Türkiye uzaya kayıtsız kalamaz 

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK (316)

 

BALKAN: “TÜBİTAK UZAY’daki uydu çalışmalarını gördükten sonra ülkemizin uzay çalışmalarına ağırlık vermesi ve milyon dolar bütçeler ayırarak uzaya kayıtsız kalmaması gerektiğini anladım. “

 

Müslüman Türk milleti gökyüzüne ve astronomiye yabancı bir millet değil.

Selçuklular döneminde ve Kılıç-Arslan(II) sultan iken bir heyetle 1162’de İstanbul’a, Bizans İmparatoru Manuel’in huzuruna çıkıp karşılıklı hediyeleştikten sonra düzenlenen yarışlara katıldılar. Bu sırada kollarına kanat takıp uçmayı deneyen bir Türk, ilk denemesinde rüzgârın fazla esmemesi ve “uç, uç, uç artık” şeklindeki tezahüratlara daha fazla dayanamayarak kendisini boşluğa bırakmasıyla hipodromda boşluğa çakılmasıyla başarısızlığa uğruyor.

Görülüyor ki Türkler 17. yüzyılda, Osmanlılar zamanında değil, daha 12. asırda Selçuklular zamanında uçuş denemelerinde bulunmuşlardır. Bu olay, Türk ve Dünya Bilim Tarihi açısından son derece önemli bir olaydır.

Bilindiği gibi tarihimizdeki ilk başarılı uçuş denemesi, Osmanlı hükümdarı Sultan IV. Murat zamanında Hezârfen Ahmet Çelebi tarafından gerçekleştirilmişti. “Bin fenli” anlamına gelen Hezarfen unvanıyla anılan Ahmed Çelebi, uçmayla ilgili denemelerini Okmeydanı’nda yaptı. Rüzgârın şiddetli olduğu bir sırada, “Kartal Kanatları” olarak nitelendirdiği aletleriyle defalarca uçtu. Daha sonra Galata Kulesi’nden lodosa karşı kanat açarak Boğaz’ı geçti, Üsküdar’ın Doğancılar meydanına indi.

 

Allah katında tek kabul edilecek kitap olan Mukaddes Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in ayetlerinin 3/2’si kozmik âyetlerden oluşuyor. Gökteki ve yerdeki semalara bakıp ibret almak ve akletmek gerektiğini bize, Allah (C.C.) emrediyor.

TÜBİTAK Uzay Araştırmaları Enstitüsü binasına girerken sıkı bir kontrolden geçiyorsunuz. Sizi, sağında uzaya gönderdiğimiz ilk yer gözlem uydumuz olan Bilsat ve ilk milli gözlem uydumuz olan Rasat maketleri ile solunda 18 Aralık 2012’de uzaya fırlatılan GÖKTÜRK-2 haber uydumuzun maketinin yer aldığı bekleme salonuna alıyorlar. Güvenlik görevlisi fotoğraf çekmememiz gerektiği konusunda bizi uyarıyor. İkaza uyuyor ve bütün fotoğrafları izin aldıktan sonra çekiyoruz.  Daha sonra araştırma gruplarının bulunduğu ve yeni yerli uydumuzun elektronik aksamının yapıldığı ve uzay ortamı sağlanarak (- 70 derece) olan çelikten yapılma deneme test odalarını, büyük galoş ayakkabı ve özel elbiseler giydikten sonra gezdik.  

Gördük ki Türkiye, pahalı da olsa uzaya ilk yer gözlem uydusunu göndererek adımını 23 Eylül 2003’te atmıştı. 2011’de de gözlem uydusu fırlatılmıştı. Türkiye, İMECE ve TÜRKSAT 6A uydularını kendi imkânları ölçüsünde yaparak uzaya fırlatma çabası ve heyecanı içerisinde çalışan genç elektrik ve elektronik mühendislerle konuşarak onlarla gurur duyduk. 350 kişinin istihdam edildiği inşalar arasında uzay teknolojilerinden anlayan Ukraynalı mühendislerin de olduğunu sonradan öğrendik. Bu arada bürokratik oligarşinin bu mühendisleri çalıştırmada pek çok zorluklar çıkardıklarını da…

GÖKTÜRK-2 uydumuzun yurdumuz ile dünyanın değişik ülkelerinden çekilen fotoğrafları da gördük. Meke Gölü ile Acı Göl’ün uzaydan çekilmiş hali pek hoşumuza gitti. Volkanik bir yapıda olduğu uzaydan daha iyi ve net anlaşılıyordu. Bu arada yurdumuz ile Amerika’daki yangın ve sel felâketlerinin yaşandığı bölgelerin önceki ve sonraki fotoğraflarına bakarak kıyaslama da yaptık.

Altyapı çalışmalarına 2013’te başlanılan ilk millî yüksek çözünürlüklü uydumuz İMECE olacak.  TÜRKSAT 6A uydumuz ise adetâ uzaydaki gözümüz ve kulağımız olacak.

Japonya uydu sitemleriyle ilgilenmeye 1970’lerde başlamış. Biz ise 2000’li yıllarda öncelikli hale gelmiş. Arada 30 yıl fark var. Bu açığı hızla kapatmak gerekiyor. Türkiye’nin uydu projelerinin çoğu TÜBİTAK UZAY eliyle yapılıyor. Türkiye henüz kendi Uzay Ajansını kurmuş değil. Uzay projelerine 1 milyar Türk Lirası değil milyonlarca dolar bütçe ayırmamız, daha doğrusu insan kaynağını 1000’lerden 3-5 binlere çıkartmamız gerekiyor.

Doç. Dr. Lokman Kuzu, 1974 Konya/Karapınar doğumlu genç bir mühendis. Japonya Notları’nda, Gözlem Uyduları Operasyon Merkezi olan “JAXA Saitama’yı düşününce Tüksat’ın yedek istasyonu niye Konya’ya yapılmıyor, niye yarım kaldı proje? Soruları geliyor aklıma” diye bir not düşmüş ki, düşündürücü. TÜBİTAK Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nü yakından görme imkânı bulduğum için evli ve üç çocuk babası olan Lokman Kuzu Bey’e çok teşekkür ediyorum.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Alanya – İncekum’da Konya Gençlik Kampı’na katılacağımdan dolayı yazılarıma 8 Temmuz’a kadar ara vereceğim. 9 Temmuz 2018 Pazartesi gününden itibaren Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad tarafından fethedilen Alania (Alanya) Kalesi (1226), tarihi ve izlenimlerinde buluşmak dileğiyle şimdilik Allahaısmarladık.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.