Şehit Uzman Çavuş Ali Yılmaz 26 yaşındaydı. Geçen şubat ayında nişanlandığı ve önümüzdeki aylarda düğün yapmayı planladığı öğrenildi.
**
El Bab’da dün meydana gelen çatışmada şehit olan uzman çavuşlardan Mehmet Kökkaya, evli 1 çocuk babasıydı. Kayseri 1.Komando Tugay Komutanlığı'nda görevli şehidin 2,5 yaşında kızı olduğu öğrenildi.
**
El Bab'daki çatışmalarda şehit olan 16 askerden biri 24 yaşındaki Piyade Uzman Çavuş Ali Sezai Yalçın. Şehit Yalçın 24 gün önce nişanlanmıştı.
**
23 yaşındaki şehit Komando Astsubay Göktan Özüpek'in Kırklareli'nde yaşayan annesi kahreden haberi alınca baygınlık geçirdi. Anne Sevim Özüpek'e, sağlık ekipleri müdahale etti. Şehit komando Özüpek, geçen ay evlenmişti.
**
Özel Kuvvetlerde görevli Binbaşı Bülent Albayrak'ın evli ve bir çocuk babası olduğu, annesinin ise Marmara Depremi'nde hayatını kaybettiği öğrenildi. Şehit Binbaşı Albayrak annesinin yanına defnedilecek.
**
Kayseri 1.Komando Tugay Komutanlığında görevli Yozgat doğumlu 23 yaşındaki Demir, 3 yıldır görevdeydi ve 3 ay önce evlenmişti.
**
Şehit Mustafa Ağaçyetiştiren’in İstanbul Kartal’daki evine acı haber ulaştı. Terhisine 23 gün kalan şehidin kız kardeşinin dün sabah saatlerinde patlamayı duyduktan sonra Çorum’dan Kayseri’ye doğru yola çıktığı öğrenildi. Karayoluyla Kayseri’ye gitmeye çalışan şehidin kız kardeşinin de Kayseri yakınlarında trafik kazası geçirerek hastaneye kaldırıldığı öğrenildi.
**
Şehit Piyade Uzman Onbaşı Fatih Olcay'ın memleketi ise Afyonkarahisar'ın Çay ilçesi. Şehidin babası acı haberi vermeye gelen yetkililere, 'Şehit olan Fatih mi Ferhat mı?' diye sorarak Türkiye'nin yüreğini dağladı. Çünkü şehidin kardeşi Ferhat da Siirt’te vatani görevini yapıyordu.
**
Kahramanmaraşlı Tankçı Astsubay Başçavuş Ökkeş Karaca 5 yıl önce göreve başladı ve kısa bir süre önce de babasını kaybetti. 9 kardeşi olan Şehit Astsubay 25 yaşındaydı.
**
Bu sözler kulağa ne kadar da yakın geliyor değil mi? Çünkü benzer cümleleri hemen hemen her gün televizyon kanallarının akşam ana haber kuşağında izliyoruz. Genelde yemek yerken gördüğümüz bu haberlerde lokmalar boğazımıza tıkanır. Ama beş dakika geçmeden allı pullu sunuma hazırlanmış spikerin eğlenceli bir haberi sunmasıyla her şeyi unuturuz. Bizim unuttuğumuz insanların ocaklarına ateş düşüyor. Bu vatan uğruna şahadet şerbeti içen şehidimiz arkasında nişanlısını, karısını, çocuğunu, kardeşini, anasını, babasını yani tüm sevdiklerini geride bırakıyor. Geride kalan bu insanlar yaşar mı yaşarken mi ölür bilinmez ama dünyanın en mahzun insanları olduğuna şüphe duymuyorum. Sevgililer Günü, Anneler Günü, Öğretmenler Günü derken 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü'nün içine girmiş bulunmaktayız. Sürekli eleştirilen bu günlerin elbette bir güne sığmadığını hepimiz biliyoruz. Evet ne sevgi, ne saygı, ne özlem nede bambaşka bir duyguyu zaman dilimi içine sığdırabiliriz lakin bu günler unuttuğumuz değerleri uyandırmak için bir alarm işlevi görür. Sirkelenin ve kendinize gelin. Dünyalık işlerinize az da olsa ara verip Şehitler Mezarlığı'na giderek ziyarette bulunun. Çevrenizde şehit yakınları varsa ufak bir hediye alarak el öpmeye, hatır sormaya, acısına ortak olmak için evlerine işyerlerine ziyaretler gerçekleştirin. Her haltımızı paylaştığımız sosyal ağlarda sessiz kalmayarak bu anlamlı günü yâd edin. Unutmayın, unutturmayın ki vatanı uğruna şehit düşmüş bu insanların mezarda kemikleri sızlamasın. Bu ülke insanı öyle bir ruh taşır ki hiç düşünmeden vatanının bir karış toprağı için can verir. Ne mutlu bizlere diyelim. Bir olalım, diri olalım da 102 yıl önce gibi her zaman genç olduğumuzu herkes görsün, duysun ve bilsin. Çanakkale şehitlerimizin, Demokrasi şehitlerimizin, terörle mücadelede şehit düşen askerlerimizin, vatanı uğruna şehit düşmüş tüm vatan evladının ruhu şad olsun. Bütün şehit yakınlarının da ellerinden öpüyorum. Unutursak kanımız kurusun. Halen vatani görevini yapmakta olan tüm güvenlik güçlerimizin de Rabbim yar ve yardımcısı olsun.