Toprağa atılan tohumun hedefi büyümektir. İçinde göklere kadar başını uzatma hevesi olmasa toprağın içinde geçireceği karanlığa katlanır mıydı?
Tohumun kendi potansiyelini yok saymak haksızlık olur ancak hayal ettiği başkaldırının hem toprağın besleyiciliği hem de gökyüzünün gözyaşları olduğunu söylemek te hakkı teslim etmektir.
Tohum ulu bir çınara dönüştüğünde ancak itiraf eder bunu. O zamana dek ben yaptım der. Çalıştım, didindim, dayandım, başardım.
İnsan da tohumdur. Onu anasının rahmine atandan habersiz beslenir dokuz ay boyunca. Onu bu aleme itenden habersiz bir filiz gibi çıkarır başını ağlaya sızlaya. Sonra yine beslenir ve büyütülür. Büyürken bir yandan da bulduğu ilk fırsatta başkaldırmaktır niyeti. Bu süreçte insandan vefa beklemek boşunadır.
Başkaldırmazsa büyüyemez zaten. Onu büyütenler de böyle yaptılar çünkü. Yapamadılarsa da sıralarını beklemekteler.
Yunus sarı çiçekle konuştu siz de duymuşsunuzdur. Annesini babasını sordu. Evlat kardeş sordu. Ona kendisini sordu. Ölümü sordu. Çiçek ölümden dolayı sarardığını söyledi. Kırmızı bir gülle konuşsaydı da aynı cevabı alır mıydı? Kırmızı gül neden şikayet ederdi?
İnsan ulu bir çınar oluncaya kadar şikayet edecek. Kendisine yer açmak için rekabet edecek. Hep kendisine bakıp tüm unsurlarını büyütecek. Üstündeki böceğe dinazor diyecek. Sakin bir rüzgar görünce bunu kopacak bir fırtınaya yoracak. Güneşin yakıcılığından, kışın ayazından ürkecek. Eli baltalı birini görünce bana mı diye titreyecek. Karşı kıyıda yanan bir ocağı ısıtan odunları görüp akıbet endişesi yaşayacak. Sarı çiçeğin benzini sarartan ölüm bir türlü yakasından düşmeyecek.
İnsan da farklı değil. Kendisini büyütüp bütün bir alemi kaplamaktır niyeti. Onun için konuşur, bu yüzden ağlar, bu sebeple güler, kural koyar, komşudan şikayet eder, sahiplenir, biriktirir, dedikodu eder, beğenmez, kavga eder, yemek yer, seyahat eder, eder de eder.
Neden?
Daha gökyüzüne var çünkü, ne yapsa boyu bir gıdım eksik kalıyor.
Yunus sarı çiçeğe sorduysa biz de ulu çınara soralım:
Ne gördün, ne öğrendin, bu yaşamak denen serüvenden?
Beni bir tohum gibi toprağa atan işte böyle bir çınar eyledi, ben de bir ömür boyu endişesini taşıdım.