Evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken, pireler berber iken çoook uzaklarda bir köy varmış.
Bu köydeki insanların okuma yazması, ilmi seviyesi hemen hemen yok denecek kadar azmış. Ne okulları, ne öğretmenleri varmış. Bir camileri varmış amma onun da imamı yokmuş. Köy halkı şehre gittiği zaman civar köylerin insanları ile karşılaştıkça mahcup olurlar, "sizin bir imamınız bile yok" demelerinden son derece müteessir olurlarmış.
Yeter artık demişler. Köylüler bir yerde toplanmışlar. Muhtar, azalar, köyden büyük küçük herkes bir araya gelmişler.
Muhtar demiş ki: "Komşular, ağalar, köylüler; bizim bir hocamız dahi yok. Böyle köy olur mu, imamsız köy olur mu? Ben diğer köylere karşı valla mahcup oluyorum, buna bir çare bulalım."
Herkes bir fikir söylemiş, konuşmuş, konuşmuşlar...
Kimi imam yapalım diye düşünmüşler, lakin köyde imamlık yapacak kadar okuma bilen biri olamadığı için bir çare bulamamışlar. Sonunda ilçeye gidip müftüye müracaat etmeye karar vermişler. Muhtar ve ihtiyar heyeti müftüye durumu anlatıp köye bir imam tayin etmesini istemişler.
Müftü de: "Kıymetli köylüler şu anda size tayin edebileceğimiz bir tane bile imam yok" demiş.
Köylüler: Aman hocam, namazımız var, cenazemiz var, nişanımız, düğünümüz var... Bütün bunlar imamsız olur mu, ille de bize bir imam demişler.
Müftü, "sizin köyünüzde sureleri bilen namaz kıldıracak biri yok mu?" demiş. Köylüler, "ezberinden sure bilen var amma okuma yazma bilmez hocam" demişler.
Müftü de "yahu tamam sureleri biliyorsa, Ümmîden de imam olur" deyince, köylüler hayretle birbirlerinin yüzüne bakmışlar. Muhtar "aman hocam etmeyin, Ümmüden imam mı olur" deyince, müftü "olur tabii, mahsuru yok" diye son sözü söyleyip, fetvayı vermiş.
Kalkıp köye gelmişler. Köyde Ümmü diye bir kadın varmış, doğruca onun evine gitmişler. Müftünün fetvasını anlatmışlar. Kadın taaccüple heyetin yüzüne bakmış,"etmeyin ben hiç böyle bir şey duymadım, kadından imam mı olurmuş" demiş. "Hayır müftü söyledi, sen müftüden daha mı iyi bileceksin, Ümmüden imam olur dedi" diye üsteleyince kadın, "tamam" demiş çaresiz kabul etmiş.
Sarığı takmış, cübbeyi giymiş, mihraba geçmiş... Velakin ne namaz namaz oluyor, ne abdest abdest oluyor..! İmamdan başka secdeye giden yok... Koca koca adamlar namazda kikiki, kokoko almış yürümüş... Bir kaç hafta sonra artık iş çığırından çıkmaya başlamış. Muhtar köylüyü toplamış; "komşular bu işte bir terslik var, gidelim müftüye bu işi bir daha soralım" demiş.
Müftünün yanına gidip durumu anlatmışlar: "Hocam köyümüzdeki Ümmü bacıyı sizin söylemenizle imam yaptık ama namazımız filan olmuyor, iş sulandıkça sulanıyor, buna bir çare" demişler.
Müftü şaşkınlıkla sormuş: "Siz Ümmü isimli bir kadını mı imam yaptınız? Köylüler "evet" deyince, Müftü: "Yahu Allah müstehakınızı versin, ben size Ümmü değil, Ümmî dedim; Ümmî demek sureleri ezberinden bilen, ama okuma yazma bilmeyen adam demek" deyince. Muhtar hemen öne atılmış:
"Hazar canım, Ümmüden imam olmayacağını ben ta başından anlamıştım, ama ne yapayım, olan oldu..!"
İşte böyle... Hhikayeler muhtelif... Kimi köyde Ümmüden imam yaparlar, kimi yerde de imam bulurlar ama ipinin ucu puşt eline geçer. Bir garip dünyada yaşayıp gidiyoruz...