş hayvan sayısının 80 milyon adet’e çıkarılmasının hedeflenmesinin gerektiğidir.
Günümüze gelindiğinde büyükbaş varlığı nüfusumuzun ¼ ü, küçükbaş 1/3 kadardır. Bu oranlama bizleri yanıltabilir. Esas olan hayvansal ürün değerlerinin ele alınması ve ona gör hayvancılıkta geldiğimiz noktayı belirlemektir.
Burada bir konuyu daha ele almamız gerekir ki o da hayvan başına düşen karkas ağırlığıdır. Buna göre:
1929 da bir BB (büyükbaş) karkas ağırlığı 117 kg, 2018 de ise yaklaşık % 50 artışla 271 kg a çıkmıştır. Diğer bir ifadeyle 18 milyon BB varlığı 1929 yılı değerlerine göre yaklaşık 27 milyona ulaşılmasıdır.
Aynı durum KB (küçükbaş) lar için de geçerlidir. 1929 da bir KB karkas ağırlığı ortalama 16 kg iken, 2018 de % 40 artışla 21 kg’a ulaşmıştır.
Süt verimleri de gelişmenin ana maddesi olarak ele alındığında:
1986 da bir BB ortalaması 1300 litre iken, bu değer günümüzde % 80 artışla 3200 litreye çıkmıştır. 8 milyon litreye çıkmıştır. Diğer bir ifadeyle günümüzde süt üretimi 23 milyon ton olmuştur. yani kişi başı süt tüketimi 250 litreyi aşmış bulunmaktadır. Kişi başı et tüketimimiz son 20 yılda 2 katı artmış; 2000 de 15 kg olan kişi başı et tüketimi günümüzde 30 kiloyu aşmış bulunmaktadır.
Kırmızı et üretimimizde ciddi artışlar vardır. 2019 yılı itibariyle toplam kırmızı et üretimimiz 1.2 milyon tonu aşmış bulunmaktadır. Bugünkü haliyle birkaç bin ton zorunlu ithalat dışında et ithalatı yapılmamaktadır.
Mesele hayvancılık sektörünü iyi okumak, gelinen noktayı inkar etmemektir. Bunca nüfus artışına ve turist artışına rağmen yerel hayvancılık sektörümüz ciddi bir yol almış durumdadır. Hayvancılık sektörünün elbette sorunları da vardır. Esas sorun yeterli kesif ve kaba yem üretemeyişimize bağlı olarak özellikle kesiz yem ihtiyacında dışa bağımlı olmamızdır. Kaba yem açığımız da vardır. Diğer bir anlatımla Ülkemde küçük ve büyükbaş hayvancılığımızda esas sorunların yem ihtiyacını karşılama durumundan başka pek sorun yoktur denebilir.
Şunu da bilmemiz gerekir ki, hayvancılık sektöründe yem probleminin sorunları kısa zamanda çözülecek gibi görülmemektedir. Bunun için 6.5 milyon hektar sulanan alanlarımızı en az 10 milyon hektarın üzerine çıkarmamızı gerekir. yem fiyatlarının da yükselmesi yemde arz noksanlığıdır.
Kimse olanı ve gelineni inkar etmesin. Gelişen ülkemdir.
Ramazan ayınızı kutlar bu mübarek ay sağlık, huzur ve muhabbetle geçirmenizi dilerim.