Sezon başından bu yana taraftarlarına saman alevi gibi bir performans sunan Konyaspor, yakaladığı ivmeyi son 3 karşılaşmada kaybedince tekrar çatlak sesler yükselmeye başladı. Aykut Kocaman’ın da belirttiği gibi çabuk demoralize olup, bir anda gaza gelen bir topluluk olduğumuz için de alınan her sonucun üzerimizde oluşturduğu etki çok daha farklı oluyor haliyle.
Fenerbahçe karşılaşmasına beklenen kadroya yakın bir kadroyla çıkan Aykut Kocaman, yine öncelikle takım savunmasını sert yapıp kendi sahasında etkili olup üstündeki kara bulutları dağıtmak isteyecek Fenerbahçe’yi etkisiz kılmak istedi. Karşılaşmanın büyük bir bölümünde aslında bunda başarılı da oldu ama kendisinin de maç sonu belirttiği gibi hücum hattında sıfır üretkenlikle oynayınca mağlubiyet de kaçınılmaz oldu takımımız adına. Traore ve Meha çok iyi niyetli bir şekilde savunma beklerine yardıma gelmekten asıl işlerine enerji ayıramadilar. Zaten santrafor mevkisinde de oyuncumuz olmadığı için topu ilerde tutacak, rakibi rahatsız edecek ve faul alacak bir oyun yapısında olamadık. Dolayısıyla da atak oyununda cok ama cok etkisiz kaldik. Yazılarımı takip edenler Aykut Kocaman hakkındaki düşüncelerimi bilirler ve zaman zaman bana üstü kapalı gönderme yapan insanlar da mevcuttur. Hala ve hala Aykut Kocaman’ın Konyaspor için bir nimet olduğu düşüncesindeyim. Ancak bu düşüncem yapılan hataları da görmeme engel değil elbette. Sezon başı adeta dilimizde tüy bitmesine rağmen bu takıma kaleye sırtı dönük de oynayabilecek, güçlü kuvvetli bir santrafor ile aklı başında, ne yaptığını bilen ve sürekli maçın içinde olan bir sol bek alınmasını sağlayamadık. Aykut Hoca gerek maddi imkanların yetersizliğinden gerekse bilemediğimiz nedenlerden ötürü!!! bu transferlere gerek olmadığını beyan etmişti. Ancak bu tip deplasmanlarda bu tarz oyuncuların ne kadar önemli olduğunu Başakşehir ve Fenerbahçe karşılaşmalarında net olarak gördük. Yenilen golde Konyalı tabiriyle yine ağzını ayıran Mehmet Uslu kardeşimiz, 2 haftaya bir hedef adam olmaktan vazgecmiyor. Bu konudaki istikrarından ötürü de kendisini kutlamamız!!! gerekiyor sanıyorum. Bunun dışında oyunun büyük bir bölümünde anormal bir mücadele örneği gösteren takımımızı da kutlayalım. Ancak hücuma katkı yapmayı hiçbirinin düşünmemiş olması da oyunu hep Fenerbahçe lehine tuttu ve rakibi hiç tehdit edememize neden oldu. Son saniyelerde topu amaçsızca şişirmemiz gerekirken bile yan pas yapıyor olmamız aslında durumun özetiydi diyebilirim.
Karşılaşma oynanırken hayal kurmak için çok vaktimiz olması dolayısıyla hücum hattımızda Leonard Kweuke tipinde bir oyuncunun olduğunu varsaydım. Neler değişirdi acaba? Mesela savunmada bunaldığımız anlarda şişirdiğimiz topların yarısına yakınını alır ya da sağa sola servis edebilirdi, faul alır ve takımın çıkmasını, savunma oyuncularımızın soluklanmasını sağlayabilirdi. Meha gibi bir oyuncumuz var ve bu tip deplasmanlarda en büyük silahının duran top olduğu düşünüldüğünde, bu oyuncumuzu hiç kullanamadan karşılaşmayı bitirdik. Bunun tek nedeni ise fiziki açıdan yetersiz olan Ömer Şişmanoğlu’nun bu söylediklerimizi yapacak bir oyuncu modeli olmamasıdır. Devre arasında yönetim kurulumuz artık taraftarın bu söylediklerine kulak versinler. Bizler bıktık her hafta Mehmet Uslu’nun hatalarını yazmaktan, konuşmaktan. Sizler bıkmadınız mı bu oyuncu yüzünden kaybedilen milyoncuklardan? İnanın sezon başı bir santrafor ve bir sol bek alınmış olsaydı toplanacak ekstra 4-5 puan ile bu oyuncuların maliyetlerinin hatırı sayılır bir bölümü de karşılanmış olurdu. Bunu söylemekten de dilim de tüy bitti ama “İyi futbol iyi futbolcularla oynanır” Artık anlayalım ve transfer yaparken Konyaspor’u daha büyük hedeflere ortak edecek transferler yapalım. Sanıyorum Ç.Rizespor’un yönetimi ve teknik heyeti kadar vizyonumuz vardır değil mi?