TARİHE YOLCULUK (315)
Gözlerimi göklere ve uzaya çevirmemi sağlayan ve NASA’nın yakından takip ettiği ilim adamı Mehmet Eminoğlu, bana “Her şeyin bir anahtarı vardır; göklerin anahtarı da Lâilâhe illallah cümlesidir.” demişti.
Geçtiğimiz hafta Ankara’da, Ortadoğu Teknik Üniversitesi kampüsünde bulunan TÜBİTAK Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nü gezerek ülkemizin uzay ve uydularla ilgili araştırmalarını yakından görme imkânı bulduk.
TÜBİTAK Uzay Araştırmaları Enstitüsü Genel Müdürü Doç. Dr. Lokman Kuzu, 22 Mayıs 2018 tarihinde Konya Aydınlar Ocağı’nda “Uzay Teknolojileri ve Türkiye” konulu bir sunum yapmıştı. Bu sohbette Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ve Karapınar Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Hikmet Peker’le birlikte bir heyeti, enstitüyü daha yakından görmek için bizi davet etmişti. Bu iki STK’nın organizasyonuyla 11 kişiden oluşan grubumuzla birlikte YHT ile Ankara’ya bir seyahatimiz oldu.
Bu seyahat, kendi adıma çok verimli geçen ve yerinde bir seyahat oldu. Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nü yakından görme bahtiyarlığını ve genç mühendisler ve stajyer öğrencilerle sohbet ederek uzay araştırmalarında gözümüzün yukarılarda olduğunun gururunu yaşadık. Gökleri ve uzayı bana sevdiren, gözlerimi göklere çevirmemi sağlayan NASA’nın yakından takip ettiği ilim adamı Mehmet Emin Eminoğlu, eğer hayatta olsaydı muhakkak bu geziye katılmasını sağlar, bundan dolayı da son derece gurur duyduğunu müşahede ederdik. Konya’nın son uzaycı adamı Mehmet Eminoğlu, bana, “Kur’an Işığında Kâinat ve Göklerin Fethi” kitabını hediye ettiğinde şu cümleleri söylemişti:
“Mustafa’m! Her şeyin bir anahtarı vardır. Göklerin anahtarı da Lâilâhe illallah cümlesidir. Müslümanların uzayı fethetmeden dünyayı fethetmeleri mümkün değil.”
Peki, biz Müslümanlar olarak fezayı nasıl fethederiz?
Türkiye’de belki de ilk defa “Osmanlı Vesikalarını Okumaya Giriş” kitabıyla eskimeyen Türkçe’yi lise ve üniversite gençliğine sevdiren mütercim-yazar Mehmet Eminoğlu, bize, feza yolcusunun duasını da öğretmişti. Semâ âyetlerinin yer aldığı İnşikak Sûresi’ni okur ve AY ile diğer gök cisimlerine ilk önce gayri müslimlerin ve daha sonra Müslümanların dahi çıkacağını söylerdi. Uzayın kapısının anahtarının “LÂİLÂHE İLLÂLLAH” kelimesi olduğunu göre; Eminoğlu Hoca, “Mevzu fezâ fethi olduğuna göre güzel amel ile Kur’ân emirlerine boyun eğmekle bu fethe koşmaktır. Belki bir gün gelecek, semâ cisimlerinde câmiler yapılıp, ezanlar okunacak ve oruç tutulacaktır.” demek suretiyle de ufkumuzu geniş tutmamızı sağlayan daha nice güzel sözlerle birlikte beni son derece heyecanlandırırdı. ‘Apollo 11’le aya ilk ayak basan astronot Neil Armstrong’un uzayda duyduğu ilk sesin “ezan sesi” olduğunu Mısır’da verdiği bir konferansında ifade etmişti. Bu açıklaması dünya kamuoyunda büyük yankı oluşturmuştu.
Uzay Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Lokman Kuzu, hediye ettiği eserindeki “Küresel Uzay Kongresinden Notlarım” kısmında ise, İslâm ülkelerindeki uzay çalışmalarıyla ilgili şunları dile getiriyor: “Birleşik Arap Emirlikleri birkaç yıl önce uzay konusunda çok ciddi adımlar attı. Kendi uzay ajansını kurdu. 5,4 milyar dolarlık büyük bir bütçeyi bu iş için ayırdı. Üniversitelerinde küp uydu projejelerini başlattı. Kendisine çok ciddi bir hedef koydu. Mars’a ben de gideceğim. Arap dünyasına uzay konusunda liderlik yapmak istiyor.”
“Uzay projeleri pahalıdır, ülkenin bütçesinin iflahını keser. Onun için devasa bütçe isteyen projelerle ülkeler bir araya gelebiliyorlar. Rusya ve Amerika, Uluslararası Uzay İstasyonu için birlikte çalışıyorlar, hani kavgalıydınız siz…”
“Bölge ülkelerinin uzay konusunda en büyük eksiği tabii ki insan kaynağı. Cezayir’de 200 kişi kadarmış, Mısır’da da çok az. BAE’de ise benzer sayı. Bizde 1000 kadar. En çok İran’da, 5000 kadar. Amerika’da 250.000, Rusya’da 240.000, İngiltere’de 30.000, Fransa, Almanya’da rakamlar benzer şekilde yüksek. Birkaç yüz kişiyle uydu mu yapılır? BAE bu işe el atıyor. Bu ülkede hiçbir emir İngilizlerin eğitiminden geçmeden bu noktaya gelemiyor. UAE’nin savunma bakan danışmanı bir İngiliz, Dr. John B. Sheldon.
Konuya kaldığımız yerden yarın da inşallah devam edeceğiz.
YARIN: Türkiye kendi uydusunu yapacak güce sahip mi?..