TARİHE YOLCULUK (72)
Türkiye’de ilk Bebek Meyve Bahçesi Bolu’da
- Bolu Belediyesi tarafından 2013 yılında meydana getirilen Bebek Meyve Bahçesi’nde kavundan karpuza, altın çilekten yeşil soğan ve domatese kadar herşey var. Bebeklerin torunları bile yıllar sonra gelip bu bahçede meyve yiyebilecek.
İki dönemdir halkın teveccühüne mazhar olan Bolu’nun çalışkan Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ile Gölcük Cafe’de, bize ikram ettiği öğle yemeğinde tanıştık. Aşçılarıyla meşhur Bolu’nun ızgara ile tasta kapalı olarak gelen bulgur çorbasının tadına burada baktık. Köroğlu dağlarından gelen buz gibi su ile Abant suyunu ilk defa burada içtim. İki saat kaldığımız Gölcük Milli Parkı’ndan Belediye Başkanımız ve diğer tanıdık simalarla vedalaştıktan sonra Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan’la birlikte otobüsümüz, belediye tarafından Türkiye’de ilk defa 2013 senesinde yapımına başlanılan Bolu Belediyesi Bebek Meyve Bahçesi’ne doğru hareket etti.
BOLU’DA HERŞEY YETİŞİYOR
İngilizcenin yanında Osmanlıcayı da iyi bilen evli ve 3'ü kız 2'si erkek olmak üzere 5 çocuk babası olan Bolu Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan, otobüste Bolu ve Bebek Meyve Bahçesi hakkında bize bilgi verdi. Bu bahçede sebze yetiştirdiklerini ve bu sebzeleri de şehir merkezinde belediyenin Hayır Çarşısında değerlendirdiklerini ve günde iki bin kişiye yemekle birlikte bu sebze ve meyveleri de ikram ettiklerini söyledi. Bu arada İhsan Bey, 90 dönümlük sera alanında topraksız tarımdan tutun Bolu’nun daha önce genetiğiyle oynanmış tohumlarını tekrar geri kazanmak adına Ziraat Mühendisleriyle ortaklaşa bir projenin altına imza atarak Bolu yöresine ait sebze ve meyveleri tohumundan yetiştirmek suretiyle tekrar kazandırdıklarını, dönüşüme uğramadan o şekilde olduklarını halka gösterdiklerini de söyledi. İhsan Bey’in “Bolu’da yetişmeyen meyve ağaçlarının ziraatını orada çekirdekten yetiştirmek suretiyle Bolu’da elma da oluyor. Bolu’da karpuzda oluyor. Bolu’da kavunun şu çeşidi de oluyor. Bolu’da elmanın, armudun şu çeşitleri de oluyor diye bizzat uygulamalı olarak orada yetiştiriyoruz” şeklindeki sözleri, beni hem sevindirdi hem de oldukça heyecanlandırdı. Yedi kilometre hat döşemek suretiyle getirtilen termal suyla ısıtılan o sera alanını vaktimizin kısıtlı olması sebebiyle ne yazık ki gezme fırsatımız olmadı. Bu sera alanında salkım domatesler, karanfil ve gül çeşitleri de yetişiyormuş. Bütün bu çalışmaların İzzet Baysal Üniversitesiyle işbirliği yapıldığını buradan ifade ediyoruz.
BEBEKLERİN TORUNLARI DA FAYDALANABİLECEK
Çayırköyü’ndeki Bebek Meyve Bahşesi’ne geldiğimizde İhsan Bey, tabelada yazılı bebek isimlerini göstererek “Bugün doğan bebeklerin torunları bile yıllar sonra gelip bu bahçede meyve yiyebilecekler” dedi. Bolu’da yeni doğan her bebeğe bir ağaç dikilerek oluşturulan bu bahçede yılda ortalama 3 binin üzerinde meyve ağacı dikiliyor. Bahçede 2017’nin Temmuz’una kadar fındık, döngel, muşmula, ayva, erik, elma, armut, dut ve ceviz türü ağaçlar dikilmiş. Bu bahçede ayrıca karpuz, kavun ve kabak gibi ürünlerin yetiştirildiğine de gördük. Bu arada ben bostanın içine dalarak önce leziz yeşil biberlerin, sonra kokulu domata ile taze salatalıkların tadına baktım. Sonra İhsan Bey, kopardığı küçük domateslerden ikram etti. Tek kelimeyle çok lezizdi. Tadına baktığımız sebzelerin hepsi turfanda idi. Bütün bu çabaların hepsinin Bolulu çiftçilere ve halka yönelik olduğunu yerinde gözlemledik. Gördük ki Bolu Belediyesi, ziraatta da ileriye dönük çalışmaların altına imza atmış.
Abant Gölü’nün çevre olarak dört katı, yüzölçümü olarak yedi katı büyüklüğünde olan Seben Gölü ile Bolu’nun tarihi yerleri ile Arastayı gezme fırsatımız maalesef olmadı. İhsan Beyin dediği gibi Bolu’ya yaptığımız bu ilk geziyi “keşif amaçlı” kabul ediyoruz. Önümüzdeki yıllarda Bolu’ya yapılacak olan ikinci gezimizin daha programlı olacağından hiç şüphem yok.
PAZARTESİ: Aşçılar diyârı Bolu yemekleri ve Bolu tarihi.