Her yılbaşı yaklaşırken satışa çıkan piyango biletini almak için her yerde uzun kuyruklar oluşur. İçlerinde kadını, erkeği, genci ve ihtiyarı var.
Kuyruğu, kuyruktakiler bilir de hiç o tarakta bezi olmayan bir kişi görünce ne düşünür? Ya da çok önce yaşayıp ölmüş biri dünyada ne var ne yok diye öbür dünyadan kalkıp gelse kuyruğu, kıtlık ve yokluk zamanlarındaki kuyruklara benzetir. "Biz gittik gideli, dünyada değişen bir şey olmamış, zira kuyruklar aynen devam ediyor" der. Veya daha reşit olmamış, halen okumakta olan bir öğrenci kuyruğu görse, "Bize derslerde çalışmanın öneminden bahsederler, hatta “herkes için ancak çalıştığının karşılığı var” derler. Okuldaki öğrendiklerimizle dışarıda gördüklerim taban tabana zıtmış. Baksana neredeyse yediden yetmişe küçüğü-büyüğü kuyruğa girmiş, ya çıkarsa deyip avanta peşine düşmüş. O zaman ben niye okuyayım ki; alayım bir bilet, bir de çıkarsa kısa yoldan köşe olur, yattığım yerden para kazanmış olurum. Bu kadar millet toplandığına göre vardır bir bildikleri..." dese kim ne cevap verebilir?
Maalesef görünen bu! Yani alın terletmeden kısa yoldan köşeyi dönme. Zengini, fakiri kuyrukta. Hepsi bir umut "Ya çıkarsa" peşinde.
Geçmişi ta Osmanlı'ya kadar gitmekle beraber 1939 yılında adı konulan Milli Piyango her kesimden insana umut dağıtmaya devam ediyor. İşin garibi başında da milli ifadesi var ve devlet eliyle yürütülüyor. Bir nevi kumar! Hatta ta kendisi! Bu işin devlet eliyle yürütülmesi bunu meşru kılmaz. Devlet kendi eliyle vatandaşa kumar oynatıyor. Kendisi yüklü paralar kazandığı gibi milyonlarca satılan biletlerden 4 kişiyi sevindiriyor. Diğer müşteriler, umutlarını önümüzdeki yılın yeni yıl biletlerine saklıyor.
Çoğunluk üzülürken bir anda milyonlara konan ve sevince gark olan 3-4 kişiye iyilik mi yapılıyor yoksa kötülük mü? Bence kötülük yapılıyor. Emek sarf etmeden aynı anda milyonlara kavuşan kişinin sağlığı bozulur, haydan gelen huya gider misali vur paylasın, çal oynasın diyerek harcıyor da harcıyor. Bakmayın televizyonların kuyrukta bekleyenlere "Talihli siz olursanız, bu parayı nasıl değerlendireceksiniz" diye sorduklarında "Efendim! Hacca-umreye gideceğim, Çocuk Esirgeme Kurumuna vereceğim, fakirlere dağıtacağım, cami-okul yaptıracağım, eğitime harcayacağım..." şeklinde cevap verdiklerine. Bekara avrat boşamak kolay dendiği gibi çıkmadan önce bol keseden atıp dağıtanlar eğer kendilerine çıkarsa ekseriyeti sözünde de durmuyor. Ki sözünde dursa bile bu şekilde gelen para hayra harcanmaz. Harcansa bile sevabı yoktur. Hayır da gelmez.
Devletin, hayır getirmeyen bu işi kendi eliyle yürütmesinin yanında televizyonların her gün yılbaşı biletlerini haber konusu yapması da vatandaşı teşvik etmektedir.
Toplumsal tabanı oluşmuş olan bu şans oyunlarından devletin bir an evvel kurtulması, kurtulamıyorsa özelleştirmesi, bunu da yapamıyorsa başındaki 'Milli' kelimesinin kaldırılması yerinde olur kanaatini taşımaktayım. Yok bu iş, böyle geldi, böyle gidecek deniyorsa en azından televizyonlarda özendirilmemesi gerekir.
Allah herkese emeğinin karşılığını aldığı, emek sarf edilmeden para kazanmamayı, alın terletmeyi nasip etsin. Kimi kimseye muhtaç etmesin. Helalinden rızık versin. Bu topluma da emeksiz yemenin ayıp olduğu, asıl olanın çalışmak olduğu bilincini versin. Boğazından haram lokma geçirmesin.