TARİHE YOLCULUK (255)
Biri Ermeni olmak kaydıyla 1213-1910 yılına kadar Konya’da kurulan toplam 1538 vakıftan 57’si kadınlar tarafından kuruldu. Vakıf kuran kadınlar hanedan ve ümera ailelerine mensup varlıklı insanlardı.
‘Kadı Sicilleri Işığında Konya’da yapılan Vakıflar’ı incelerken sosyal yardımlaşma ve dayanışma müessesesi olarak doğan vakıfların, Selçuklular döneminde gelişerek Osmanlı döneminde zirve noktasına ulaştığı görülür.
İnsanın 24 saatini tanzim eden ve insanı her yönüyle çepeçevre kuşatan bir özelliğe sahip olan Yüce Dinimiz İslâm, en mahrem konular da dahil insanın her yanıyla ilgilidir. Toplum hayatında ve o hayatın şekillenmesinde önemli roller üstlenen vakıflara ecdadımız, doğumundan ölümüne kadar, insanların günlük hayatının hemen hemen her safhasında onlarla iç içe olmuştur. Gerek Selçuklu ve gerekse Osmanlı döneminde hayırsever devlet adamları ve Konyalılar tarafından pek çok vakıf kuruluşu tesis edilerek toplumun hizmetine sunulduğu görülmektedir. Benim üzerinde durmak istediğim husus ise, Konyalı kadınların kurdukları vakıflar olacaktır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi bünyesindeki kayıtlardan XIII-XX. yüzyıl arasında Konya’da kurulmuş olan toplam 1538 vakıf tespit edilmekte, bunlardan 57’sinin kadınlardan
1481’inin erkekler tarafından kurulduğu görülmektedir. Ancak listeler kurucuların isimleri üzerinden tutulduğundan ne tür vakıflar tesis ettiklerini ancak vakfiye veya vakıf kayıtlarından görmek mümkündür. Listelerdeki isimlerin önündeki veya sonundaki sıfat, unvan ve lakaplardan hareketle bu kadınların nitelik ve statülerinin zamana göre değiştikleri dikkat çekmektedir. Şöyle ki, 13. - 16. yüzyıldakiler doğrudan Selçuklu ve Osmanlı hanedanı ile Turgud ve Şeyh Ebü’l-Vefa gibi tarikat ve ümera ailelerine mensubiyetleriyle öne çıkarlarken, XVII. yüzyıldan itibaren seyyide, şerife ve hâce unvanlı kadınlar daha fazla görülmekte, fakat sosyal statüsü bilinmeyen kadınların sayısı da artmaktadır. Biri Ermeni olmak kaydıyla Konya’da 1213-1910 yılına kadar kadınlar tarafından kurulan vakıf sayısı 57’dir. Konya’da vakıf kuran kadınlar Osmanlı genelinde olduğu gibi hanedan ve ümera ailelerine mensupturlar. Üst tabakaya ait gibi görünen bu özellik, zamanla tabana doğru yayılma eğilimi göstermektedir. Kadınlar başlangıçta mescid, zaviye, darülhuffaz, türbe gibi bina vakıflarına, bilhassa darülhuffazlara yönelirken, sonraki dönemlerde mevcut vakıflara akar tahsis etme yoluna gitmeleri, statü ve zenginliklerinin düşmeye başladığına işaret etmektedir. Konya’da yönetim ve ticaretten kaynaklı bir zenginlik ve dinî referanslara bağlı infak duygusundan hareketle çok sayıda vakıf kurulmuştur. Yapılan çalışmalara ve kaynaklara göre bunların sayısı değişmektedir. 1650-1910 arasındaki 311 vakıftan 24’ü, XIII-XX. yüzyıl arasındaki 1538 vakıftan 57’si kadınlar tarafından tesis edilmiştir. Bu oranlar Türkiye genelindeki kadın vâkıfların %20’lik ve diğer şehirlerin ortalamalarıyla karşılaştırıldığında oldukça düşüktür. Kadınların bu alanda geride kalmaları, erkeklerin kadınlara göre aile ve toplum içindeki temsil gücünün çok daha baskın ve güçlü olmasıyla ilişkilendirilebilir. Vakıf kuran kadınların mehir, hibe ve miras yoluyla elde ettikleri malları cömertçe hayır hasenata dönüştürdükleri de bir gerçektir. Bunun dışında bizzat iş hayatının içinde yer alan, emlak piyasasında ev, bağ, bağçe, tarla, arsa, dükkân alım ve satım yapan kadınlar da mevcuttur. Nitekim 1670-1680 yılları arasında Konya’da tespit edilen 450 ev satışından 124’ünde kadınlar satan taraf iken 39’unda ise satın alan durumundadırlar. Bu husus, zengin esnaf, tüccar ve askeri zümreye ilaveten, kendi mal varlıklarıyla iş yapan zengin kadınların varlığına ve kabarıklığına işaret etmekte, dolayısıyla Konya kadınlarının fakir olmadıklarına delalet etmektedir.
PAZARTESİ: Nizamülmülk ve Nizamiye Medreseleri.