Spor camiası ‘evet’çiler ve ‘hayır’cılar diye ikiye bölünmüş…
Sanatçı camiası da ‘evet’çiler, ‘hayır’cılar diye ayrılmışlar…
Rektörler ve akademisyenler de bilim ve ilimle uğraşacakları yerde evet’çiler ve hayır’cılar diye birbirleriyle yarışa girmişler…
Politikacılar, belediye başkanları, parti il başkanları; ‘evet’ veya ‘hayır’ dedikten sonra “….. …… bey sizde ‘evet’ veya ‘hayır’ diyor musunuz” diye bir diğer meslektaşına veya partidaşına çağrı yapıyor…
Koskoca bir bakan çıkmış: “Hayırcılar bu millet ve ülke ile ilgili farklı hesapları olanlardır. Hayırcıların hiç biri 80 milyonun hislerini yüreğinde hissedenler değildir” diye niyet okuyucular arasına katılmış…
Bazı televizyon kanalları, Türk sineması filmlerinden aktör ve artistlerin “hayır” sözcüklerini seçerek izleyenlere nasıl “hayır” diyeceklerini beyaz ekrandan gösteri yarışına dönüştürmüşler…
***
Siyasetçiler perde arkası kulislerde, kendilerini ilgilendiren hangi âlî menfaatler söz konusu olduğunda fikir ve ideoloji ayrımına bakmaksızın kendi aralarında birbirlerine “evet” ya da “hayır” diyerek ne tür paylaşımlarda bulunuyorlardır acaba…
***
Geçen pazar Hüseyin Eşgin kardeşimin oğlunun düğün merasimindeydim. Sıra nikâh törenine geldi. Nikâhı kıyan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Bey, hem gelin hanıma hem de damat beye sordu:
Her ikisi de; “kabul ettim” demediler EVET dediler.
Yâni “nikâhta keramet vardır” diyerek şahitler huzurunda her iki çift, “evet” diyerek mutlu bir aile ve birlikteliğe doğru adım attılar.
Mustafa Erol kardeşime; “buradan hayır çıkmaz, bunlar evetçi kardeşim” diye takıldım. Çok hoşuna gitmiş olmalı ki önce gülümsedi, sonra kahkahayı patlatıverdi!..
***
Konyalılar, tarihi boyunca hep hayırsever olmuşlardır.
Bu konuda onların üzerine su dökülmez!
Sandık Konya halkının önüne konulduğunda hangi partilere “evet”, hangilerine “hayır” dediği de doğrusu araştırılmaya değer.
Ama şu referandumda “hayr” ile “hayır”ın birbirine karıştırıldığını üzülerek müşahede ediyoruz.
Meselâ; “Hayırlı Cuma’lar” derken şimdilerde bazı arkadaşlar “Hayır’lı Cumalar” demeye başladılar.
Burada sözü Dücane Cündioğlu’na bırakıyorum:
Türkçe'de “yok” kelimesinin yaygın olarak bilinen karşıtı “var”dır; ve “var” iyi, buna mukabil “yok” ise kötüdür.
Arapça”dan Türkçe'ye geçen “hayır” (hayr=iyi) kelimesinin karşıtı ise “şerr”dir (=kötü). Nitekim Türkçe'de “Ya hayır söyle, ya sus!” demekle kalmayız; ayrıca hayırlı işler'den, hayırlı günler'den, hayra yormak'tan, hayırla anmak'tan, hayrı dokunmak'tan, hayır-dua etmek'ten de söz ederiz ve tabiatıyla bu kelimeyi —Arapça'da olduğu gibi— genellikle olumlu anlamıyla kullanırız. Hâl böyleyken, “hayır” kelimesi, Türkçe'de “evet”in karşıtı olarak da önümüze çıkar ve birdenbire “yok” anlamını kazanır. Kısacası “evet”in Türkçesi “Hee!”, “hayır”ın Türkçesi “Yok!”tur.
İki kelimenin yanyana kullanıldığı ilginç durumlar da vardır: Meselâ bir işin iyi olmadığını düşünüyorsak, “Bu işte hayır yok!” deriz; ve fakat biri bizden ihtiyacı olan bir şeyi istese, o şey de bizde bulunmasa; sözgelimi bize “Paran var mı?” dense ve paramız da olmasa, pek düşünmeden “Hayır, yok!” diye cevap veririz. İstenilen şey bizde bulunuyorsa, bu sefer “Evet, var!” deriz.”
***
Kırıkkale Beşir Atalay İmam Hatip Lisesi’nde bir öğrenci, Kur’ân-ı Kerîm dersinde Kur’an okurken Hüseyin Aksoy isimli din dersi öğretmenin, hiç istifini bozmadan masada ayak üstüne öbür ayağını atmış vaziyetteki görüntülerini sosyal medyadan izleyince; eğitimimizin ehil ellere ve liyakat sahibi muallimlere teslim edilmediğine doğrusu son derece üzüldüm.
TİMAV’ın İmam Hatip okulları müfredatıyla ilgili çalıştayında hocalarımızla yaptığım sohbette, “öğretmen” sorununun başta geldiği dile getirilmişti. Üstelik hususiyetle Kur’an-ı Kerim Dersi’ne giren öğretmenlerin üzerinde hassasiyetle durulması ve bu derse giren meslek dersi öğretmenlerinin son derece dikkatli, insan psikolojisinden anlayan ve sosyolojiye vâkıf olmaları gerektiği üzerine kafa yormuştuk. Bu olay da bunu teyit ediyor.
GÜNÜN SÖZÜ
ORHAN OSMANOGLU @ORHANOSMANOGLU:
Tebessüm doğuda sadaka, batıda pazarlama aracı’dır!
AZİZİM DİYOR Kİ…
“Vâkti şerifler hayrola, hayırlar feth’ola. Şerler def’ola. Gönüller şâd ola; niyazlar kabul ola; murâdât husûl bula; demler, safâlar ziyâde ola. Dem-i Hazret-i Mevlânâ, sırr-ı Şems-i Tebrîzî, kerem-i imâm-ı Alî hû diyelim hûûû.”