Suudi Arabistan'da Galatasaray ve Fenerbahçe arasında finale saatler kala maç iptal edilen Süper Kupa'da yaşanan rezalet gündemdeki yerini koruyor. Rezaletin 3 mimarı; TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ve sol fondaş medyanın kahraman ilan ettiği Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ile Galatasaray Başkanı Dursun Özbek koltularında oturmaya devam ediyor.
Süper Kupa'da yaşananların perde arkasını, Hürriyet Gazetesi Yazarı Abdulkadir Selvi hem köşesinde hem de CNN'de anlattı.
"Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye'de değil, bu maç 'Erdoğan istediği için Suudi Arabistan'da oynanacak' diye bir algı oluştu. Recep Tayyip Erdoğan istediği şeklinde bir durum yoktur. Tamamen kulüplerin para kazanması için bu tercihi yaptık' diye bir açıklama yapmadan sustular. Suskun kalmak suretiyle kamuoyunda yanlış bir algının oluşmasına hizmet ettiler. Bunlar kendilerine teklif edilen bir para olduğunu, bundan dolayı oynayacaklarını kamuoyuna açıklamadılar, sustular" dedi.
Maçtan saatler önce neler yaşandı ve maç neden ertelendi? Abdulkadir Selvi, "Bizim bunlardan, hiçbir şeyden haberimiz yok. Gidilmeden bir protokol yapılmış. Türk bayrağı açılacak, İstiklal Marşımız okunacak, Süper Kupa bayrağı açılacak, Fenerbahçe-Galatasaray bayrağı açılacak bunlarda hiç bir sorun yok. Maçın oynanacağı gün Türkiye'de bir haber. İşte Araplar Türk bayrağının açılmasına, İstiklal Marşı'nın okunmasına izin vermiyor. Ne Oluyor? Fenerbahçe Kulübü buradan giderken bir 'Yurtta sulh, cihanda sulh' dövizi hazırlatıyor. Atatürk posterlerini bastırdığı bir forma hazırlatıyor. Bununla ilk seremoniye çıkmak istediğini bildiriyor. Suudi Arabistan yönetimi de bunu kabul etmiyor. Bakın Atatürk söz konusu olduğunda değil 4 milyon dolar, bu ülke her şeyinden vazgeçer. Tüm gerçekleri gizleyin, sonra bombanın fitilini çekin. Getirin Recep Tayyip Erdoğan'ın kucağına bırakın" diye konuştu.
Abdülkadir şunları anlattı:
SUUDİ ARABİSTAN’LA YAPILAN ANLAŞMA
SUUDİ Arabistan’da Süper Kupa’nın ülkelerinde oynanmasına ilgili davranmışlar. Suudlular önce 3 milyon dolar teklif etmişler. Sonunda 4 buçuk milyon dolara anlaşmaya varılmış. Bu paranın yüzde 20’sinin Futbol Federasyonu’na kalan yüzde 80’inin ise Fenerbahçe ve Galatasaray’a ödenmesi kararlaştırılmış. Eylül ayında Süper Kupa’yı kazanan takım paranın yüzde 60’ını, kaybeden takım ise yüzde 40’ını alacak şekilde anlaşma yapılmış. 15-20 gün önce paranın önce 1 milyon doları sonra 300 bin doları takımların kasasına girmiş. Paranın kalanı ise maçtan sonra takımlara ödenecek şekilde anlaşmaya varılmış.
BÜYÜKEKŞİ SORUYOR
İş biraz daha büyüyor. Fenerbahçe ve Galatasaray Divan Kurulları 5-6 Kasım’da toplanıyor. Maçın Suudi Arabistan’da oynanmaması kararı alınıyor. Bu kararlar üzerine Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, Ali Koç ve Dursun Özbek’i arıyor. “Bir sorun var mı, iptal edelim mi?” diye soruyor. Başkanlar sorun olmadığını, maçı oynayacaklarını beyan ediyorlar.
ERDOĞAN DA İSTEMEMİŞ
Fenerbahçe ve Milli Takım’ın eski oyuncularından Rıdvan Dilmen’in açıklamalarından da öğreniyoruz ki, Erdoğan da maçın Suudi Arabistan’da oynanmasını istemiyor. Rıdvan Dilmen şöyle anlatıyor:
“Cumhurbaşkanımıza sordum. Sayın Cumhurbaşkanı da ben de Büyükekşi’ye ‘Niye burada oynuyorsunuz?’ diye sordum. Büyükekşi de ‘İki kulübe de para kazandıracağız’ diyor. ‘Cumhurbaşkanı peki kulüpler ne diyor?’ diye ikinci bir soru soruyor. Büyükekşi, ‘Kulüpler kabul etti’ diyor. Bir gün sonra ben Mehmet Bey’i aradım. ‘Siz Cumhurbaşkanı ile istişare etmediniz mi?’ diye sordum. ‘Yok sadece görüştüğümüzü söyledik, kulüplerimizin paraya okey verdiğini söyledik’ dedi.”
PARALAR KASAYA GİRİYOR
BU arada maçtan 1 ay önce paralar takımların kasasına giriyor. Kazanan takıma 2 milyon 400 bin dolar, kaybeden takıma 1 milyon 600 bin dolar verilecek. İki takıma 1 milyon 600 bin dolar ödeme yapılıyor. Maçtan sonra da kazanan takımın hesabına artı 800 bin dolar daha girecek. Bu arada Futbol Federasyonu’na ne kadar ödeme yapılacağını bilmiyoruz. Türkiye ile Suudi Arabistan Futbol Federasyonları arasında 20 Ekim 2023 tarihinde bir protokol imzalanıyor.
PROTOKOL YAPILIYOR
Maçtan önce İstiklal Marşı’nın okunması ve Türk bayraklarının kullanılmasına yönelik uzlaşmaya varılıyor. Takımların sahaya kendi bayrakları ile çıkmaları ve Süper Kupa bayrağının da kullanılması, İstiklal Marşı’nı Norm Ender’in okuması kararlaştırılıyor. Maçtan 10 gün önce TFF yetkilileri Suudi Arabistan’a gidiyor. Maçla ilgili hazırlıklar gözden geçiriliyor. Maçtan bir gün önce stadyumda prova yapılıyor. İstiklal Marşı okunuyor. Binlerce Türk maçı izlemek üzere Riyad’a akın ediyor. Ama Türkiye’de, Suudlular İstiklal Marşımızın okunmasına izin vermedi haberleri yayılıyor.
OPERASYON BAŞLIYOR
MAÇ günü operasyon başlıyor. Maçın başlayacağı gün sosyal medyada önce Suudluların İstiklal Marşımızın okunmasına ve Türk bayrağının açılmasına izin vermediği haberi yayılıyor. Dezenformasyonla mücadele merkezi bu haberin doğru olmadığı duyurusunu yapıyor.
Ne oluyorsa ondan sonra oluyor. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın son günde verdikleri teklifler ortaya çıkıyor.
Fenerbahçe maça, “Yurtta Sulh Cihan’da Sulh” pankartı ile çıkmak istediğini, Galatasaray ise “Ne Mutlu Türküm diyene” dövizini taşımak istediğini bildiriyor. Fenerbahçe açılış seramonisine futbolcuların üzerilerinde Atatürk resmi olan formalarla çıkmasını teklif ediyor. Suudi Arabistan yetkilileri bunu kabul etmiyor.
Netice itibarıyla kartopu yuvarlandıkça büyüyor, sonunda bir krize dönüşüyor. İş Atatürk tartışmasına dönüşüyor. Maç oynanmıyor, takımlarımız Türkiye’ye dönüyor.
HÂLÂ SUSUYORLAR
BU süreçte bir kez daha anladım ki, “Futbol sadece futbol değildir.” Bir spor müsabakası krize dönüşüyor. Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerini olumsuz etkileyecek bir seviyeye geliyor. Bu süre zarfında herkes konuşuyor ama krizin mimarları konuşmuyor. Böylece nur topu gibi uluslararası bir krizimiz oluyor. Bakın bunca olay yaşandı. Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek ağızlarını açıp tek bir kelime konuşmadılar. Şimdi susma zamanı mı? Çıkın kamuoyunun karşısına konuşun. Çözülebilecek bir sorunu çözmeyi beceremediniz. Şimdi de susarak krizin siyasete ve iki ülke ilişkilerine yansımasına sebep oluyorsunuz.
Mehmet Büyükekşi, Ali Koç ve Dursun Özbek buradan size sesleniyorum: Şimdi konuşmayacaksınız da ne zaman konuşacaksınız? Başından beri kamuoyunu doğru bilgilendirmeyerek, sanki bu işler Erdoğan’ın baskısıyla oluyor gibi bir algının oluşmasına sebep oldunuz. Şimdi de susarak bu olayın bir rejim sorununa dönüşmesine hizmet ediyorsunuz. Bu iş Erdoğan’ın baskısıyla yapılıyor algısını el altından besliyorsunuz. Bombanın pimini çekip Erdoğan’ın kucağına bırakıyorsunuz. Ama bu millet sizin hangi operasyonlar peşinde olduğunuzu gördü. Bir kez daha yakalandınız.
İSTİFA EDECEK MİSİNİZ?
Eğer bir olayda Mehmet Büyükekşi varsa bir kriz, Ali Koç varsa iki kriz demektir. Üç kuruş para uğruna bir spor olayını rezalete dönüştürdünüz. Peki istifa etmeyi düşünüyor musunuz?