Allah’a şükürler olsun ki hiçbir zaman bir elin sesi olmadım. Hep karşılıklı da olsa suçlayan ile suçlananı dinlemeye gayret ettim. Rahmetli anneannen böyle bir yerde sıkıntı oldu mu önce bir elini havada sallar “Bak ses çıkıyor mu?” diye sorar sonra iki elini birbirine vurur çaaaat diye ses çıktı mı da “Gördün mü oğlum bak iki elin sesi çıkar. Hiçbir zaman tek elin sesi çıkmaz” derdi.
Biz de yerel basın çalışanı emekli bir gazeteci olarak sesin çıkması için her iki elin hareketlerini izleriz.
Mesela dün güne okurumuz sıkı takipçimiz ve abimiz Fikret Bey güne sevindirici bir haber ve iki üç kare fotoğraf ile başlamamıza vesile oldu.
Fikret abimiz önce şu fotoğrafları gönderdi
Fikret abi daha sonra şöyle diyordu;
“Uğur abim bir sene gecikmeli de olsa nadas tarlası gibi olan bu yaya geçidi yenileniyor. Yetkililer yolu yeniliyorlar. Burada yürümeye çalışan yayanın ayağı burkuluyor, adımını atamıyordu. Bunu defalarca size yazmıştım. Allah razı olsun siz de defalarca bu konuyu köşenize taşımıştınız. Haydi yaşasın artık bu beton tarlasından kurtuluyoruz.”
…………….
Fikret abiye de yazdım demek ki sabredince oluyormuş. Yani sabrın solu selamet imiş. Yani sabreden derviş muradına eriyormuş.
Bu alt geçidi yaya olarak kullanan insanlarımız adına belediye yöneticilerimize teşekkür ederiz.
SALIPAZARI YİNE REZİLLİKTİ
Belediyeye teşekkür ederken aklıma geldi. Belediye çalışanları ya da resmi kurum çalışanları işin ucunu biraz gevşetsinler millet olarak biz oranın hakkını avucuna veririz.
Yer yine Dedeman Kavşağı. Bu kavşağın ne kadar işlek riskli ve bizlerinde dönel kavşakta geçiş üstünlüğü kuralarını bilmediğimize hepimiz şahitlik ederiz değil mi?
Bu bölgede salı günleri de semt pazarı kurulur. Pazar yollara taşar. Alış verişe gelenler otomobillerini kaldırımlara koydukları gibi yolun sağını da tamamen işgal ederler. Yani yol zaten iki şerit ve dönen bir yol siz burayı domates, salatalık, soğan alacağım diye işgal ediyorsunuz. Burayı ve bu kötü durumu defalarca fotoğraflı olarak yetkililere ilettik.
Allah razı olsun polisimiz zabıtamız burada öyle sıkı bir tedbir aldılar ki öyle ceza filan yazmadan sadece uyarılarla trafik akışını tertemiz yapmışlardı.
Ama iki gün önce gördüm ki ne zabıta var ne polis nede bir önlem. Durum böyle olunca o döner kavşak lunapark yeri gibiydi.
TRAFİK VE TEDBİR DEMİŞKEN
Salı günü duyarlı bir abimiz sabah saat 08.02’de bizimle şöyle bir not paylaşıyordu:
“Ayın 5’inde öğleden sonra yeni yapılan Numune Hastanesi’nin otoparkının karşısındaki İller Bankası'nın arkasında trafik ekipleri onlarca aracı çekicilerle çektiler. Bu araçlar hastaneye gelmiş hasta ya da yakınlarının araçları idi. İnsanlar hastaneden çıkınca araçlarını bulamadılar. Lütfen bu konuya değinin, buraya da belediyemiz bir çare bulursa ilgililere teşekkür ederiz”
………….
O gün trafik polislerinin o bölgede uygunsuz park yapan araçlara ceza yazmalarını hem de çekicilerin harıl harıl araçları çekmelerini görmüştüm. İçimden de “aferin” demiştim. Çünkü söz konusu yeri ben de kullanıyorum. Ama hastaneye gelen araç sahiplerinin o duyarsız, lakayıt dahası duran araçların arkasına araçlarını park edip ellerini kollarını sallaya salmaya gitmelerine de tahammül edemiyordum.
Mustafa abimize durumu belirttim abimiz, “Ben çekilmesine karşı değilim buraya gelen insanlar hastaneye geliyor insanlar bu araçlarını nereye koyacaklar?”… diye sordu.
Haaa işte bu konu ciddi konu.
Bu da büyüklerimizin işi. Tabii anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az değil mi?
…………
Bence herkes kendi işini en iyi şekilde yapacak. Hataya, istismara ve boşluğa meydan vermeyecek. Açık kapı bırakmayacak. Biz de millet olarak bırakın açık kapıyı kapının kilitlenmediğini görürsek iğne deliğinden bile geçmeyi bilen insanlar olarak cin gibiyiz.
O zaman da biz buyuz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Kaplumbağalar yol konusunda tavşanlardan daha bilgedirler
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hastane, Adliye gibi kurumların çevresinde yasak park yapmadığımız zaman, yetkililerde böylesine kurumlara gelecek insan sayısını önceden tespit ederek onlara göre otopark ihtiyacını karşıladığı zaman daha iyi ADAM oluruz.