Yepyeni bir haftaya soğuk, ayazlı ve yeni bir yağış dalgasına hazırlanarak başlıyoruz. Aman sağ ve sağlıklı hele hele bir de hür yani özgür olan biz insanlar için en büyük nimet; nefes alıp verebilmek, hatta özür dilerim tuvalete bile kendimizin gidip gelebilmesi bir de namerde muhtaç olmadan karnımızı doyurabilmektir diye düşünüyorum.
Niye böyle yazdım biliyor musunuz?
Cumartesi pazar kiminle nerede özel samimi ve içten bir “durumlar nasıl, iyi misiniz?” der demez aldığım cevapların nerede ise 10’da 10’u hep durumdan şikâyetçi olmak yönünde idi.
Mesela işi gücü sağlığı yerinde olan tertemiz yüzlü temizlik görevlisi genç bir kardeşimiz cumartesi günü harıl harıl üstelik de mutlu bir şekilde tebessüm ederek çalışıyordu. Onun yüzündeki rahatlığı hissedince yine “Nasıl işler iyi mi?” diye sordum. Genç arkadaşım “Nereye iyi olacaksın amca. Bu iş sadece benim temizlememle olmaz ki? Yukarıdakiler bizim halimizi hiç görmüyorlar” demez mi? Yani o genç adam da bir dokun bin ah diyen yılgın ve dertli birisi imiş.
Genci yumuşatmak için, “Sıkma böyle şeyler için canını. Olur gider. Bir gün gelir o yukarıdakiler de senin çalışkanlığını görürler. Bak hem ne güzel sağlığın yerinde işin gücün var. Aybaşında maaşını alıyorsun. Bir de işsiz milyonlarca üniversite mezununu düşünsene. Sen boş ver kendini enayi yerine koy ve çok çalış. Sağlığına ve işine iyi sahip ol” dedim. Ne de olsa “amca” (!) olmuştuk yaaa.
Genç daha da hiddetlendi “Yok yok amca. Belki 50 yıl sonra bu işler düzelir. O zamana da biz ya yaşarız ya da yaşamayız” dedi ve arkasını dönüp gitti.
………..
Ne olursunuz yanlış anlamayın. Çünkü geçen hafta ki Kavuş yazımızda gördük ki insanların sadece anlamak istedikleri gibi anladıklarını, isterlerse konuyu nasıl farklı noktalara çekebildiklerini yaşadık.
Mesela biz asla Reis’in fahiş fiyatla satılan patlıcan soğan fiyatlarına verdiği “Kurşun mermi fiyatı” kıyaslamasını değerlendirmek istemiyoruz. Haşa bu durumlar bizim boyumuzu aştığı gibi eğer zülfiyâre dokunursak bizi hamam böceği gibi “çıtııııııııııırtt” diye eziverirler maazallah.
Geçen gün ziyaretimize gelen Leyla Şahin Usta Hanım’a da sohbet sırasında iletmiştim. Her yerde her zaman da bu örneği veriyorum.
Hani biz Konyalılar olarak patlıcan konusunda bile Adana karpuzu gibi şaaak diye ikiye ayrıldık ya.
AK Partililer patlıcan fiyatını eleştiren sözüm ona muhaliflere tepki vererek “Kardeşim patlıcan kış sebzesi mi? Kışın da patlıcan yemeyiverin” diyorlar yaaa.
Muhalefette malum aklı sıra patlıcan üzerinden zor hayat muhalefeti yapıyor yaaa…
Pekiii olayı şöyle yapsak hem daha doğru hem de daha birbirimizi kucaklayıcı olmaz mıyız?
Evet mesela biz 50 yıldır kışın ortasında patlıcan yeriz. Bugün de patlıcanın fiyatı ne olursa olsun çok şükür patlıcanı ağız tadı ile yiyorum.
Nasıl mı?
Rahmetli anneannem, babaannem yapardı. Annem yapardı. Şimdi de Allah razı olsun eşim yapıyor. Biz yazın patlıcan bedava fiyatında iken kilolarca patlıcanı alırız hatun temizler ipe dizer ve kurutur. Karın altında da biz o kuru patlıcanın envai çeşidini hem ucuz hem de sağlıklı bir şekilde yeriz. Böylelikle patlıcanın reyonlardaki fiyatıyla da hiç ilgilenmeyiz.
Yani bence bizi yöneten büyüklerimiz birbirlerine siyaset oy uğruna patlıcandan vurmaya çalıştıklarını sanacaklarına bize gelenek ve kültürlerimize sahip çıkmayı hatırlatsalar (Balcan da bile) bu kavgalar olur mu?
………….
Tamam, tamam yine lüzumsuzluk yaptım. Haddimi aştım. Özür dilerim.
MEDAŞ’TAN DERBENT’E MÜJDE GELDİ
Hafta sonu şu fotoğrafı kullanarak;
Derbent’te 6 aydır polis karakolunun arkasında yolun tam ortasında duran direği paylaşmış ve vatandaşlarımız adına yetkililerden kaza gibi istenmeyen durumlara fırsat verilmemesini rica etmiştik.
Yazının çıktığı gün MEDAŞ Genel Müdür Yardımcısı Eyüp Bey bize bu durumun derhal düzeltileceğini belirterek, “Haftaya bugün bu direği yolun ortasında göremeyeceksiniz” diyordu.
Teşekkürler Eyüp Bey, teşekkürler MEDAŞ’ın duyarlı yöneticileri ve fedakar işçi kardeşlerimiz.
TANIMIYORUZ DİYORSUNUZ?
Geçtiğimiz hafta AK Parti Meram Belediye Başkanı (birilerine göre de başkan adayı) Sayın Mustafa Kavuş “Adamın kralıdır” diye yazınca birileri bizi bir asmadılar (!).
Vay efendim neler, neler? Ne iddialar, ne senaryolar, ne muhteşem hikayeler. Aslında tüm bu eleştirilerin bile ahlaki olanlarını yorumlarını yazımızsın altına koyduk. Ama içlerinde öyle iğrençleri vardı ki onları yayınlamak ne ahlaki ne de basın kurallarında vardı.
Neymiş efendim Mustafa Beyin k…… yalıyormuşuz. Niye mi? Meram’da işe girmek içinmiş. Yani Mustafa Kavuş Meram Belediye Başkanı olunca ben Meram’da işe girecekmişim.
Yahu hem diyorsunuz ki kim bu Mustafa Kavuş?
Bizde dilimizin döndüğünce babasına atasına kadar tanıdığımız yönleriyle Sayın Kavuş’u yazıyoruz.
Mesela hafızlığını bilmiyoruz. O yüzden de birileri gibi çok iyi bir hafız demiyoruz. Demedik.
Ama 17 yıldır Büyükşehir’in hafızası olarak hukukçu gözü ile kim hangi başkan doğru yaptı, hangisi yanlış yaptı. Hapsini bire bir yaşayan tecrübeli bir isim olarak ailesi ile de adamın kralı dedik. Yani bilmediğimiz yönlerini es geçtik, kefil olduğumuz yönlerini de yazdık.
Mesela Fatma Toru Hanımefendiyi ŞÜKRAN Mahallesi çalışmaları ile Fatma Başkanı asmaya kalkanlara tecrübeli bir yönetici olarak diyordu ki “Şükran Mahallesi Meram’ın ve Konya’nın en önemli projesidir. Biz bu projeye devam edeceğiz”… Şükran’ı bilmeyenlere ben şimdi bu açıklamanın önemini ve geleceğini nasıl anlatabilirim.
Haaaa şimdi benim Meram Belediyesinde işe girmek için k…. yaladığımı iddia eden değerli okurumuz(!) yazacaktır, yazar da şaşırmam “Şükran mahallesinde arsaları evi var”…
Vallahi de yok billahi de yok. Şükran’da Fatma Hanım elini taşın altına koydu derken var mıydı da onun için mi bu projenin önemini dile getiriyorduk?
Tekrar bu konuda kafası karışan okurlarımıza diyoruz ki Sayın Kavuş’u uzun yıllar tanıdığım için kendisine kefilim. Tabii ki Allah muhafaza sistem onu da bozmaz ise.
Birde muhalif olanlara sormak isterim, Meram’da hangi partinin Meram adayını tanıyorsunuz? Bu adaylar hangi gazetede hangi televizyonu çıkmışlar? Ya da mesela yayın kuruluşlarını ziyaret ederek kendilerini tanıtmışlar mı? (Bize gelen yok mesela) Bu yüzden bilmiyorsak da af ola…
“KONYASPOR TARAFTARI BEZ TORBA
KULLANIR” (!) BU NE ALLAH AŞKINA
Dün Atiker Konyaspor maçını karşılaşmayı televizyon ekranlarından da izleyen sporseverleri dahil ettiğimiz zaman on binler seyretti. Konyaspor tribünleri bugüne kadar yaptığı tribün şovları ve koreografiler spor kamuoyuna akılları ince zekaları ile mükemmel mesajlar vermekle ün salmıştı. Konyaspor taraftarının afişi değil ama Büyükşehir Belediyesinin kocaman kocaman tribünün göbeğine yazdığı “KONYASPOR TARAFTARI BEZ TORBA KULLANIR” pankartı bana göre bu ince zeka ile ters düşüyordu. Tamam, Uğur Başkan’ın ekibi hemşerimiz Sayın Bakan Kurum’a bu afişle destek vermek isteyebilir. Bez torba kullanımını özendirmek isteyebilir. Ama Sayın Bakan’a bu destek çok daha ince cümleler ile verilebilirdi. Bu maçı ekrandan izleyip Konya dışından mesaj gönderen bir Konyalı bizi bu konuda uyarınca bizde dikkat edince kendisine hak vermeden edemedik.
UĞUR BAŞKAN DÜĞMEYE BASMIŞ
Seçimlerden sonra Uğur Başkan’ın Büyükşehir’de ve Konya’da icraatı onaylanmış olarak başlayacak. Zaten seçime girmeden (!) Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın Başkan’ın yeni dönemde başarılı olacağına inananlardanız. Ancak bu çalışmada dahası çalışmaya başlamadan Sayın Başkanın ilk seti Büyükşehir’in içi olacağı konuşuluyordu.
Çünkü halen Büyükşehir’de Halil Ürün’den, Mustafa Özkafa’dan ve tabii ki Tahir Akyürek’ten kaynaklanan bir personel ve kadro yapılanması var. Uğur Başkan madem iddialı, madem şehir insanın istediği o heyecan ve vizyon için çalışacak elbette kendi kadroları ile çalışacak. Biz de bunu savunanlar ve bu durumu kapalı kapılar ardında sessizce protesto edenlerin arasında sadece iyi bir dinleyici olmaya çalışırken öğreniyorduk ki hafta sonunda Akdeniz’de Başkan’la kampa giren bu A kadrodan bazı isimler yavaş yavaş makamlarını terk etmeye başlamışlar. Dahası makamı terk etme işine bugün de devam edilecekmiş.
Uğur Başkan’ın vizyon ve enerjisine göre Büyükşehir’de hasıl bir yapılanmaya gireceğini demek ki önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Şefkat öyle bir dildir ki, sağır olan duyabilir kör olan görebilir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yayalara sadece trafik ışıklarının olmadığı yaya geçitlerinin olduğu yerde yol verilebileceğini sürücüler ve yayalar bildiği zaman daha iyi ADAM oluruz.