Allah daima iyilik, doğruluk ve güzellikten yanadır, insanlardan da bunu ister. Ama insanı robot gibi yaratmamıştır. İnsanlık tarihi boyunca peygamberler ve kitaplar göndererek insan için gerekli bilgileri insana öğretmiş, doğru yolu da göstermiştir. Yani doğruyu yapmak, yanlıştan sakınmak için insana bilgi ve yetenek bakımından yeterli donanımı da vermiştir. Ayrıca insan zorda kaldığı zaman Allah’tan yardım ister ve Onun özel yardımına da mazhar olur. “Ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Muhakkak ki, Allah sabredenlerle beraberdir” Bakara/153
Allah’ın önümüze serdiği sayısız nimetlere rağmen insanların çoğu yine de nankörlükten ve yanılgıdan kurtulamıyor. Çünkü bir de lanetli şeytan vardır. İmansızlar Allah’ı tanımadığı gibi şeytanı da yeterince tanımıyor. Hatta imansızların çoğu şeytanın azatsız köleleridir de. İnsanlığın başlangıcından bu yana iyi olan her şeyi peygamberler öğretmiştir. Kötü olan her şeyi de şeytanlar öğretmektedir. İnsanın içinde iman ve Allah korkusu yoksa şeytan, insanlardaki savaş kazanma, üstünlük kurma, hükmetme, dikkat çekme, sahip olma, sömürme, öldürme, köleleştirme gibi insana has, şeytanca arzuları çok kolay tahrik edebiliyor.
Zengin, okumuş, bilgili, güven ve nimet içinde yaşayan insanlar (Batılılar), dünyada sürekli fesat çıkarmaya, masum insanları sinsice, şeytanca birbirine düşürmeye veya onları aç, fakir, cahil bırakmaya, sömürmeye ve öldürmeye niçin gerek duyarlar veya niçin buna göz yumarlar diye yıllardır düşünüyordum. Amerika ve Avrupa’nın o şirin yüzünün arkasındaki bu kana doymazlığın sebebi gerçekten ne olabilir diye kafa yoruyordum.
Şimdi anlıyorum ki, insanlığın başlangıcından bu yana süregelen ve dünyanın sonuna kadar da sürecek olan Hak- batıl mücadelesinin ve insanın dünya sınavının bu da bir başka tezahürüdür. İyiliği temsil edenler de kötülüğü temsil edenler de hep vardı, bundan sonra da olacaktır. Batıl sürekli kendini yeniliyor. Yeni canilikler, sinsilikler, yeni taktik ve canavarlılar, yeni hainlikler geliştiriyor. Depremden korunur gibi bizim de bunlara karşı sürekli kendimizi korumanın ve onları etkisiz kılmanın yollarını geliştirmemiz gerekiyor. “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın, gerçekten inanıyorsanız üstün gelecek olan sizsiniz” Ali İmran/139
Dünya savaşları artık öncekiler gibi değil. Süper ülkeler şimdiki savaşları maşalarla yapıyor. Tüm dünyaya askeri, ekonomik, sosyolojik, teknolojik ve bilimsel üstünlük kurmuş olması bazılarına yetmiyor artık. Sayısız dünya nimetleri içinde yüzdüğü halde nankörlükte zirve yapmak isteyenler, hemen bir maşa (Terör örgütü) peydahlayıp, sahaya sürüyor. Bunların o canice politikaları yüzünden maşa olmaya hazır avanak da maalesef her devirde yeterince bulunuyor. Hatta bu avanakların birçoğu neye alet olduklarını, maşayı tutan asıl elin kime ait olduğunu bile bilmiyor. Bir Avanak Başı da şaşırmış, Türk Milletine avanak diyor, hey Allah’ım!
Suriye’de ve ülkemizdeki FETÖ, PKK, DHKPC, DAİŞ, PYD… gibi terörist, taşeron örgütlerin (Yani maşaların) içinde doğrudan veya dolaylı birçok ülkenin eli olduğunu artık bütün dünya biliyor. Yarınki dünya savaşlarının nasıl yapılacağını Allah bilir. Ama bu günkü dünya savaşlarının artık bu şekilde, terörle olacağı anlaşılıyor. “Allah size yardım ederse, hiçbir güç size üstün gelemez. Sizi yardımsız bırakırsa da size yardım edecek kimse yoktur. O halde inananlar sadece Allah’a güvenip dayansınlar” Ali İmran/160.
Biz Müslümanlar dünyada barışın teminatıyız. Buna göre kendimizi hazırlamalı, çalışmaya, ilerlemeye, güçlenmeye, birlik ve tutkunluk içinde olmaya çok önem vermeliyiz. “Siz, insanlık için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. Daima iyiliği egemen kılmaya, kötülüğü yok etmeye çalışırsınız. Allaha iman edersiniz. Ehli kitap da imana gelseydi elbette haklarında hayırlı olurdu, içlerinden iman edenler varsa da çoğunluğu dinden çıkmış kâfirlerdir.” Ali İmran-3/110.
Güney komşularımızdaki otorite boşluğu ortadan kalkmadıkça bu terör bitmeyecektir. Yönetimi hoşumuza gitmese de Mısır ve Irakla acilen işbirliği anlaşmaları yapmalıyız. Rusya ile olduğu gibi Suriye ile de yeni bir anlaşma yapmalıyız. Irak ve Suriye’de zulüm yapılmadan otorite sağlanmasına yardımcı olmalıyız. Böylece üst akılsızların kanlı ellerini ve çirkin oyunlarını da boşa çıkarabiliriz. Allah’a emanet olunuz.