Gidilen milli maç arasından sonra 3 haftadır kaybeden Fenerbahçe’nin korunup kollanabileceği konusunda endişe taşımıyor değildik. İstanbul medyasında ise bu maç çok dillendirildi, dallandırdı, budaklandırdı. Konyaspor artık alışılageldik kadro ile maçlara çıkmaya başlaması kadro istikrarı açısından önemli. Fenerbahçe’de ise tamamen tersi bir durum söz konusu.
Temkinli başlayan oyunda bireysel hatamız dışında ilk yarı pozisyon vermedik. O pozisyonda Serkan üzerine düşeni yaptı. Direkten dönen top ise ilk yarıda bizim adımıza şanssız andı. Maçın ikinci yarısı orta sahaların yavaş yavaş oyundan düşmesi ile pozisyon zenginliği olabilecek gibi görünüyordu. Fakat Fenerbahçe’nin kazanmak gibi bir amacı, kaybetmek gibi bir endişesi yok gibiydi. Çırpınan kazanmak isteyen maçın büyük bölümünde Konyaspor oldu. Zaten istatistiklere baktığımızda bunu açıkça görebiliriz.
Fenerbahçe medya baskısı ile kazanmak zorunda olduğunu fakat 1 puana razı bir oyun oynadığını söylersek yanlış bir şey dememiş oluruz. Zaten 50. dakikadan sonra Harun’un oyunu soğutup yavaşlatması bu söylediğimize şahitlik ediyor.
Teknik direktörlerin bir taktiği, tekniği ve oyuna bakış açısı vardır. Bunu sorgulamak bizim haddimiz değildir. Lakin gittiği yol düzgün değilse biz onu eleştirmemiz doğal. Ben Rıza Çalımbay’ın kadro tercihine ve oyun anlayışına saygı duyuyorum fakat müdahale edilecek yerlerde zaaf yaşadığını üzülerek belirtmek isterim.
Anlam veremediğim olay Rıza Çalımbay, Jahovic’i neden çıkarttı? Aynı sistemde yorulan Yatabare kenara gelse şuan en kötü 1 puan cepteydi. Hoca hatayı biraz da kendisinde arasa fena olmayacak gibi. Ne alakası var canım diyebilirsiniz. Eto’o gittikten sonra o bölgeyi rahatsız eden, korkutan başkası takımımızda yok. Fenerbahçe teknik direktörüne Konyaspor kimi çıkartsa rahatlarsınız dese ilk söyleyeceği isim Jahovic olurdu. Jahovic öyle bir oyuncu ki güçlü, teknik ve her an her şeyi yapabilir. Zaten çıktıktan 1 dakika sonra golü yedik emin olun o gol olmasa 5 dakika sonra yerdik. Bir takımın stoperleri ve kanat bekleri oyuna dahil olunca gol yemeniz kaçınılmaz olur. Hani derler ya ölüsü yeter diye işte öyle bir oyuncu Jahovic.
Traore hamlesi ise oyuncuyu bitirmek devre arası göndermek için bir hamle olabilir. Yoksa böyle bir maçta kurtarıcı olarak Traore’nin oyunda olması şaka gibi. Her şeye rağmen bir futbol klişesi olan atamayana atarlar mantalitesi ise geçerliliğini koruyor.
Gelelim VAR’a bize göre VAR sanki NE VAR! dedi adeta. Pozisyonu stadyumda izlediğimde penaltı isyanını yapanlardan biriyim. Eve gelince defalarca izledim ama bunu video hakemden izleyip de penaltı veremeyen zihniyeti anlayamadım. Hele ki Ali Palabıyık hocam bir pozisyon düşün top çizgiyi geçti mi geçmedi mi tartışmasının yanı sıra kalecinden dönen topa defans oyuncusu el ile müdahale etsin belki görmemişlerdir diye dönen topa bir defa daha elle kaleci antrenörlerinin hız çalışmasında kullandığı yönteme benzer bir şekilde topu çıkarsın sen VAR ekranına gitmeye tenezzül etme aaa o da ne VAR ekran başında Konyaspor’u çok seven Serkan Çınar olmasın mı? Başından sonuna şaka gibi bir pozisyon neyse yemiş olalım biz Anadolu takımıyız kaldırırız böyle şeyleri.
Sonuç olarak; Zorlu dört haftalık bölümde ilk maçımızdan mağlup ayrıldık. Ancak hocanın oyuncu değiştirme konusunda yaptığı hata ile geriye düştük. Fakat şu da bir gerçek öne geçebilecek pozisyonları da buldu takım, gerek Harun kalesinde devleşti, gerek biz beceriksiz davrandık, gerek se de VAR’a takıldık. Olmadı! Oyun ümit vericiydi. Hurtado ile bir cümle yazmak gerekirse artık 11’de direkt başlamasının vakti gelmiştir. Oyuna girdi, kısa zamanda büyük işler yaptı. Kalitesi her geçen gün artıyor. Önümüzde önemli 3 deplasman maçı var Kayseri ve Göztepe maçından en kötü 2 puan çıkartabilir, Amasya’yı yenip moral aşılayabilir ve Beşiktaş maçına öyle çıkarız.
Maçın Sözü; VAR MISIN YOK MUSUN? SİZE YOKUM DİYOR!