Bismillâhirrahmânirrahim.
Vefâ kelimesi kökeni itibarı ile “sözünü tutma, borcuna sadık olma, görevini yerine getirme” manalarına gelmektedir. Dilimizde ise “sevgiyi sürdürme, sevgi bağlılığı” anlamlarına gelmektedir.
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri şöyle buyurmuştur: “Ve Biz onların çokları için ahde vefa görmedik. Ve şüphesiz ki, Biz onların ekserisini fâsık kimseler bulduk.”(A’râf Suresi 102. Ayet)
Ayet-i Kerimeden de anlaşılacağı üzere verdiği söze riayet etmek vefâ duygusunu korumak Müslüman için mühim bir meseledir. Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam da birçok Hadisinde bu konuyu dile getirmişlerdir.
Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Allah’ın Peygamberi (s.a.v.) bize hutbe verdiği zaman mutlaka şöyle buyururdu: ‘Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur; ahde vefa göstermeyenin ise dini yoktur.’” (İbn Hanbel, III, 134)
İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.” (Tirmizî, Birr, 58)
Bir Müslümanın en büyük vefâsı, bezm-i elestte Allah Teâlâ ve Tekkaddes Hazretlerine verdiği sözü tutması, zikretmesi, şükretmesi ve ibadetlerini eksiksiz eda ederek kulluk vazifesini yerine getirmesidir.
Kişi Rabbine gösterdiği vefâyı aynı şekilde din kardeşine de göstermelidir. Çünkü Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz şöyle buyurmuştur; "Halka teşekkürde bulunmayan Allah'a da şükretmez." [Tirmizî, Birr 35, 1955); Ebu Dâvud, Edeb 12, (4811).]
Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam dadısı ümmü Eymen’i, sütannesi Halime’yi, sütkardeşi Şeyma’yı, amcası Ebu Talip’in hanımı Fatma’yı ömrünün sonuna kadar unutmayıp her zaman hürmet, şefkat ve saygı ile muamelede bulunmuştur. Yine Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz kendisine buluşmak için söz veren genci gelmemesine rağmen üç gün beklemiştir. Başka bir örnekte ise Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam Mü’minlerin annesi Hazreti Hatice(R.a.) validemizin vefatından sonra arkadaşlarına ikram ve yardımda bulunmuştur.
Efendimiz Aleyhisselatü Vesselamın hayatında vefâ bu şekilde tecelli etmişti. Her şeyin kemâlinde olan Resulullah Efendimiz vefâda da kemâlâtı bize yaşayarak öğretmiş oldu. Biz Müslümanlara düşen birinci vazife bütün işlerimizde yapmamız gerektiği gibi Efendimiz Aleyhisselatü Vesselamı örnek almaktır.
Bugün bizler insanlardan yardım görüyoruz. Toplum olmanın gereği ortak noktalarımız var ve herkesin diğer kardeşinin hayatında temas ettiği, kardeşine yardım ettiği, kardeşinin bir sıkıntısını giderdiği zamanlar ola gelmiştir ve gelmeye de devam edecektir. Tam bu noktada yardım gören bir Müslümanın yapması gereken vefâ göstermesi ve bu işi Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam gibi yapmasıdır. Önemli bir noktaya değinerek yazıyı sonlandırayım. Vefâ önemli hasletlerimizden olmalı ve fakat Müslüman bunu karşı taraftan talep eden kişi olamamalı, yaptığı işi başa kakmak Müslüman hasleti olmamalıdır.