Üç beyazın şekeri, kırdı attı tekeri!

Erol Sunat

Eski siyasetçiler, üç beyaza zam yapan, üç beyazın yükünü halkın üzerinden almayan iktidar yüzü göremez derlerdi. Üç beyaz, rahmetli Demirel’inde, rahmetli Özal’ın da dilinden hiç düşmezdi.

Üç beyaz, üç temel direkti!

Mutfakların olmazsa olmazıydı!

Mutfaklarda kadınların elinin altında ilk bulunması ve olması gerekenlerdi.

Un, şeker ve tuz oldu mu, şenlenirdi mutfaklar, şenlenirdi sofralar!

Ekmekte hazır olurdu, yanında tatlısı da…

Ne mi oldu?

Üç beyazın şekeri, kırdı attı tekeri!

Ne zaman mı?

Geçtiğimiz hafta sonunda….

Hatırlarsanız, ekmeğe zam geldi, unlu mamuller, hamur işleri ne varsa, uçtu gitti!

Zaten iki tekerli bir arabamız vardı! Tekerinin biri undan, diğeri şekerdendi!

Hayat pahalılığı ve zamlar arabayı zar zor götürmeye çalışanları ürküttü. Arabayı çekecek ne hal kaldı ne mecal!

Önce undan olan teker çarptı zam duvarına…Sonra da şekerden olanı, tadım kaçtı dedi! O da gitti zam duvarına çarptı, aynen un gibi!

Tekerlekler, sizlere ömür, tuz buz!

Cıvatalar, somunlar, vidalar tuza benzerdi, dağılıp kaldılar, yayıldılar, saçıldılar…

Düştük yayıldık, çakıldık, yapıştık yere…Nasıl olduysa ezilmemişiz enflasyon denen musibete!

Tekerleri tutan ne varsa onlarda dağıldı. Arabaya bakan olmadı! Hiç değilse tekerini tamir edelim, takalım, baktık olmuyor, yenileyelim diyeni bu işe koşup geleni de görmedik!

Araba orta yerde, bizlerde el elde, baş başta kalakaldık!

*****

Geçtiğimiz hafta şekere yüzde 67 zam geldi. Şekere zam gelmesi demek, çaya, kahveye, tatlılara, şekerle yapılan bisküvilere, hamur işlerine, içinde şeker olan ne varsa her şeye zam geldi demek!

Şunun şurasında Temmuz’a pek bir şey kalmasa da enflasyon yapılan onca açıklamalara rağmen şekerle vurdu! Tatlı-tatlı yani!

Ne mi diyorlar?

Şeker her şeye zarar!

Ne kadar az, o kadar iyi!

Sağlık için!

Çayı şekersiz için!

Kahveyi de!

Bu lafa ne mi der ne mi yapar bizim millet?

İnadına çaya şekeri çift atar! Kahveyi de şekerli ister!

Ağzımız tatlansın diyerek!

Sonra da o meşhur tekerleme dile gelir!

Şeker alır mısın?

Bayramdaaan bayramaaaaa!

Zamdan önce şekerin beş kilosunu 115 liraya alanlar, iyi ki almışım diye sevinmeye başladılar!

Gittiği yere, yettiği yere kadar demeyi de ihmal etmiyorlar!

*****

Şekersiz ev olur mu? Tuzsuz, soğansız, yağsız, unsuz ev nasıl olmazsa, şekersiz de olmaz!

Şeker var amma, kaldı amma, ya iki gün yeter, ya üç, hepsi o!

Bitecek diye gözünün içine bak dur!

Bazı ürünler var ki, bam telimiz!

Tabiri caizse kırmızı çizgimiz!

Ne diyorduk?

Şeker de bir zamanlar kırmızı çizgimizdi.

Sanki kırmızı çizgimiz kaldı da!

12 Eylül öncesi, karaborsa dönemlerini, var olan her şeyin tezgah altına indiği dönemleri yaşadık.

Hem de öyle böyle değil!

Paranın geçmediği, bir paket sana yağ, bir tüp, bir paket sigara, çay ve şeker alamadığı dönemlerdi. Var ama, sana yok diyen esnaflar vardı! Ya da bilmem kaç katına, karaborsa fiyatına, tezgahın altından şu fiyat diye çıkaranlar!

İkinci dünya savaşı yıllarının karne dönemlerini, özellikle şeker kıtlığını ve yokluğunu rahmetli anacığım öyle bir anlatırdı ki, dinleyenin gözleri dolardı.

Bugün şeker yok değil, her tarafta var! Lakin alacak para yok!

Şimdi de varlık içinde darlık çekerken gözleri doluyor insanların!

*****

Enflasyona ezilmediğimiz bir dönem olmadı. Onlarca yıldır bu iş böyle! Bazen az hissettik, bazen bugünlerde olduğu gibi her gün bir başka zamla savrulup duruyoruz! Ezim-ezim ezilmek derler ya, öyle bir ezilmek bizimkisi!

Şeker de ezdi geçti!

Şeker gibi eridik!

Şekerimiz fırladı!

Artık ne çayın ne şekerin ne de tatlının tadı kalmadı!

Elveda baklava!

Seninle de yollarımız ayrıldı!

Şimdi uzaklardan bakan biz olduk desek alınma emi!

Temmuz gelmeden, zamlar açıklanmadan, un uçtu, şeker coştu, akaryakıt rekor üstüne rekor kırma peşinde, elektrik çarpmaya devam, doğalgaz ben yaz-kış anlamam arkadaş havalarında, su ise su gibi aziz olun, suya da para ayırın bulun diyor! Yandık mı yandık!

Ne oldu, enflasyon bizi ezmedi mi? Enflasyona ezilmedik mi? Bu ezilmemiş halimiz mi?

Hava sıcak, güneş çarptı galiba diyenler olabilir. Güneşe gelinceye kadar bizi çarpmayan ne kaldı acaba?

*****

Ne undan geçerim, ne şekerden diyen kadınların mutfakları boynu bükük, mahzun ve çaresiz kalmamalı!

Kalmamalı lakin, ne una, ne şekere derman yetecek gibi değil!

Kilosu şu kadar olur, şu kadara yükselir, belli olmaz daha da artar diyenler, ümitli konuşmuyorlar!

Bir kilo şeker, bir eve ne kadar yeter?

Kaç gün yeter! Çoluk çocuk çoksa, ertesi gün bitti gitti!

Çay bardağına kaşık-kaşık şeker dolduran çocuklar ne yapacak?

Tatlı sevenler, şekerim var amma, bir tane de ben alırım diyenler ne diyecekler?

Şekere zam, ekmeğe zam gibi yüreğimize oturdu!

Un, şeker ve tuz! Üç şekerden uzak durun diye az mı konuştu Hekimler!

Hadi ben hastayım, şekerim var, lakin evde çaya atacak şeker yok arkadaş diyene var mı verecek bir cevabı olan?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.