Futbol ile ilgili bir yazı yazmayı şahsım açısından abesle iştigal görmekle birlikte içinde bulunduğumuz toplumsal yönsüzlüğün hangi boyutlara ulaştığını ortaya koymak için birkaç söz de bizden olsun istedim.
Avrupa menşeli organizasyonları o kadar büyütüyoruz ki, anlamak mümkün değil! Benim gençliğimde bir “Eurovision Şarkı Yarışması” sapkınlığı vardı, deme gitsin!
Günlerce konuşulur, değerlendirmeler yapılır; genelde son sıralarda kendimize yer bulurduk. Yarışma sonunda “bize haksızlık yapıldı, yerimiz burası değil” gibi bir sürü feryadı figanda bulunulurdu. Sonunda birinci de olabildik. Birinci olduk da ne oldu? Koskocaman bir hiççç!!!
Bugün “Eurovision Şarkı Yarışması” düzenleniyor mu düzenlenmiyor mu onu da bilmiyorum. Şimdi de aynı durumu “EURO 2024” futbol organizasyonu oylaması öncesinde yaşadık. Organizasyon olarak “Eurovision Şarkı Yarışması” ile aynı şey değil; ancak, çokta büyütülmesine gerekte yok.
Amaç, döviz kazanmaksa kazanamasak ne olur; kaldı ki, götürüsünün getirisinden daha fazla olacağına; bu kadar velvelenin döviz kazanmaktan çok aşağılık kompleksinden kaynaklandığına inanıyorum.
Haberlerden edindiğimiz bilgilere göre; ne Alman hükümetinin ne de medyasının bu organizasyonu önemsemediklerini öğrenmekteyiz. Adamların umurlarında olmamasına rağmen oylamaya katılan ülkelerin kahir ekseriyeti Almanya lehinde oylarını kullandılar.
Efendim haksızlığa uğradık, bizim statlarımız Almanya’dan iyiydi; bu sonuç siyasi bir sonuçtur gibi bir sürü yakınmalar…
Eğer öyleyse; ki, ben de öyle olduğuna inanıyor ve normal karşılıyorum. Normal karşılamadığım bizim o organizasyonu olduğundan çok büyütmemiz.
Topraklarımızın kahir ekseriyeti Asya Kıtasında değil mi? Öyle; öyleyse hem Avrupa hem de Dünya Kupası elemelerine Asya’dan katılalım. Bana kalsa, hiç katılmasak daha iyi olur da…
Bana deseler ki, Türkiye hem Avrupa hem de Dünya Şampiyonasında her zaman birinci olacak bunu mu istersin yoksa bir Mercedes Otomobil fabrikası mı deseler; hiç düşünmeden Mercedes Otomobil Fabrikası derim.
Almanya’daki statlardan bizim statlarımız iyiymiş, geç onları; bu stat işi boş iş! Söyleyin statların ülkemiz ekonomisine, kültürüne getirisi ne?
Caddelerdeki lüks araçlar; Mercedes, Audi, BMV, Porsche, Wolkswagen, Opel hangi ülkenin?
Ülkemizin tüm takımlarının hepsinin maddi değerini toplasak bir Bayern Münih kulübü etmez. Dört büyük kulübümüz olmak üzere birkaç kulübün dışında hepsi borç batağına batmış durumda. Döviz yükselmeden önce dört büyük kulübün borcu 10 Milyar TL’yi geçmişti, şimdi çok daha yüksek!
Böyle giderse Arap milyarderlerine satılmaları, tabii alırlarsa kaçınılmaz gibi görünüyor. Futbolun ülkemize düşmanlıkları körüklemekten başka kazandırdığı bir şey varsa söyleyin. Kavgalar, küfürler, yaralamalar, öldürmeler ve boşa giden milyarlarca para…
Adam asgari ücretle çalışıyor, evine ekmek götürmekte sıkıntı çekiyor; borç harç para bulup maça gidiyor. Ne uğruna futbol fanatizmi uğruna! Elinizi vicdanınıza koyun, bu söylediklerim gerçek değil mi?
İnanın, “EURO 2024” futbol organizasyonun ülkemize verilmediğine sevindim. Sakın sen ülkeni sevmiyor musun, demeyiniz; tahmininizin çok çok üzerinde seviyor ve her alanda başarılı olmasını istiyorum; gerçeklerle yüzleşmemize vesile olur diye seviniyorum.