Uzaydaki Gözümüz: GÖKTÜRK

Mustafa Balkan

“Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin çevrelerinden geçip gitmeye (kurtulmaya) gücünüz yeterse haydi geçip gidin! Ama (Bizden) bir yetki/kudret olmadıkça geçemezsiniz.” (Rahmân/33)

 

 

Feza ile ilgili Kur’an’da o kadar çok kozmik âyet var ki…

Bilimkurgu filmlerini çok severim.

Kaçırmamaya gayret ederim.

“Gavur” dediğimiz adamlar, öylesine uzay filmi çeviriyorlar ki…

Geçenlerde kaçırdığım bir uzayla ilgili bilimkurgu filmini Tivibu’dan bularak izledim.

NASA genç kuşaklara uzayı sevdirmek adına ailelerin de katılabileceği ülkelerarası uzay filmi yarışması bile düzenliyor.

Bu filmleri izledikçe, benim gözümü fezalara çeviren Mehmet Eminoğlu hocam gelir aklıma.

Türkiye’nin ve Konya’nın “uzaycı yazarı” olan ve NASA’nın yakından takip ettiği rahmetli Mehmet Emin Eminoğlu, “Uzayı fethetmeden Müslümanlar yeryüzüne hâkim olamazlar” diyordu.

 

***

Uzay biliminde Avrupa bizden fersah fersah önde.

Teknik açıdan biz Avrupa’nın 50 yıl gerisindeyiz.

Şehirlerarası işleyen şeffaf otobüsler daha henüz ülkemize gelmedi.

Ama Türkiye, uzayda uydusu olan ülkeler arasında.

Bu elbette çok önemli bir gelişme.

Uzayda bir gözümüz daha oldu.

“GÖKTÜRK-1” adlı uydumuz yüzde 20 oranında yerli.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “Göktürk-1 uydumuzu uzaya göndererek uzay çalışmalarında yeni bir adım atmış oluyoruz. Göktürk-1, Göktürk-2’den daha gelişmiş bir uydudur. TSK’ya hizmet verecek bu uydumuz diğer alanlarda da büyük fayda sağlayacak” dedi.

Türkiye'nin uzaydaki gözü ve gücü olan GÖKTÜRK-1 uydusu, tarımsal rekolte tespiti, belediyecilik uygulamaları, kadastro faaliyetleriyle ilgili Konya Ovası’nı yakından ilgilendiren yüksek çözünürlükte fotoğraflar göndererek planlamada bize yardımcı olacak.

Akıllı ve ileriyi görebilen bir Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan, bakın ne diyor:

“Türkiye son 200 yıllık tarihi, bilhassa son 32 yıldaki terörle mücadele dönemimiz bizler için çok önemli derslerle doludur. Askeri ambargolar terörle mücadelemizde gizli veya açık sürekli karşımıza çıktı. Hamdolsun bugün Türkiye 14 yıl öncesine göre savunma sanayi ürünlerinde dışa bağımlılığını yarı yarıya azaltmış durumdadır. Her zaman söylediğim bir söz var, kötü komşu insanı hacet sahibi yapar. Bu tür ambargolar bizi bitirmeyecek, bizi hacet sahibi yapacak.”

 

***

Devlet Başkanı olarak Erdoğan’ın şu sözleri daha düşündürücü:

“Bugün uzaya fırlattığımız uydudaki yerli katlı oranı yüzde 20. Bundan sonraki uydumuzu en azından tam tersi bir oranla uzaya göndermeliyiz. İyi bir planlama ve doğru tercihlerle kendi kendimize yeterli hale geleceğimiz bir savunma sanayinin en kısa sürede sağlanması gerekmektedir.”

Sayın Cumhurbaşkanımız, bir hedef koyuyor ortaya.

Kendi yerli uydumuzu yapıp, uzaydaki gözümüzün tam yerli olması gerektiği üzerinde duruyor. İstihbarat sahasında fezadaki gözümüz olacak olan Göktürk-1’in daha gelişmişini yaparak madem onlar (gelişmiş batılı ülkeler) bizim devlet başkanlarımız ile bakanların konuştuklarını uzaktan dinliyorlar, bizde onları dinleyebilecek daha gelişmiş uydu araçları göndermeliyiz uzaya.

21. Yüzyılda düşmanın silahıyla silahlanmakta fayda var.

 

***

Gözlerimizi uzaya doğru çevirelim. Fezada ne olup bittiğiyle ilgili daha pek çok uydu göndermeliyiz. Hatta bizim dünyamızdan ayrı olarak daha başka âlemler keşfetmek için uzay araçları yapmalıyız.

Bütün bunları gerçekleştirebilmek adına yukarıdaki âyeti akıllı bir şekilde tefekkür edip, yeterli güç/kuvvet toplamalıyız.

Yüce Yaradan, kendisine şirk koşan Batılılara, uzayın kapılarını açacak yetki ve kudreti vermiyor. Yâni uzayın anahtarını onlara teslim etmiyor.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Fezânın anahtarı ise: “Lâ ilahe illâllah”.

Mehmet hocam! Sen nûr içinde yat. Ben inanıyorum ki, gökteki birinci kat semânın kapısını evelâllah Müslümanlar açacak.

Çünkü anahtar onlarda.

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.