Bir oda başkanı arıyordu. Üstelikte “Adliyenin kapısındayım abi” diyordu ve devam ediyordu “Uğur abi yalnızca güzel ülkemizde yaşanacağını tahmin ettiğim tirajı komik bir olay sizlerle paylaşmak istiyorum” diyordu.
İşte çok başarılı alanında örnek üstüne üstelik siyaseten hep iktidarın yanında olmuş bir Sivil Toplum Kuruluşunun Başkanı olan dostumuz çok bozuk bir vaziyette yaşadıklarını bizimle paylaşıyordu;
“Abi hem üyemiz hem de müşterim olan bir arkadaşım aradı. Başkanım önce KOSGEB’in bizi pasif duruma aldığını öğrendim. Sonra bizim gibi işletmelerinde aynı durumda olduğunu duyduk. Bu durumla ilgili olarak sizin bir bilginiz var mı?” diye sordu.
O ana kadar ben de böyle bir şey duymamıştım.
“Bilmiyorum danışmanıma soruyorum” dedi. Sordu o da bilmiyordu.
“Peki bunun sebebi nedir?”
Cevap “Vallahi ben de bilmiyorum bir araştırayım”
Canım sıkılmıştı dedim ki “olmaz böyle bir şey ben araştırayım”
Allah var ya önce aklıma “bunun altında bir şeyler var” gibi bir şeyler geldi.
Bende KOSGEB ile çalışanım. İşletme sahibiyim. Kendi danışmanımı aradım. Ona “Ben böyle bir şey duydum bunun aslı var mı? Nedir?” dedim.
Aldığım cevap; “Başkan hakikaten böyle pek çok firmada aynı sıkıntı yaşanıyor. Ne yazık ki sebebinin ne olduğunu bilen de yok, fikrimiz de yok. Sen de kendi firmanı ara, sen de aynı durumda olabilirsin”…
Şok olmuştum.
Aradım meğer benim firma da pasife alınmış.
Sordum “Peki sayın danışmanım ne yapmam gerekiyor. Bunu biliyor musun?”
-Ben de bilmiyorum… dedi
Onun üzerine özel şirketten hizmet alıyoruz ya onu da aradım o da aynı durumda muzdarip olduğunu söyledi.
Özel firmanın yetkilisi dedi ki “adliyeye gideceksiniz terörle mücadele şubesinden şahsınızın ve firmanızın terörle ilgisinin olup olmadığına dair bir yazı alacaksın”
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Adliyeye geldik nerede falanca blok, falanca kat, falanca no.
Müdür arkadaş bir yerde haklı idi ve “Bu iş bizim işimiz değil ki niye bize gönderiyorlar ki” dedi.
Dilekçe yazdırdılar. Fotokopi çektirdik.
Bu arada kulak misafiri oldum. Sıradakiler de diyordu ki “dilekçeyi bugün veriyoruz yarın geri alıyormuşuz, Bu büyük sıkıntı. Sonradan da üstelik yine kendimiz geliyormuşuz. Yani başka biri gelip alamıyormuş. Yani zaman kaybı enerji kaybı bürokrasi, iş kaybı…” diye düşünüyorduk.
Önümdeki arkadaş “müdürüm biz Akşehir’den geliyoruz” dedi ve sordu “Biz yine mi kendimiz geleceğiz?”…. “Evet kendiniz geleceksiniz”…
………….
Uğur abi ne olur dikkat ederseniz Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Başbakanımız her fırsatta sürekli olarak iş sahiplerine, işletmecilere, üreticilere “Daha fazla çalışın. Daha fazla istihdam yapın. Daha fazla üretim yapın” diyorlar.
“Evet büyüklerimiz çok doğru söylüyorlar. Bizim ülkemizin bu milletin içerde dışarıda bu kadar hain düşmanı varken bizler çok daha fazla çalışmak zorundayız. Bizler bu sözleri kendimize emir olarak alıyoruz. Ancak inanın biz işyeri sahipleri bire bir bu işlerle uğraşırken zaman kaybı yaşıyoruz.
Artık ülkemizde her şey elektronik ortamda ve çok daha gizli olarak yapılabilir.
Devletin kurumları kendi aralarında bu işlemleri yapamazlar mı?
Ya da KOSGEB ile adliye ile emniyet ile kendi aralarında işlemler yapılamaz mı?
………….
Sonra…
Sonra Adliyeden bir gün sonra matbu kağıt alınıyor “KOSGEB’in isteği doğrultusunda her ne kadar bu kağıt verilmiş olsa da …… bilmem ne yasa gereği bilgi Milli İstihbarat Teşkilatından ya da Emniyet Teşkilatından almalısınız…”
Bu yazı madem bu kadar geçerli, niye insanlar ilçelerden ya da Konya’da merkezden bile gelseler ikinci gün gün böyle bir yazı alırlar.
Bir de düşünsenize taa Akşehir gibi ilçelerinden kalkıp tekrar gelecekler ve bu kadar geçerliliği olan bir yazı alacaklar.
………
Abi ne olur yanlış anlama. Duyduğumuz kadarı ile Vali Bey de bu konudaki şikayetleri duymuş. Belki önümüzdeki günlerde Vali Bey’in, Başsavcının çalışması ile bu daha rahat yapılabilir. Çünkü son yaşanan FETÖ hainliğinden dolayı devlet her şeyi en ince detayı ile yapmalı. Ama inan abi biz enerjimizi kaybediyoruz.”
…………….
Yorum dahi yapmak istemiyorum.
Şehrini seven, ülkesini seven, Cumhurbaşkanımızın Başbakanımızın sözlerini emir kabul edip daha çok üretmeye, daha çok işçi çalıştırmaya çalışan insanların bu sesine kulak vermenin de gazetecilikten öte bir insanlık görevi olduğunu kabul ediyorum.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Doğduğunda sen ağlamıştın, herkes bayram etmişti. Öyle bir hayatın olsun ki öldüğünde herkes ağlasın, sen bayram et.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
- yüklü tonajlı araçlar yasak olduğu halde göz göre göre şehir içi trafiğine girmedikleri, kırmızı ışıkta geçmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.